Hegemonya, kelime anlamı ile herhangi bir konunun veya görüşün kabul edilmesi ve uygulanışında ısrarcı konumda olmak, hakimiyet kurmaktır. Bu sırada olacak engellemeleri de önemsememek, dinlememek ve görüşünden vazgeçmeye yanaşmamaktır.
Böylesi hakimiyet kurma temelli ısrarcı davranış, bireysel olabileceği gibi, bir grubun başka bir kişi veya bir gruba hatta bazen bir topluma karşı da olabilmektedir.
Hegemonya iki türlüdür:
a) Makul-Faydalı Hegemonya,
b) Mutlak-Keyfi Hâkimiyetli Zararlı Hegemonya
Bu özellikli bir Hegemonya kurma durumunda kalmak, gerçek bilimsel verilere veya pratik uygulama sonuçlarına ve örneklere dayandırılmıştır. Bu durumda karşı taraf önerilen konu ve görüş hakkında bilgisiz veya eksi bilgilidir ve bu bilgisizliği temelinde karşı koyma aşamasındadır.
Çünkü bu tip hegemonyada temel dayanak, çoğunlukla karşı tarafın ileri sürülen görüşün kendisine fayda sağlayacak yönünü değerlendirememesi olmaktadır.
Makul-Faydalı hegemonyayı Allah kendisi uygulamakta ve insanların da bu tip hegemonyayı uygulamalarını istemektedir.
Allah’ın makul – faydalı Hegemonyası: Bu uygulamada Allah;
* Toplumun faydasına uygun gördüğü konuyu ve görüşü işleme koyar ve gerekli uygulamayı başlatır.
* Bu tip hegemonya örneğini, kişinin uygulamasını uygun bulmamış ve böyle bir hegemonyayı sadece kendisinin uygulayabileceğine değinmiştir.
Bu uygulamada Allah, nelere uyulduğunu da Kur’an’da açık bir şekilde belirtmiştir. Örneğin:
- Allah müdahil değil, sadece gözlemci ve görevli Melekleri aracılığı ile biz Beşerlerin yaşamlarını kaydettirmekte olduğunu Fecr-14, Kıyamet-36, Cin-28, Fatır-31, Hud-112, Şura-6, Nahl- 91, Bakara-253, Al-i İmran-2, Hac-70, Tövbe-16 ayetlerle belirtmektedir.
Fecr-14. Çünkü Rabbin, insanları her an gözetlemektedir/durumlarını sürekli değerlendirmekte ve karşılıklarını henüz Dünya’da iken başlatmaktadır.
- İnsan yaptığı olumsuzluk ve negatif puanı gereği kendine zulmeder (Nahl-33, Enfal-51). Çünkü Allah, Evren’i ve canlıları yaratmanın prensiplerini, bilgilerini ve olacaklara ilişkin sebep-sonuç yasalarını Levh-i Mahfuz denilen kayıt sisteminde belirtmiş olduğunu açıklamaktadır. Buna göre de insanın karşılaştığı her olay ilahi yaratılış prensipleri ve Allah’ın değil, kişinin özgür iradesi ile almış olduğu kararı nedeniyle gerçekleşmektedir.
- Allah dileseydi herkesi inançlı yapardı: Yunus-99-100 Ahzab-72
Çünkü Allah eleştirel akıl istemekte olduğunu belirtmiştir (Zumer-18)
- Yeme-içme-giyinme değil, düşünce, ilim, iman ve salih işler önemli: A’raf-26, Hud-5, Nahl-81, Nur-31, Hucurat-13, Maide-93, Tövbe-19
Mü’min-20. Allah, hakkın dağıtımında adaletle hükmeder. Şirk koştukları kişi veya şeyler ve riyakârlıklarındaki muhatapları ise, hiçbir şeye karar veremezler. Allah ise her şeyi işitendir ve görendir.
İnsanların makul – faydalı Hegemonyası
Bu tip hegemonyada:
- İdareciler, her konuyu halkın kendilerini temsil ve idare etmek üzere seçtikleri danışma ve şura/meclis görüşüne dayanarak belirlerler (Şura-38, Bakar-104, Al-i İmran-159) Önemli konularda, kendilerini seçen toplumun görüşlerine mutlaka baş vururlar: Bakara-104, Nisa-46
Bakara-104. Ey iman edenler! İdarecilerinize “raina /bizi koyun /davar gibi güt /bizi dinleme ve görüşümüze başvurmadan istediğin gibi idare et” demeyin, “unzurna/bizim görüşümüze başvur/bizi dinle ve ondan sonra karar ver” deyin. Şunu da bilin ki, bu emrimizi benimsemeyip inkâr edenlere elem verici bir azap söz konusudur.
- Kur’an’da Hadid-27 ve Tövbe-34’ncü ayetlerde Ruhban (din adamı) diye bir meslek grubuna müsaade etmezler.
- İdareciler kibirlenmez ve hiç kimseyi küçümsemezler, hor görmezler.
- Görüşlerini bıkkınlık göstermeden anlatırlar ve ikna etmeye çalışırlar.
- Kendilerine yönelik bir menfaat sağlamaları söz konusu değildir.
- Toplumun ve kişilerin haklarını gasp etme yoktur.
- Rüşvet ile başkalarını güç durumda bırakmaya baş vurmazlar.
- Birlik bilincine önem verir ve düşman gruplaşmalara müsaade etmezler: En’am-159
En’am-159. Özellikle de dinlerini birbirine düşman parçalara, fırkalara /hiziplere/mezheplere ayıran, grup grup olanlara uyma ve onlardan uzak dur. Artık onların işi Allah’a kalmıştır. Allah, hesap günü onlara amellerinin yanlışlığını haber verecek ve o zaman hatalarını anlayacaklardır.
- Hiçbir konuda baskı uygulamazlar: Yunus-99-100, Rum-60, Bakara-185, 256
- Başkasının ibad edişine/karışmazlar: Maide-2
- İnançta zorlayıcı değil, sadece uyarıcı olurlar: Kasas-56
- Kadına ve erkeğe kazançlarından pay olması gerektiğini bilir ve kadının da erkek ile aynı haklardan yararlanmasını gözetirler: Nisa-32, Tekviyr-8-9
- Mutlak – keyfi hâkimiyetli zararlı Hegemonya:
Bu tip hegemonyada temel dayanak, yetkin konumdaki kişi, grup veya kurumun menfaati ve mutlak, keyfi hâkimiyetli uygulaması olmaktadır.
Mutlak Hegemonya yöntemini uygulama konumundaki kişi veya grup;
- Karşı tarafın faydasını ön planda tutmaz.
- Kendisine menfaat sağlamak temel amacındadır.
- Görüşünün kabul edilmesi için zor kullanır ve bu amaçla kendini güçlü kılmaya uğraşır. Birlikte korkutma ve sindirme yöntemini kullanır. Bu amaçla da güç grupları oluşturur.
- Görüşüne karşı olanları ikna etmeyi değil de tamamen ve bir şekilde bertaraf etmeyi ve etkisizleştirmeyi tercih eder. Çünkü böylesi bir hegemonyada, olacak bilimsel yaklaşımlı ve araştırma ispatlı veriler bile kabul edilmez ve bu görüş sahibi veya sahipleri, kendi görüşlerini mutlak doğru kabul etmişlerdir.
Allah, bu tür hegemonyayı reddetmekte ve Hud-59 ve Nisa-97’nci ayet ile “Zulme razı olmayın, karşı koyun veya göç edin” demektedir.
Hatta Hz. Muhammed’e hitaben, dolayısıyla da bizlere de Allah’a karşı olan din temelli suçlara/günahlara karışılmaması ve bu bahane ile baskı oluşturulmaması ikazı yapılmaktadır.
Müddessir-14. Ve her şeyi onun için bol bol düzenlediğim kişiyi Benimle ilgili olan konularda Bana bırak, Sen Bana karşı olacak günahları, hataları nedeniyle karışıp aramıza girme.
Yine bu durumda olan zulme sapmış kişi, şirk koşan ve iman etmeyen ile eş tutulmakta ve zalim olarak tanımlanmaktadır (Taha-111, Ankebud-49). Böylesine zulmedici tutumda olana da doğru yoldan sapmış bir toplumun uyacağına değinilir (Zuhruf-54).
- Hakkın dağıtımında adalete değil, kendi uygun göreceği ve tam itaat edecek bir dağıtıma baş vurur.
- Toplumda birlik bilincinin oluşmasını istemez, düşman gruplar oluşmasına yol açar.
- Görüş ve uygulamasında ısrarını devam ettirmek üzere her karşıt önermeler ile diretmelere karşıt özel yasal yaptırımlara başvurur.
- Haksız ödün vermeler, rüşvet veya ayrıcalıklar sağlamayı tercih eder.
- Bazen emrivakiler şeklinde, yani ben yaptım oldu bitti özelliğinde uygulamalar yapar.
- Görevlere, liyakatli, ehil olanları değil, kendisine mutlak itaat edenleri getirir ve Allah’ın önemsediği tek üstünlük olan salih ameller gerçekleştirme ve takvada oluş yerine mutlak itaati benimser: Hucurat-13, Enbiya-85-86
Halbuki Allah, torpil konusunun yanlışlığına Tahrim-10’ncu ayette açıkça vurgu yapmıştır.
- Allah’ı ilgilendiren konularda da kişileri cezalandırmaya kalkar: A’raf-147
- İman Değerlendirmesini Allah yapacakken kendisi yapmaya kalkar: Müddessir-14, İsra-84, Halbuki böylesi bir değerlendirme yetkisinin Peygambere bile verilmemiş olduğu belirtilmiştir. (Muhammed-30, Rahman-41)
- Allah’ın yasaklamasına rağmen, hak gaspını kendinde hak görür: A’raf-33, Şuara-181, Mearic-24, Bakara-188, Nisa-19, 29-30, Mutaffifin-1-3
- Hakkını aramak muhkem/kesin hüküm olduğu halde, buna müsaade edilmez: İsra-53 , Şura-41, Nisa-148
- İnsanın araştırma-bilim yapması şartını uygulamaz: ‘Alak-1, Yasin-37, 41-42
Özde değil de sözde dindar düzeyinde olarak aşırılığa ve israfa kolayca saptığına ve kolayca rivayetler uyduracağına da değinilir: İsra-26-27
- Mekke ve Kabe ziyareti, şirk koşmayan bütün insanlara: olması gerekirken, bunu Hz. Muhammed ve Kur’an’a inanmayanlara da yasaklar: Bakara-125, Al-i İmran-96, Hac-25, Maide-2, Tövbe-28
- Mescitlerde sadece Allah’ın anılması istendiği halde, başkalarının da isimlerini eklerler: Cin-18
- Riya özellikli mescit yaparlar: Tövbe-110
- Muhkemleri ve faydalı olacak bilgilerin öğrenilmesini engellerler veya gizlerler: Bakara-159
- Allah’ın ceza nedeni saymadığı nüsuklar olan Namaz, Hac, Oruç ve Zekatı uyguşamamayı cezalandırırlar: Bakara-183-184
- Dinin kurallarını dejenere etmek üzere Örfleri dinselleştirirler: Nahl-24
Böylesi zararlı hegemonya örneklerinin bazen faydalı bir hegemonya özelliklerine uygun olarak başlayıp, bir süre sonra da zararlı hegemonya özellikleri olana dönüşebileceği vurgulanmıştır. Çünkü eleştirilmeyen idarecinin bir süre sonra kibirlenip diktatör olacağına, hatta Allah’a rakip görme hatasına bile düşeceğine dikkat çekilmiştir (Nahl-4, Bakara-258).
Nahl-4. Allah, insanı küçücük bir damladan yarattı, fakat insan büyüyüp gelişince, bir de bakmışsın ki her şeyi kendi becerisine mal edip açıkça Allah’ı devre dışı bırakıverir /kendisi yaratmış gibi Allah’a apaçık rakip oluverir.
Bakara-258. Ya Muhammed! Bir zamanlar İbrahim ve kendisine hükümdarlık vermiş, fakat Rabbi inkâr edip O’nun hakkında tartışan kişi (Nemrut), Senin dikkatini çekmedi mi? Hani İbrahim ona, “Benim Rabbim, dirilten ve öldürendir” demiş ve inkârcı hükümdar, “Ben de yaşatır ve öldürürüm” diyerek kibirlenmişti.
Bu nedenle faydalı da olsa Allah, kendisi dışında tek kişi idaresinin uygulanmasını onaylamamaktadır:
Kasas-88. Ve Allah ile birlikte başka hiçbir ilaha iman edilsin diye davet etme. Çünkü Allah’tan başka ilah yoktur. Allah’ın varlığı dışında da her şey yok olacak/helâk olacaktır. Tek güç olarak hükmetme sadece Allah’a ait bir güçtür ve hesap vermek üzere O’nun huzuruna mutlaka döndürüleceksiniz.
NOT-1: Bu kitaplarımın gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Almanızla bize destek olursanız, öğrenci sayımız artacaktır: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN TERCÜMESİ”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “OKU! KONULARINA GÖRE KUR’AN AYETLERİ”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR” ve “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”