Geçen yazımda kaldığım yerden benim saptayabildiğim hayretlerime devam edeyim:
* Sağlık Bakanlığının düşündüğü “Hastaneler Mütevelli Heyeti”ni oluşturacak üyelere baktığımda, kurulda hekim olan yok. Heyet, bir hastanenin her şeyi için karar mercii olacak ve Kurumun olmazsa olmazı olan, olumluluklardan değil de sadece olumsuzluklardan sorumlu tutulan, horlanan, saldırıya uğrayan, hatta öldürülmeye layık görülen hekim ise söz sahibi olarak layık görülmemiş ve “sen de kimsin” denmiş. Hayret ki hayret!
* Bir hastanın birinci basamak hekimine uğramadan doğrudan ikici, hatta üçüncü basmak bir sağlık kurumuna başvurması, maalesef bazı vicdansız ve yaptığı abukluğun ve vereceği zararın bilincinde olmayan kişiler tarafından istismar edilmesine ve aynı gün veya birkaç gün ara ile kapı kapı dolaşıp birkaç doktora muayene olmasına yol açan böylesi bir değişikliğe gidilmiş olmasına ve sağlık harcamalarında yapacağı kabarıklık katkısının hesaplanamamasına hayretler içindeyim!
* Sağlık Bakanlığı hastanelerinin döner sermayesinde devlet kesintisi yüzde1 olacak ve üniversitelerde bu kesinti yüzde15 oranında devam ettirilecek ve de böylesi bir dev farklılık için yasal yollara bugüne kadar sayın idarecilerimiz tarafından başvurulmayacak, ancak Sayın Maliye Bakanına rica minnet edilip yeni yüzde 5’e düşürülecek. Gel de hayret etme!
* Yine Sağlık Bakanlığı Hastanelerinde döner sermayeden araştırma faslı diye bir kesinti yokken, üniversitelerde yüzde 35 oranında bir kesinti söz konusu. Bir taraftan iyi eğitim yapılsın ve tıp öğrencileri iyi yetişsin diyoruz, tıp fakültesi hastanesine eğitim yönü ön planda olup son teknik incelemelerin yapılması gerekli görülen hastalar için yeni cihazlar alınsın diyoruz, uluslararası etkinlikli araştırmalar da böylece yapılabilsin istiyoruz ve tüm bunlar için de güçlü olması gereken döner sermayeyi ampute edecek ne varsa maşallah esirgemiyoruz. Hayret ki hayret!
* Bir taraftan hekim seçme hakkı yönergesi çıkarırken, öğretim üyesi özel muayene ücretinin sadece yüzde 30 kadarının maaşa yansıması gibi bir garabet olduğu için, bazı öğretim üyelerinin böylesi komik bir miktar nedeniyle özel hasta muayene etmeye yanaşmamaları yanında, maddi destekli bir araştırmadan da çoğu miktarın döner sermayeye, çok az bir miktarın da araştırmaya emeği geçenlere kalması uygulaması, araştırma yapmayı özveriye, araştırma zevkine ve hobiye sınırlamaktadır. Araştırma motivasyonunun böylesi aşırı kesintilerle inhibe edilmesi yanında ve izin, tatil, yurt dışı bilgi tazeleme desteği, kongre katılımı, kitap alımı gibi fırsatlarla desteklenmemesine hayret ediyorum!
* Bakanlık olarak “Ülkemizde doktor sayısı yetersiz, daha çok doktora ihtiyaç var” diye bağıracaksın, diğer taraftan da “Mevcutları en etkin şekilde nasıl kullanayım” yaklaşımının tam tersi:
– Her meslekte olduğu gibi, aramızda da muayenehane hekimliğini istismar eden birkaç doktora karşı ciddi denetleme ve cezalandırma yöntemi varken, hem yasal, hem istihdam sağlayan, hem de devlete vergi katkısı olan muayenehaneleri kapatma gibi kolaycılığı tercih etme girişiminde bulunacaksın, buralarda çalışan 100 bin kadar kişiyi işsizler ordusuna katacaksın, milyarlarca tıbbi alete çare üretmeden çöplükler yaratacaksın, muayenehaneleri kapatılması ile işten çıkarılmış konuma düşecek çalışanların tazminatlarını sağlamayacak ve ceremesini doktorlara yükleyeceksin, insanların kendi paraları ile doktor seçme özgürlüklerini ellerinden alacaksın, devleti de vergi ve sigorta primlerinden mahrum edeceksin,
– Öğretim üyeleri veya diğer tüm hastane hekimlerinden, mesaiden sonraki zamanlarını yine sağlık hizmeti vererek fedakârlıkta bulunmak isteyenlerin önünü tamamen kesmek yerine, doktor sayısı Batı ülkelerindeki orana varıncaya kadar geçici birkaç yıl, bulundukları kurumda oluşturulacak özel hasta muayene/ameliyat/girişim vs biriminde veya başka bir özel sağlık kurumunda veya muayenehanede değerlendirme imkânlarını elinin tersi ile iteceksin. “Ben zamanımı boş geçireceğime, hastalara olan hizmetimi mesaiden sonra devam ettirmek istiyorum” diyenden yararlanmaya yanaşmayacaksın. İyi niyetle ve boş zamanını kendisini tercih edip özel muayene olmak isteyen hastalarla sağlanan yüzde 15 kadar tüm tıp fakültesi döner sermaye gelirini kaldırmayı da tasarlayıp, hem hastaların seçme özgürlüğünü engelleyeceksin, hem de zaten amputasyonları olan döner sermayeye ek bir amputasyon daha ekleyeceksin. Ancak bu arada istismar etmeksizin mesai dışındaki zamanını hastalarına yararlı olma şeklinde geçirmeyi gönüllü seçenin özlük haklarına dokunulmamalı, özel işlerinin ücretlendirilmesini kurumuna bırakmalı ve mümkün olduğunca yüksek olmasına karışılmamalı. Buna karşılık da hekimin çalışmasının (hekimlik, araştırmacı veya eğitmen) asgari düzeye uygunluğu denetlenmeli, düşük düzeyde olan için müeyyideler getirilmelidir.
– Bir Türk doktorun bir batı ülkesinde bilfiil hekimlik yapması şartlarını bir türlü yasalaştırmayıp, az olan doktor sayısını arttırmayı sağlayamayacaksın,
– Emekli olmuş hekimlerin değerlendirilmekte olduğu işyeri hekimliğinden bu hekimleri uzaklaştırmayı da düşünebileceksin ve hâlâ aktif olan hekim grubundan yararlanmayacaksın,
– Zorunlu devlet hizmetinde özlük haklarına yansıyacak yapılanmaya gitmeyeceksin, “Giden gelmiyor acep nedendir?” sözünü silip, bölgeler arası hakkaniyetli dönüşüm kurallarını belirleyip, uygulama ve gelecek güvenirliliğini oluşturmayacaksın ve kerhen gittiği mecburi hizmetini ertesi günü istifa edince kızacaksın, fakat “Niye istifa ediyorlar” diye araştırıp önlem almayacaksın,
– Başka hiçbir fakülte mezununa olduğu gibi, başka branşlarda master ve doktora yapanlar için de uygulanmayan diploma vermeyi Bakanlık izninden çıkarmayacaksın, diplomayı mecburi hizmet şartına bağlayacaksın ve peşinden koşmaktan yorulanları doktorluk dışında başka işler yapmaya yönlendirip doktor sayısının azalmasına yol açacaksın,
– Bir taraftan zorunlu hizmetteki akıbet belirsizliğini düzeltmeyeceksin, bir taraftan döner katkısına mahkum edeceksin ve bunun özlük haklarına yansımasını sağlamayacaksın, diğer taraftan da net yerine brüt maaşın kamuoyuna söylenmesi, hekim ve hasta hak ve sorumluluklarının “sağlık hakkı” şeklinde global değil de sanki hasta hakları daha ön plandaymış gibi ve temcit pilavı misali tekrarlanıp durması sonucu, insanlarımızda hekime karşı olumsuz ön yargılar oluşturarak bıkkınlık göstermelerine yol açacak ve küçümsenmeyecek sayıda doktorun mesleğini bırakmasına neden olacaksın,
– Muayenehanede çalışan bir hekimi, hasta yatırıp takip veya ameliyat yapmak üzere girişiminden engelleme kararının pratik uygulanabilirliğini ayrıntılı düşünmeyecek ve ondan yararlanmayı göz ardı edeceksin, sonra itirazlar olunca da gerçeği fark edip, Yönetmelik’in 19’uncu maddesini ve yaptığın ihmali düzelteceksin, ben de hayret etmeyeceğim!
* Bütçe Uygulama Talimatnamesi’ni çıkaracaksın ve;
– Tıbbi teknoloji yanında, tedavi görüşleri de sürekli ve dinamik bir gelişim ve değişim gösterirken, talimatnameyi stabil tutacak ve örneğin endikasyon dışı ilaç kullanımını Bakanlık iznine sınırlayacak ve Sağlık Kurul Kararı gibi hızlı ve dinamik bir sürece müsaade etmeyeceksin,
– Fiyat kıyaslaması yapabilmek ve en ucuzunu seçebilmek üzere market veya alışveriş merkezleri dolaşamayacak durumdaki hasta ve yaşlıları “Serbest piyasa ekonomisi” deyip bu merkezlerin insafına bırakacaksın ve fiyatlarda azami üst sınır uygulamayacaksın, fakat böylesi bir sınırlamayı sadece sağlık sektöründe yasalaştıracaksın,
– Reçete yazma sınırlamasını doktora getireceksin, hekimlik yapma dinamikliği olan gerekli tanı ve tedavi seçeneklerinde doktoru paket uygulaması ile sınırlayacaksın, doktorun mesleğini özgürce uygulamasını elinden alacaksın, fakat hastanın istediği tetkiki, endikasyon olmayıp sadece merak nedeniyle ve doktoru da çoğunlukla zorlayarak yaptırmasını, doktor doktor keyfince dolaşıp muayene olabilmesini, farklı farklı reçetelerle farklı endikasyonlu ilaçlar israf etmesini sınırlamayacaksın veya hiç olmazsa hastanın zorlaması ile yaptırılıp normal çıkan tetkiklerin yüzde 50 kadar bedelinin hastadan alınması gibi kurallar getirmeyecek ve sağlık harcamalarının şişmesini seyredip duracaksın, yani bu kabarıklıkta kabağı doktorun başında patlatacaksın ve benden de hayret etmememi bekleyeceksin! Bir tane de olumlu hayretim olsun diyorum;
* Radyolojik Görüntüleme, Genetik Araştırma, Tüp Bebek, Fizik Tedavi, Güzellik Salonları gibi merkezlerle Özel Poliklinikler, Özel Dal Merkezleri ve Özel Hastanelerin, hatta muayenehanelerin belirli bölgelerde yığılmasını engellemek üzere Türkiye genelinde homojen dağılımlarının sağlanmasına yönelik Nüfus yoğunluğu ve benzer merkezlere uzaklık-yakınlıkları gibi kriterlere göre organize edilmelerini ben de destekliyorum. Ancak tekrar tekrar belirtmem gerekir ki, bu merkezlerin açılması, istismarlara yol açmamak üzere kişi veya kişilerin iki dudağından çıkacak söze değil açık, anlaşılır ve kesin kurallara göre organize edilmelidir. Kriterlerin de mutlaka ilgili sivil toplum kuruluşları ile birlikte ve şeffaf bir girişimle oluşturulması çok önemlidir. Bu organizasyonda bölgelere göre teşvikler ve özendirici uygulamalar da unutulmamalı, özel de olsa bu merkezlerde çalışan doktor ve diğer sağlık çalışanları, resmi sağlık kuruluşlarındaki meslektaşlarının tabi olacağı bölgeler arası değişim ve dağılım puan ve önceliklerine de sahip olmalıdırlar.
Yağmur gibi hayretlerinizle belki beni mahcup edersiniz diye siz sayın meslektaşlarımdan hayretlerini beklemeye inatla devam edeceğim.