Yangı(n)ın beş atlısı olup, hem de kafiyelisinden
Rubor
Dolor
Calor
Tumor
Fluor öğretildi bizlere…
Hücresel isyanın nakaratıydı bunlar, ne zaman “o” yanımızı/canımızı yaktıklarında oluverenlerdendiler…
Canımızı, ilave olarak da ruhumuzu yakan başka beş mahşer atlısı var mıydı?
Olmaz mı? Hem kafiyesiz hem de kifayetsiz nakaratlı;
Bireysel,
Kültürel,
Ekonomik,
Siyasi ve
Askeri baskı, üstünlük, tahakküm yani hegemonya…
Yangı(n) “geliyorum” dedi.
Tek bir hücreye veya hücrelere zorla hükmedilmesiyle yazıldı kader; bizden biriyken yönetimsel ve besinsel özgürlüğünü kaybederek başka hücre/lerin boyunduruğuna girenler özlerini de teslim ettiler. Hücre içi orkestra o ana kadar hem solo hem koro işbirliğindeyken korsan hücre yönetiminin kurduğu üstünlükle, sadece hegemon hücreyi sessizce dinleyenlerden oldular.
Metabolizmaya emir vererek başlandı işe;
Olmazsa olmaz olan O ikili, O iki ve şeker, öz merkez yönetimin emir yolaklarını kullanma yüzsüzlüğü göstererek arsızca kim daha çok göz kırpmışsa onların oluverdiler.
Hücreler arası aktörler de vardı, rolü iyi ezberletilmiş, önceden “sahne tozu yutmuş” mikro boyutta; ama makro yönetici bu aktörler kendi çıkarlarını ultra seviyeye çıkarmaya hedeflemiş olduğundan rekabete girme gibi dertleri olmadan çoğaldılar. Çoğalmakla kalmadılar, zamanla dokundukları her hücreye farklılaşmanın ne kadar da normal olduğunu “konjenital ruh” kandırmacasıyla zannettirdiler. “Sözde” metabolizma satılan hücreler arası açık pazarlar ile diğer hücreleri borçlandırdılar. Hastalıkla gelen kriz anlarında fiyat bile indirdiler; sırf bu hücreler ruhu kapalı, ama somatik açık pazardan istediklerini alıp; programlı programsız şehadet getirip ölmesinler diye… Ölüm demek, pazar kaybetmek demekti. Kaçıncı “baskı” olduğunu takip edemeyen bu hücreler şekerli, yağlı, amino asitli açık büfe karakterli her şey dahil on numara beş yıldız tatil havasına sokuldular.
Hegemon hücreler metabolizma sermayesinin zayıfladığını hissettiği anda “immün gücü” devreye sokarak istikrarı sağlamaya çalıştılar. Bunun için Te-be özellikteki askerlerin ya susturulması (Töbe) ya da hegemon gücün lehine çevrilmesi gerekti; bu amaçla pazarın korunabilmesi ve devam ettirebilmesi adına tüm perdeleri bertaraf eden senaryolar yazılmaya başlandı. Ev sahibi hücrelerin işleyişine ters olan ne varsa “görmezden” gelinmesi sağlandı; hatta bol köpüklü mitoz banyosundan çıkmış hücreler de “öyle olacak” sandırıldılar…
İstediğini aramadan bile bulabilen, döngünün “dinlenme” safhasından bir türlü çıkamamış (S)iesta ruhlu hücrelere tüm olan bitenler”normal (miş)” gibi algılatıldılar. Otoaskeri ama yumuşak maskeli hegemon güç özgür iradesiyle anavatan kokulu hücrelerden biat edenleri boyalarla hem de en güzel olanıyla işaretledi, dokunmadı; dokunacaklarını da entellektüel algı oluşturarak işaretledi. En ünlü aktörlerin oluşturulduğu revizyonlara sokup, bunlarla yeni sahne sanatları geliştirerek hepsine yeni CEDE numaraları verdi (ce-ee)…
Yangı(n) gelmekle kalmadı; İknacı ve istilacı ama entellektüel kılıflı meşru kılınmış otonomi sofralarında artık “ömrü biçilmiş” hücrelerle tokluk hissi oluşturulmadan hedef ikramlara devam edildi.