Hegemon, kökü yunanca olan bir kelimedir. Anlamı bir sistem içinde bulunan gruplardan birinin bütün gücü elinde tutması ve diğer olan gruplara gücünü kabul ettirip boyun eğdirmesi anlamını taşır. Toplumda bulunan bütün grup ve bireyler baskın olan o gruba boğun eğmek ve dediklerini yapmak zorundadır. Hegemonya ataerkil ve paternalist tutumu içinde barındırmaktadır. Yirminci yüzyılda kategorik olarak kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsiz güç ilişkilerini karakterize etmek için ‘erkek egemenliği’ kavramı kullanılmıştır Toplumsal cinsiyet sistemi içindeki ezme/ezilme ilişkilerini açıklamaya çalışan teorilerde- erkek egemenliği/eril iktidar/eril tahakküm/hegemonik erkeklik (hegemonic masculinity) gibi erkeklerin hegemonyası kavramlarının kullanıldığını görmekteyiz (Bourdieu, P. 2014; Şimşek A., Öner V., 2015).
Hemşireliğin dünya genelinde kadın yoğun bir meslek olması; kadının erkek otoritesine tabi olduğuna dair ataerkil söylemin kamusal alana yansıması, tıbbın ataerkilleşmesi ve kadınların genel olarak profesyonel mesleklerin dışında tutulması sonucunda meydana gelmiştir. Bu süreç hemşirelik mesleğini yüzyılın başında ağırlıkla erkek olan doktorlara tabii olan, statüsü ve ücreti düşük bir yarı-profesyonel meslek olarak şekillendirmiştir (Turan,N., Özkan,B.2017).
Ülkemizde 1954 yılında çıkarılan Hemşirelik Kanunu, hemşireyi “kadın” olarak tanımlamış ve uzun yıllar erkeklerin hemşire olarak çalışmasına olanak sağlamamıştır. Elli yıldan daha fazla yürürlükte kalan bu yasa, hemşireliğin “bir kadın mesleği” olduğuna dair maddeyi içinde bulundurduğu ve günümüzün gereksinimlerine yanıt vermediği için 2007’de “Hemşirelik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile değiştirilmiş ve daha sonraki yıllarda yasaya dayandırılan yönetmeliklerle de hemşirelik alanları ve görev tanımları yapılmıştır.
Ülkemizde yasa ve yönetmeliklerle güncellenmeye çalışılan hemşirelik, Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Hemşireler Konseyi görüşleri göz önünde bulundurularak ve Avrupa Birliği Hemşirelikle ilgili2005/36 sayılı Sektör Direktifi esas alınarak hazırlanan mevzuatta “4 yıllık lisans eğitiminden geçen hemşireler fen ve sosyal bilimlere dayanan temel tıp ve mesleki dersleri alarak, anne karnındaki fetüsten yaşlı bireye, akut sorunlardan kronik hastalıklara kadar, her ortamda koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici bakım hizmetlerini, bütüncül bakış açısı ile yürütmektedirler” şeklinde açık bir biçimde tarif edilmiştir. (www.thd.org.tr.).
2021 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Hemşirelikte Temel Yetkinlikler Kılavuzu ,hemşirenin -etik çalışma, terapötik iletişim, öz yeterlilik, digital dönüşüm yetkinlikleri yanı sıra- otonomi yetkinliğini, yani başka bir kişi ya da durumdan bağımsız karar verme, kendi kendini yönetebilme yetisini tanımlamıştır.
Basına yansıyan hekimden mobing gören hemşire haberleri ve incelenen iletişim araştırmaları günümüz hekim-hemşire ilişkilerinde hegemonik yaklaşımların hala sürdüğünü göstermektedir. Örneğin, hegemonik yaklaşıma maruz kalan hemşirelerin görev tanımlarının açık ve net olmayışı; yapılan işlerin hekimler tarafından sürekli denetlenmesi; hekimlerin tıbbi direktif verme yetkilerine dayanarak amir gibi davranmaları ; hekimler hemşirelerden hastaya ilişkin görüş aldıklarında, kendi prestijlerinin azalacağı endişesini yaşamaları; hekimlerin bakım dışı işlerle de hemşirelerden ilgilenmesini istemeleri; hekimlerin, ekip içindeki statülerini yüksek görmeleri ve hastaya ilişkin yaklaşım ve politikaların düzenlenmesi konusunda hemşirelerle iş birliğine yanaşmamaları gibi (Kara G.,2005).
Hegemonik yaklaşıma maruz kalan hemşirenin tutumu ise, çoğunlukla hekimin sorunu fark etmesini sağlamak için tavır alma ya da hiçbir şey olmamış gibi davranma şeklindedir. Dolayısıyla hemşireler ‘kimi kime şikayet edeceksin’ öğrenilmiş çaresizliği ile hekim hegemonyasını beslemeye devam etmektedirler.
Sağlık çalışanları arasındaki çatışmanın en önemli nedenleri; yönetim yaklaşımları ve çalışanların algılarındaki farklılıklar, sağlık profesyoneli yetersizliği ve çalışma grupları arasındaki rekabet şeklinde belirtilmektedir. Daha çok ast-üst ilişkileri çatışmaya yol açmaktadır. Sağlık gibi karmaşık bir alanda hizmet vermek, etkin bir ekip çalışmasını zorunlu kılmaktadır. Hekimlerle hemşireler arasındaki görev, yetki ve sorumlulukların belirsizliği gibi çeşitli etmenler çatışmalara ve de hekimler tarafından hegemonik yaklaşımlara neden olabilmektedir (Dinçel YM,2019).
Sonuç olarak; hemşireler hekimler için (hekimin sağ kolu olarak) değil, birey/hasta için vardır. Bütüncü ve hümanistik bir yaklaşımla ekibin bir üyesi olarak sağlığın korunması sürecinde olduğu kadar tanılama, tedavi, bakım ve rehabilitasyonda görev alırlar…
KAYNAKLAR
Bourdieu, P. (2014). Eril Tahakküm (B. Yılmaz, Çev.). İstanbul: Bağlam Yayıncılık.
Şimşek A , Öner V.(2015) Türkiye’de Hegemonik Erkeklik: Medyada Ve Hukukta İzler, Dönüşümler Ve Olasılıklar,Global Media Journal TR, Edition, 6 (11) Fall 2015.
Turan,N.,&Özkan,B.(2017).Kadın Olmak,Hemşire Olmak,Başkalarının Beni Olmak.Türkiye Klinikleri J Psychiatr Nurs-special Topics,3(3):274-
www.saglik.gov.tr Hemşirelikte Temel Yetkinlikler Kılavuzu (Versiyon 1.0) 1.Baskı: Ankara, Şubat 2021 ISBN: 978-975-590-765-9 Sağlık Bakanlığı Yayın Numarası: 1177)
Kara G.(2005) Hekim-Hemşire İlişkisi Ve Yaşanan Sorunlar Anlaşmazlıklar,Yükseklisans Tezi, https://acikerisim.aku.edu.tr/
Dinçel YM.(2019) Hekim-hemşire arasında çatışma nedenleri (Causes of conflict between doctor-nurse), Sayı / Number: 3 Cilt / Volume: 6 Yıl / Year: 2019, doi:10.5222/SHYD.2019.88700