Geçmişten günümüze tek tuşlu daktilo ile başlayan medya araçları bilgisayar, internet ve mobil telefonla hayatımızın ayrılmaz parçası oldu. Giderek yazıdan ziyade görsele evrilen internet icat oldu, mertlik bozuldu diyebiliriz. Akıllı cep telefonu sayesinde artık her şey cebinizde, parmaklarınızın ucunda. Banka, kütüphane, tatil rezervasyonu, görüntülü konuşma ve hatta dünyanın en uzak coğrafyalarının cebinizde olması inanılmaz büyük kolaylık. Mamafih, harika bir şey derken “toksik maddeler” de cebimize girmeye başladı. Dolandırıcılar, yalanın her türlüsü, troller, sapıklar- psikopatlar, vahşet görüntüleri, etik- ahlak dışı olgular, siyasi manipülasyonlar, özel hayatın mahrem detayları, dinlenme ve takip kayıtlarınız, gizli ve özel bilgilerinizin hırsızları ve hayal pazarlayıcıları da cebinizde.
Siz ne oluyor demeye kalmadan, cebinizdeki gizemli art niyet, bazen beklenmedik bir anda karşınıza çıkıp canınızı yakabiliyor. Amerika’da teknolojiyi reddeden toplulukları daha iyi anlamakla beraber, yapacak bir şey yok artık onsuz yaşanmıyor. Teknolojiyi olumsuzluklardan arındırıp, faydalı yönlerini nasıl kullanabiliriz? İlk akla gelen yasal düzenlemelerin garantisi yok. İnternet öyle bir şey ki; kapıyı kapatsanız pencereden girebilir fark ettirmeden günlük yaşantınıza sızabilir.
Sosyal medya sadece yaşadığınız bölge ya da şehirle sınırlı olmayan, bütün dünyaya ulaşabilecek bir platform. Hobilerinizi, çektiğiniz resimleri, ya da belli gruplarda kendinizi bu mecrada dilediğiniz şekilde ifade edebilirsiniz. Size geniş kitlelere erişim olanağı sunuyor. Popüler olabilirsiniz, hatta bir otele, lokantaya vs. gidip ben “fenomenim” dediğinizde size özel ilgi gösterip ücret almayabilirler. Sizde bunun karşılığında reklamlarını yapabilirsiniz. Cazip bir hayat ve gelir kapısı imkanı sunuyor. Günümüzde sosyal medya görselliğinin ürün pazarlamadaki etkinliği ve gücü size bir “tık ”la bütün dünyaya iyi/ kötü her ürünü pazarlayabilme fırsatı sağlıyor. Yasal düzenlemelerin istismarın önünü tamamen kesmede yeterli olmadığını görüyoruz, mutlaka bir açık bulunup oradan işler yürütülüyor.
Son yıllarda sosyal medyanın özellikle sağlık ve güzellik hizmeti pazarlanmasında ön plana çıktığını görüyoruz. Estetik amaçlı ameliyatlardan görselde iyi sonuç alınan olgular, bilgisayar programlarının da katkısıyla, başarı hikayesine dönüşerek hedef tüketici kitlenin ya da “müşterinin” beğenisine sunulabiliyor. Sağlık- estetik konusunda reklam ve pazarlama yapan birçok sosyal medya hesabının, hastaları “pazarlamak” amacıyla hekim olmayan kişiler tarafından oluşturulduğu ve ticari amaçla kullanıldığı biliniyor. Profesyonel hizmet veren firmalar milyonlarca takipçiyi ücret karşılığında size tedarik edebiliyor. Sonuçta sosyal mecrada, fenomen hekim yolunda kim tutar sizi.
Sosyal medya vasıtasıyla sağlık alanında doğru bilgilendirme yaparak, topluma katkı sağlayan takdire şayan meslektaşlarımıza teşekkür ederiz. Ve fakat sınırları zorlayan hatta aşan, hayalleri, duygusal eğilimleri, korku ve arzuları coşturan paylaşımlar daha çok “like” lanmaktadır. Dürüst bakış açısıyla estetik amaçla yapılan işlemlerin kötü sonuçları, yan etkileri ya da arzulanan sonucun gerçekleşmediği olgular yok mudur varsa neden görünmezdir? Bu olgular sosyal medyada ifşa olmamaktadır. Paylaşılan olgular “mutlu son ”la biten öykülerin karakterleridir. Ameliyat sonrası sonucu beğenmeyip doktorunu mahkemeye veren hastalar kimlerdir acaba? Böylece sadece iyi sonuç alınan olgular yanlı paylaşılarak, başarısız sonuçlar, risk ya da komplikasyonlar dolaylı kamuflajla saklanmış olmuyor mu? Bu durum estetikle ilgili gerçek dışı beklenti ve yanılgıya yol açmaz mı? Acaba sosyal medya yorumları kasıtlı ve yönlendirme amaçlı yapılmış olamaz mı? Gelinen noktada denetim, kural ve sınırlama gerekmez mi?
İnternet ve sosyal medya kirli bilgisiyle, kendisine kanser teşhisi koyan üstelik psikolojisi bozulan doktor doktor dolaşan hastalar, hekimin yazdığı reçeteyi yeterli bulmayıp mutlaka internet ve sosyal medyada araştırdıktan sonra kendi kafasına göre kullanan ya da bırakan hastalar, hekimin yapacağı ameliyatın tipine, yöntemine, kullanacağı alete kadar kendisi karar vererek, ameliyatın her detayını planlayıp “ben bu şekilde ameliyat olmak istiyorum” diyen hastaların ortaya çıkması konunun bir başka yönüdür. Bu durumlar normal midir? Bir başka deyişle “Google hastalığı” teknolojinin yol açtığı yeni bir hastalık türü mü? Sosyal medya herkesin kolaylıkla ulaşabileceği güvenilir bilgi kaynağı olabilecekken, doğruluğu kanıtlanmamış, amacını aşan ve zarar verebilen bilgi çöplüğüne dönüşebiliyor.
İnsanların sağlık- estetik alanında hekime yüz yüze muayene olmak yerine sosyal medyada paylaşımlara bakarak karar vermesinin; yanlış anlaşılmayı, hayal kırıklığını ve istismarı da beraberinde getireceği aşikardır. Doğrusu hekime yüz yüze muayene olarak karar verilmesidir. Sosyal medya hekime ulaşmada yardımcı olabilir ve genel sağlık bilgilerini içerebilir. Kesinlikle hekimin birebir muayenesinin yerini alamaz. Sosyal medyada sağlık başta olmak üzere her konuda bilgi kirliliğini önlemek için akılcı çözüme ihtiyaç vardır. Yaşanan olumsuz tecrübeler güncel gerçekle örtüşmeyen, teknolojiyi reddeden “American Amish” yaşam tarzını seçenek olarak sunmamalıdır.