Yüce Yaradan tarafından insana verilen en değerli ve en önemli hediye olan hayat, bir kez yaşanır derler. Çok doğru. Ancak, her insan hayatının bazı anlarını yeniden yaşamak ister. Maddi anlamda imkânsız olsa da en azından hafızamız bu isteğimizi yerine getirerek hayatımızdaki bazı anları yeniden yaşantılamamıza yardımcı olur. Diğer yandan hayatımızın belirli bir kesitini başka insanların yaşantılarında da yaşarız. Bu başka insanı bazen bir romanda ya da bir sinema filminde bulabiliriz. Bazen de bu insan, uğruna her şeyi göze aldığımız evladımız olabilir.
İşte ben, tam yirmi yedi yıl önceki hayat kesitimi bu hafta içerisinde yaşadım. Canım Kızım Münevver İrem Kök, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olurken ben de yirmi beş yaşımda tıp fakültesinden mezun olurken yapılan mezuniyet törenimdeki ruh hâlimi yeniden yaşama fırsatını buldum.
İçim kıpır kıpırdı 19 Haziran 1987 tarihinde. Annem, babam, ağabeyim, ablalarım geliyordu Kayseri’ye. Kayseri’yi ne kadar da çok seviyormuşum meğer onlar gelince anladım. Çok sevdiğim fakültemin son günleri ne kadar da çabuk geçiyordu. İsmimin önündeki “Dr.” harfleri gerçek anlamını buluyordu. Her şey çok güzeldi.
İnanıyorum ki çoğu anne ve baba da çocukları ile birlikte kendi anılarını yeniden yaşantılıyorlardır.
Aradan geçen yirmi yedi yıl çok şeyi değiştirdi; hem benim hem de hekimlik mesleği için. Mesleğimiz gün geçtikçe zorlaştı. Biz 1987 yılında fakülteden 40 kişi mezun olmuştuk. O zaman tıp fakültesi sayısı herhalde yirmi, sağlık ordumuza katılan hekim sayısı da belki sadece bin 200’dü. Bugün tıp fakültesi sayısı yüze, sağlık ordumuza katılan hekim sayısı ise 5 bine dayandı. Hekim başta olmak üzere sağlık personeline gösterilen şiddet arttı, mahkemelerde davalı hekim sayısı arttı. Kadın hastalıkları ve doğum, genel cerrahi, beyin cerrahi gibi gözde dallar tıp fakültesinden mezun olan hekimlerimizin gözdesi olmaktan çıktı, biyokimya, cildiye en çok tercih edilen dallar hâline geldi. Tıp hukuku da hem sağlıkçılar hem hukukçular tarafından en çok ilgi çeken alan durumunda.
Yaşanan gelişmeler iyi mi yoksa kötü mü oldu, kesin bir şey söyleyemiyorum ancak, her ne olursa olsun, insan var oldukça her daim önemini bir şekilde sürdürecek olan hekimlik mesleğinin yaşadığı açmazların uzun bir süre alsa da çözüleceği inancımı koruyorum.
Bu vesileyle, mezun olarak Türk sağlık ordusuna katılan kızımı, öğrencilerimi ve meslektaşlarımı kutluyor, onların mezuniyet günlerine erişmelerinde katkısı olan hocalarını ve ailelerini kutluyor, Milletimize, Devletimize ve insanlığa hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.