Doğrusu bu konu çok yazıldı. O nedenle kimsenin ilgisini çekmez diye uzun uzun düşündüm. Çok da güzel, doğru tespitler vardı yazılanların arasında. Ama yine de şu anda başka bir konuyu işlemenin doğru olmayacağını, gündemi değiştirme çabası olacağını düşünerek vazgeçtim.
Hekime şiddetle ilgili yazılanların birçoğuna “Bu yazıya ben de imzamı atarım.” demiştim. Burada, şiddetin nedenleri ile ilgili saptamaları özetlemek ve şiddeti önlemenin neden zor -belki de imkansız- olduğunu vurgulamaya çalışacağım. Beni çok kötümser olmakla suçlayabilirsiniz.
Evet, “hekime şiddet”, yapılan sağlıkta değişim fırtınalarının, birçok yasal düzenlemenin, hakların çiğnenmesi ve sağlık hizmetinde düzeltilmesi zor bir karmaşa yaratılması sürecinin en başarılı adımıydı. Bu olmadan mevcut düzenlemeler eksik kalacaktı. Özlük hakları kısıtlanan, performans denen insana değer vermeyen bir çalışma sistemi dayatılan, özel çalışması bile binbir çeşit yasal düzenlemeye tabi tutulan hekimler artık kendilerine her an uygulanabilecek şiddet, yaralama, öldürme baskısı altında yaşamalı idi. Ancak bu durumda onları zapt-ı rapta almak mümkündü. Zaten geleneksel eğitimimizde “Eti senin,kemiği benim.”, “Laftan anlamayanın hakkı kötektir.” özdeyişleri geçerli değil miydi? Hekimleri dövenleri, öldürenleri kınayan, ancak bir yandan da bıyık altından “Bunların hakkıydı, bu kadar da olmazdı zaten.” diyen yöneticiler yok muydu?
Doğrusu ben de, birkaç kez iyi tedavi görmediğini söyleyen hastalarım tarafından ölümle tehdit edildim ve birisi için savcılığa müracaat ettim. Neyse, kendimce hekime şiddetin nedenlerini ve nasıl önlenebileceğini sıralamaya çalışacağım:
1-Hekim onurunun aşağılanması süreci: Herhalde bu tespite katılmayan hekim olmayacaktır. Son 10 yıl içinde, gittikçe artan bir süreçte hekimlerin her türlü aşağılanması kamuoyu önünde yapılmıştır. “Bunlar paradan başka birşey düşünmeyen aşağılık entelektüellerdir, halkın halinden de anlamazlar.” algısı -yoksa imajı mı demeliydim?- yaratılmıştır.
2-Hemen şikayet edebilirsin: Hazırlanan 184 hatları, hastaları”müşteri”, tüm sağlık hizmeti vericilerini müşteriye hizmet edenler ve hemen şikayet edilebilecek kişiler olarak algılama kurgusunun yerleştirilmesi şiddetin önemli hazırlayıcılarından biri olmuştur. Resmi kurumlar bu hattan gelen şikayetlere yanıt veremez hale gelmiştir. Acaba benzeri kolay şikayet etme ve sonucunu araştırma süreci yanlış park etmelerde, vergi dairesi ve bankalardaki kötü uygulamalarda, emekli maaşı kuyruklarında, tahsil edilemeyen çek ve senetlerde vb. uygulanmakta mıdır, bilmiyorum.
3-Basının rolü, eğitimsizliğe -cahilliğe- ödün verme süreci: Basının, gazete ve televizyonların sağlıkla ilgili haber ve yönlendirmelerinin de hekime şiddete katkıda bulunduğunu düşünüyorum. En ufak bir komplikasyonun, morbidite ve mortalitenin, hekim hatası şeklinde gösterildiği haberler yapmak moda olmuştur son yıllarda. Bu tip haberler hemen ön sayfalara taşınabilmekte, ardında yatan gerçekler irdelenmeden “yargısız infaz” lar yapılmaktadır. Genç gazeteciler, hiçbir tıp otoritesine danışmadan, akıl süzgecinden de geçirmeden bu sürece katkıda bulunmuşlardır, bulunmaya da devam etmektedirler. Böylece halkımızın kafasında, sağlık hizmetinde, daha da özel olarak hekimlerin uygulamalarında çok fazla hata yapıldığı düşüncesi yerleşmiştir.
4-”Kendi hukukumu kendim yaratır, cezamı da kendim veririm” düşüncesi: Son yılların politik ortamı hukuka, mahkemelere güvensizliği iyice arttırmıştır. Bunun sonucunda kendi hukukunu kendisi arama ve bir suç varsa cezasını kendi verme eğilimi doğmuştur. Trafikte hata yapınca, çeki karşılıksız çıkınca cezasını kendisi verenler gittikçe artmaktadır. Toplumda bir şiddet eğilimi tırmanmaktadır. Kadına şiddet, doktora şiddet, öğretmene şiddet haberlerinden geçilmemektedir.
5-Acil servislerde ücretsiz ve kolay tedavi: Kanımca şiddetin bir başka nedenidir. Poliklinik sıralarına gireceklerine, basit ve kronik sağlık sorunlarını acil servise giderek -üstelik özel hastanelerde bile ücretsiz olarak- tedavi olmak isteyen hasta sayısı inanılmaz artmıştır. Bu durumda gerçek acil girişim gerektiren hastaları ayırt etmek ve onlara hizmet vermek zorlaşmıştır. Hekime şiddetin en çok olduğu kesim, bu acil kalabalıklarına hizmet veren sağlık çalışanları olmaktadır.
Hekime ve sağlık çalışanlarına karşı şiddet nasıl önlenebilir? Sağlık çalışanlarına karşı şiddete, özel hukuksal düzenlemelerle daha yüksek cezalar verilmesi iyi bir örnek olabilir. Meclis’ten böyle bir yasa geçirmek yararlı olabilir, ancak şiddeti azaltmaya yetmeyecektir.
Hekimlerin meslek örgütleri ile konuya olan duyarlılıklarını tekrar göstermeleri önemlidir. Yakın zamanda katledilen meslektaşımızın ölümünden sonra yapılan eylemin benzerlerinin yinelenmesi doğru olacaktır. Bunun yöntem ve zamanlaması tabip odaları ve uzmanlık derneklerince planlanmalıdır.
Kanımca, acil servislere gerçek acil sorunu olmadan başvuranların hizmet bedellerinin ödenmemesi yoluna gidilmelidir. Acil servislerin yükünü arttıran uygulamalardan vazgeçmek gereklidir.
Basını eğitmek ve doğru haber yazılmasını sağlamak nasıl mümkün olur bilemiyorum. Ancak bu konuda duyarlılığımızı arttırmak ve bazı haberlere doğru yanıtları vermek için çalışmak gerektiği kanısındayım.
Dahası, “Cezamı kendim veririm.” düşüncesini nasıl giderebiliriz, bunu hiç bilemiyorum. Bir hukuk devleti olduğumuzu ve adalet sistemimizin hata yapmayacağını (?) öğretmek nasıl olacaktır?
Yoksa yakın dövüş tekniklerini öğrenmek veya bu meslekten vazgeçmek mi gerekecektir?
Zamanla öğreneceğiz. Hepimize kolay gelsin.