Bir hastanın anamnezini almak nasıl ki hastayı tanımaya başlamaksa, fiziksel dünyayı tanımak için de evreni “gözlemek” eşdeğer bir nitelik taşır.
Her insanın farklılığı nasıl ki evreni okumakta çeşitlilik üretiyorsa, anamnez alan her hekimin de insanı farklı okuması beklenen bir durumdur.
Hastalar farklı olduğu gibi, her hastadaki aynı hastalık da farklıdır.
Hekim hastayı sosyal boyutuyla, fiziksel boyutuyla okuyarak, biyolojik boyutlarıyla analiz edip sonuçta tüm boyutların sentezinden bir hüküm çıkarırsa, hasta anamnezini gerçekleştiren “hastayı okuma” nicelik ve niteliği tamamlamış olur.
Evrenin tetkiklerini yapmakla hastanın nesnel değerlerini ortaya çıkarmak, sosyal bilim alanında insanların evrensel ilişkilerini yakalayıp eş zamanlı olmasa da eş anlamlı çıkarımlara kaynak bulmak mümkün görünüyor.
İnsanın, hayvanın, bitkinin radyolojisini çekip yeni bulgular yakalamak, evrenin madde ve enerji ilişkilerini ve akışını ışık yöntemlerini kullanarak yeni bulgular yakalamak eş anlamlı olabilir. Aynı zamanda benzer bir yaklaşımla sosyal alanda insan ilişkilerinin sosyolojik, antropolojik ve sosyal psikoloji yansımalarını gözlemek yaklaşımı da, aynı verilerin elde edilmesi için yöntem olarak uygulanabilir.
Hekim, anamnez sorgulamasıyla tümdengelim yöntemini kullanarak oluşturacağı hipotezle, tümevarım yöntemini kullanarak tetkiklerle nesnel analizini yapacağı hastanın hastalığının etiyolojisine (nedenine) ulaşma sürecini yaşar.
Şayet hasta, “hasta olduğumu hekim bilsin” psikolojisiyle önyargılı bir tutum ve davranış içinde olursa, daha anamnez aşamasında hekimin hastayı okuması “patolojik (hastalıklı)” bir süreçle başlayacağından yanılgılar alanları oluşturacaktır.
Oysa hekim insanın hasta olduğuna değil, hastalığının hangi kökene bağlı ve hangi tür hastalık olduğunu ortaya koyan bir “evrensel sanat” insanıdır.
Hekime başvuran insan, hasta olduğuna kendi karar vererek hekimiyle görüşmelidir ve de hekim hastalığın hangi tür hastalık olduğunu bulmalı ve tedavisine yönelmelidir.
“Hasta olduğumu hekim bilsin” gibi bir yaklaşım, hasta-hekim ilişkisinde “yalan iklimi” ortamı oluşturarak başlar ki, evrensel etik ilkeleri yaşam tarzı haline getirmiş hekim için en sorunlu davranıştır.