Farkına Varalım
Çok zengin bir adam düşünün. Sayamayacağı kadar malı, mülkü, parası var. Bir sürü evi, arabası şoförü, koruması, hizmetçisi var. Ama bir ayağı eşikte. Ağzının tadı yok. Hastalıklarla boğuşuyor. İstediğini yiyebilecek imkânı var ama yiyemiyor. İstediği yere gidecek imkânı var ama gidemiyor. Bu adam size gelse ve dese ki sen zenginlik, mal, mülk, makam istiyorsun. Ben de gençlik ve sağlık. Hayata sıfırdan başlamak istiyorum. Gel benim her şeyim senin olsun, gençliğini, sağlığını ve yaşam enerjini bana verir misin? Ne dersiniz…
Kendimizi Tanıyalım
Aslında ilk yapmamız gereken şey gençlik, sağlık, akıl gibi ne kadar büyük nimetlere sahip olduğumuzun farkına varmaktır. İkincisi kendimizi tanımak ve hayattan ne istediğimizi tespit etmektir. Bir zamanlar gittiğim bir iş görüşmesinde “sen kimsin ve ne istiyorsun” diye sordular. Şaşkınlıkla farkettim ki üniversite dahil birçok okul bitirmeme rağmen basit gibi görünen bu zor sorunun cevabını bilmiyordum. Necip Fazıl’ın dediği gibi: Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum…
Özgün Olalım
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez.[1] Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.[2] Nereye gideceğini bilmeyen kimsenin hayatının öznesi olabileceğine inanmıyorum. Böyle bir kişi olsa olsa akıntılara, rüzgarlara kapılıp savrulan bir figürana dönüşecektir. Derler ki dalından düşen yaprak rüzgârın oyuncağı olur.[3] Siz kendinizi tanımlamazsanız, başkaları sizi tanımlayacaktır. Başkalarının fikirleriyle oluşturacağımız sahte kimlikler kısa zamanda üzerimizden dökülüp gidecektir. Bu nedenle kendi hayatının sahnesinde başrol oynama becerisi gösterebilen artistlere, yani ne istediğini, nereye gideceğini iyi bilen, orijinalliğini kaybetmemiş kişilere hayranlık duyuyorum.
Markete bile giderken liste hazırlayın derler. Farkında olmadan ihtiyacınız olmayan şeyleri almamanız için. Öyle veya böyle. Genciz. Bir hayata adım atıyoruz. Peki ama biz kimiz? Amacımız nedir? Hayattan ne istiyoruz?… Hayat aslında çok basit. Yeme, içme, barınma, cinsellik bir de saygınlık. Maslow’a göre bunlar temel ihtiyaçlarımız. Bunun dışındakiler konfor alanımızla ilgilidir. Koşu bandına çık(arıl)mış durmaksızın istek ve arzularımızın peşinde koş(turul)uyor gibiyiz… Daha fazla para, daha fazla ev, araba, mevki, makam ve sınırları çizilmemiş bir cinselliğin peşinde… Bunlara sahip olursak mutlu ve başarılı olacağımıza dair algı rüzgarlarına maruz bırakılıyoruz. Hayatınızda olmasını istediğiniz birçok şeyi düşünün. Hayatımızda olmasalar neyimiz eksik kalırdı. Basit bakabilirsen hayat çok basit. Biz onu zorlaştırıyoruz. Mezun olduğumuz yıllarda gelecek kaygısı çeken onlarca arkadaşımız vardı. Şimdi bir sıkıntıları yok. Rızık veren Allah. Bize düşen çabalamak.
Neden bu girişi yaptım. Bırakın hayatı, üniversiteyi yarılamış öğrencilerimin çoğunda iş, eş ve aş konusunda bile bir farkındalık göremediğim ve üzüldüğüm için. Genç arkadaşlarım meslek edinmeyi değil, sınıf geçmeyi, diploma sahibi olmayı önemsiyorlar. Hayatlarının en verimli 12 yılını sınıf geçmek, sınav kazanmak için harcamışlar. Bilgi ve beceri sahibi olmayı umursamıyorlar gibi. Belki de farkına varamıyorlar.
Sorun Çözelim
“İnsan karpuz değildir.”[4] Bir konuda dünyanın en yetenekli insanı olsanız kendinizi geliştirmediğiniz takdirde hiçbir değer ifade etmeyecektir. Hayvanlar bir donanımla gelir, bir donanımla giderler. Arılar bal yapar. İnekler süt verir. Peki insan. İnsan yeryüzüne hiçbir şey bilmeyen bir varlık olarak geliyor. Mücadele ettikçe, Sorun çözdükçe yeteneklerini keşfediyor. İnsanın özgürlüğü onun sorun çözmekteki zenginliğidir. Eşiyle, anne babasıyla, çocuklarıyla, işyerinde çalışanlarla, trafikte sorun çözmek. Sorun çözebildiğin kadar özgür olursun, sorun çözemediğinde başkalarına bağımlı yaşarsın. Çabalamak sorun çözmektir. Sevdiği mesleği yapan, hiç yalan söylemeyen, bahane üretmeyen ve sorumluluk almayı bilen bir kişinin hiçbir konuda başarısız olması mümkün değildir.
Hesabını Verebileceğimiz Bir Hayat Yaşayalım
“Hap formu yoktur hayatın. Bir sabah kalkıp “ben oldum” diyemezsiniz. Yaptığımız hatalardan ders çıkarmak, eleştiriye açık olmak iyi bir başlangıç olabilir. Geleceği planlamak için; bedelini başkalarının ödediği hatalardan, başarılardan ders almalıyız. İnsan bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor çünkü… Öyleyse gelin hayatımızın kontrolünü elimize alabilmek için uzun, canımızı acıtan, sabır gerektiren bir iç yolculuğa çıkalım.” [5] Popüler olmanın değil, özgün olmanın peşinde olalım. Kendimizi ve değerlerimizi iyi tanıyalım. Mevlana’nın tabiriyle bir pergel gibi olalım. Bir ayağımız bizi biz yapan değerlerimizde sabit kalsın, diğeriyle alemleri gezelim. Bize taktıkları ideolojik at gözlüklerini çıkarıp atalım ki dünyaya her yönden bakabilelim. Sevdiğimiz işi yapalım, sevdiğimizle evlenelim. Sorun çözüp dua alalım. Özellikle anne, baba ve yetim duası. Doğru olalım. Doğru olabilmek ve doğru kalabilmek için doğrularla birlikte olalım. Hayata bir şeyler katalım. Hayatımızı iyiliklerle dolduralım. Hesabını verebileceğimiz bir hayat yaşayalım. Mehmet Akif’in dediği gibi: Sa’ye sarıl, hikmete ram ol. Yol varsa budur. Bilmiyorum başka çıkar yol.
[1] Montaigne
[2] Oğuz Atay
[3] Yılmaz Güney
[4] Mehmet Dinç. 2017. İnsan Karpuz Değildir (Bırakma Kendini Kitabından). Aşina Yayınevi.
[5] Alıntılar: “En çok neden korkarsınız?” “İnsan bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor” isimli makaleler 03.09.2022 (http://www.gorkemercan.com.tr/)
2 yorum
Saygı değer Mehmet hocam, bizlere vermiş olduğunuz bu güzel öğütler için sizlere çok teşekkür ederim. Ben yüksek lisans eğitimime çok hevesle ve alanıma büyük ilgi duyarak başladım ama süreç beni o kadar yıprattıp beklentilerimi ve hevesimi öyle yerle bir etti ki şimdi başvurduğum güne lanet edip geri döndüremediğim kayıp zamanıma ağlıyorum. Yazınızdaki dizeler gibi saatim işlemiş ama ben durmuşum gibi hissediyorum. Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez demişsiniz yazınızın başlığında. Peki hedefi olduğu halde hareket etmesi için gerekli rüzgârı bulamayanlar ne yapacaklar? Dilerim ki akademi hayali olan insanlar hayallerine ilerleyebilecekleri rüzgârların estiği yerler bulurlar kendilerine. Ve benim de bir tavsiyem var onlara, içlerine sinmeyen önlerini göremedikleri yerlerde başladık artık bitirelim düsturuyla hareket etmesinler, zararın neresinden dönülürse kârdır diyerek en önemli şeyi heveslerini kaybetmeden başka yerlere yelken açsınlar. Yazınız için tekrar çok teşekkür ederim. Keşke daha önceden okuma şansım olsaydı. İyi günler dilerim.
Değerli kardeşim,
Bir zamanlar aldığım sertifika ve diplomalara bakarak “bunlar ne işe yarar” dediğim olmuştur. Emin olun, bir gün kapınızın önünden bir tren geçiyor. Eğer siz hazırsanız binip gidiyorsunuz. Bunun o kadar çok örneğiyle karşılaştım ki yaptığınız yanlışlar bile ders çıkarabilirseniz işinize yarayabiliyor. Girişimlerinizi, bilgi ve deneyiminizi artırmaya devam edin. Emin olun kazanımlarınız hiçbir zaman boşa gitmeyecektir. Evliliğinize, insanlarla ilişkilerinize ve hatta çocuklarınızın yaşamına bile yansıdıklarını görebileceksiniz.