Önerme-1. Kişi doğduğunda, dünya hakkında hiçbir bilgisi yoktur. Kendisi ve kendisi dışındaki herhangi bir şey hakkında herhangi bir bilgisi yoktur.
Önerme-1-a). Kişinin biyolojik donanımıyla getirdiği bilgi içsel bilgi olarak adlandırılabilir.
Önerme-1-a-1). İçsel bilgi herhangi biyolojik bir yapıda bulunan bilgi gibidir. Edinilmiş bilgi değildir.
Önerme-1-a-2). İçsel bilgiyi donanımın işletilmesi için gerekli bir dâhili yazılım gibi düşünebiliriz. Herhangi bir donanım gibi, yapının işletilmesi için gerekli olan bilgidir.
Önerme-1-b). Kişinin kendi dışından edineceği bilgiye ihtiyacı vardır.
Önerme-1-b-1). Dışarıdan edinilen bilgi öncelikle kişinin kendisini anlaması ve tanımlaması için önemlidir. Ancak kendisini tanıyan birey dışarıya yönelebilir.
Önerme-1-b-1-1). Dolayısıyla edinilen bilgi harici ve dâhili farkındalığı hedefler.
Önerme-1-b-1-2). Bilgi sahibi olmak farkındalık yaratmalıdır.
Önerme-1-b-1-3). Oluşan farkındalık davranışları değiştirmelidir. Ancak bir etkisi olan bilginin farkındalık yarattığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla bilgi akılda tutulan bir şey değildir.
Önerme-1-b-2). Kendi dışındaki gerçekliğin ve olguların öğrenilmesi kişinin kendi farkındalığı ile beraber derinleşmelidir. Aksi durumda gerçeklik veya olgular yerini inançlar veya duyumlar almaya başlar.
Önerme-1-b-3). Gerçekliği aramayan bilgiye sahip olmak bilgisiz olmaktan daha kötü bir durumu işaret eder. Bilmeyen bir kişinin öğrenmesi, yanlışın düzeltilmesinden daha kolaydır. En acıklı durum bilmediğini bilmemektir.
Önerme-2. Bilgi edinme ve bilgiyi edinme süreçleri her zaman ontolojik önem arz etmez.
Önerme-2-a). Bilginin edinilmesi ve işlenmesi, bilgiyi temel alan durumlar için ontik; insan varoluşu düşünüldüğünde epistemolojik bir sorundur.
Önerme-2-b). Hekim düşünüldüğünde, bilginin edinilmesi ontik bir sorundur. Dolayısıyla hekimin öğrenciliği ontolojik bir sorundur.
Önerme-2-b-1). Hekim olmak hekimliği öğrenmekle olur. Dolaysıyla, öğrenmek hekim olmayı sağlayan faktördür.
Önerme-2-b-2). Hekimin, bir birey olarak oluşturduğu “Ben” öznesi ile Hekim olarak oluşturduğu “Ben” öznesi farklıdır. Kişinin, bu iki özneyi kaynaştırması mümkündür ancak bireysel bir çaba gerektirir.
Önerme-2-b-2-1). Yukarıda bahsedilen iki farklı “Ben” bir parçalanmayı değil farklı var oluşları ifade eder. Kişinin farklı rolleri olmasına benzetilebilen bu durumun kişilik parçalanması olarak anlaşılmaması gerekiyor. Bu duruma, profesyonel bir persona oluşturma süreci diyebiliriz. Oluşturulan persona kişinin karakterinden etkilenecek ancak hekim oluşma sürecinde hekimlerden evrensel bazı özellikleri ortak olarak taşımaları beklenecektir.
Önerme-2-b-2-2). Hekimin profesyonel personası (Ben’i) aktif bir çaba ile bu yazıda bahsettiğimiz eğitim süreciyle oluşmaktadır. Dolayısıyla hekimlik eğitimi bir persona oluşturması itibarıyla ontolojik etki yapar.
Önerme-2-b-3). Hekim “Ben” öznesinin oluşturucu faktörü olan eğitim ve bilgi edinme süreçlerinde oluşan değişiklikler, “Ben” öznesinin rasyonelini etkileyecektir. Oluşmuş olan “Ben” öznesi değişimi yok saymaya çalışsa da özellikle yıkıcı değişimden etkilenmemesi mümkün değildir. Bu durumu bankada çok parası olan ve parasının faiziyle geçinen kişinin bankadaki parasının değerini yitirmesine benzetebiliriz. Kişinin hesabında bir miktar para olsa da önceki değerde olmadığı için gelir durumunda değişiklik olacaktır.
Önerme-2-b-4). Hekimin bilgisi, sadece eğitim aldığı dönemden ibaret değildir. Kişinin günlük pratiği ve süre giden eğitim süreçleri yukarıda bahseden “Ben” öznesinin oluşundan aktif olarak yer alır. Dolayısıyla, burada işaret edilen değişiklik basit bir üniversite eğitimindeki değişiklikten fazlasıdır. Bilgi edinme ve bilgiyi işleme süreçlerinin radikal olarak değiştiği bir durum anlatılmaktadır.
Önerme-3. Hekim olmak için büyük miktarda bilgi edinilmesi zaruridir.
Önerme-3-a). Gerekli bilginin miktarı meşgul olunan konunun karmaşıklığı, olası çözüm imkânlarının değişik boyutlarıyla ele alınma gerekliliği ve tüm süreç yönetiminin yoğun bir insan ilişki yönetimi gerektirmesi ile ilişkilidir.
Önerme-3-b). Edinilmesi gerekli olan bilgi yaygın olarak herkese öğretilebilecek bir bilgi değildir. Kavranması ve muhakeme edilebilmesi çok fazla çaba gerektiren bir bilgidir.
Önerme-3-c). Bilginin edinilmesi ve işlenmesi epistemolojik olarak incelenebilir ancak bilgiyi temel alan durumlar için ontik bir sorundur. (Bkz. Önerme 2-b).
Önerme-3-c-1). Dolayısıyla bilgi edinilmesi ve işlenmesi eksenindeki değişimler, bilgi temelleri durumlar için yıkıcı veya güçlendirici olabilir. Örneğin haber akışının değişmesi konvansiyonel gazete ve televizyon/radyo gibi medya ortamları için yıkıcı olmuştur. Her ne kadar gazetecilik ihtiyacı azalmamış ve hatta artmış olsa da bu kurumlarda çalışan gazeteciler için değişim sancılı olmuştur.
Önerme-3-c-2). Hekimin bilgiyi edinmesi ve işlemesi açısından çok yıkıcı bir değişim olmamakla beraber bilginin hekimden bağımsız olarak işlenebiliyor olması hekim için yıkıcı olabilir. Bu değişim hekim ihtiyacını ortadan kaldırmaz ancak hekimin rolünü etkileyecektir.
Önerme-3-c-2-1). Hekimin alışılagelmiş hekim-hasta ilişkisini bilgi asimetrisine dayalı olarak sürdürme isteği günümüzde bir seçenek değildir.
Önerme-3-c-2-2). Hekim-hasta ilişkisinde var olduğu farz elden bilgi asimetrisinin kaybolması, kişilerin hekim ile aynı bilgi seviyelerine gelmesini gerektirmez. Günümüz imkânlarıyla, üst düzey uzmanlık gerektiren bilgiye ulaşmanın birçok yolu vardır ve eskiye kıyasla bilgiye ulaşım çok basittir. Örneğin, bir hastalığın tedavisi için hekime başvuran hasta, hekim ile ilişkisinden bağımsız olarak hastalığı ve tedavi seçenekleri hakkında gerek internet üzerinden gerekse başka uzmanlardan bilgi alabilmektedir. Dolayısıyla hastayı değerlendiren hekim hastaya tedavi önerisinde bulunabilecek tek hekim olması nadir bir durumdur.
Önerme-3-c-2-3). Bilgi edinme ve işleme süreçleri, en temel hekim hasta ilişki dinamiklerini dahi değiştiriyorken hekimin ontik bir kriz yaşamaması mümkün değildir. Bu kriz, ancak hekim “Ben” öznesinin yeniden tanımlanmasıyla aşılabilir.
Önerme-3-c-2-4). Günümüzde, hekimleri rahatsız eden birçok idari ve sosyal gelişme bu ontik kriz ile ilgilidir. Hekimin bilgi asimetrisini sürdürmesi mümkün değildir ancak gerekli de değildir. Hekim, bilgi işini gayet nitelikli ve kendini de tatmin edecek bir düzeyde yapabilir ancak yeni “Ben” öznesini tanımlayabilirse..
Önerme-3-c-2-5). Hekimin yeni “Ben” öznesinin bilgi edinebilme değil ancak bilgi üretme ve bilgiyi işleyebilme alanında mahir olmasıyla yeniden tanımlanabilmesi mümkündür. Hekimin, alışılagelmiş bilgi otoritesine dayanması çağdaş insan ile ilişkilerinde hekimi çıkmaza sokacaktır.
Önerme-3-c-2-6). Hekimin, “Ben” öznesi hasta karşısında otoriteyi değil ancak bilgi üretme ve işleme alanındaki yetkinliğe talip olması merkezi önemdedir. Bu alanda yetkinleşemeyen hekimin giderek işlevsizleşmesi, nitelikli bir işgücü olmaktan çıkacağı ve üretiminin emtialaşması kaçınılmazdır. Bunun bir kanıtı küresel olarak hekim ücretlerinde görülen gerileme ve hekimlerin karar süreçlerinden uzaklaştırılması ile kendini göstermektedir. Hekim, yeni öznesini oluşturmadığı sürece daha kötü bir konuma doğru evrilmesi kaçınılmazdır.
Önerme-4. Hekim olmak için gerekli bilginin edinilmesi, hekim ile kendisine danışan kişiler arasında bir asimetriyi zaruri kılar.
Önerme-4-a). Bu asimetri, bilginin niteliksiz bir şekilde taşınması (ezberlenmesi) yoluyla olmaz. Bilgiyi kullanabilmek, basit bir Bayesian istatistiği yönetmekten daha fazla yorum yapmayı ve gereğinde irrasyonel kararlar alabilmeyi içerir.
Önerme-4-a-1). Bilginin neredeyse otomatikleşmiş bir akış diyagramıyla gösterilebildiği her iş süreci, yetkin bir otomasyon veya derin veya makine öğrenmesi kullanan sistem aracılığıyla gayet verimli bir şekilde yapılabilir. Hekim bu tür bir otomatik iş sürecine talip olmamalıdır.
Önerme-4-a-2). Günlük pratikte işlerin büyük bir kısmının, bahsedilen otomasyon aracılığıyla yapılabilmesi hekim için büyük bir fayda sağlar. Çünkü hekim, otomatik bir iş sürecinden bilgisini artıracak veya bilgisini sınayacak bir deneyim elde edemez. Dolayısıyla otomatik bir iş süreci, hekim gibi çalışan her bilgi işçisi için ontolojik bir tehdittir.
Önerme-4-a-3). Buna rağmen hekimlerin otomatik iş süreçlerinde kullanılabilecek araçlara (yapay zeka, vb) karşı çıkmaları matbaa istemeyen hat sanatçılarına benzetilebilir. Günümüzde, nüfusun artan taleplerinin her biri zorlukla yetişmiş hekimler tarafından karşılanması veya bu hizmetin finansmanı mümkün değildir veya zorlaşmış haldedir. Toplum dinamikleri olası diğer ucuz çözümleri tercih etmedikleri sürece, kişilerin sağlık hizmetlerinde yapay zekâ ve benzeri otomasyon süreçlerinin giderek daha çok yer alacağı ve hekimin kendini bu yeni ortama uyarlaması gerektiği açıktır.
Önerme-4-a-4). İnsan zekâsı kendini irrasyonel alanda yetkin olarak işleyebilmesi ve bu alandaki üretkenliğini rasyonel alana taşımakta mahirdir. Dolayısıyla tamamen ilişki örüntüleri üzerinde tanımlanan derin öğrenme süreçlerinin bu alanda üretken olmaları yakın tarihte mümkün olamayabilir. Hekim, profesyonel personası (Ben) ile kendi bireysel Ben’ini birleştirmeli ve karşısındaki kişilere otantik bir ilişkilenme içine girebilmelidir. Hekimlik eğitiminde merkezi nokta bu sentez olmalıdır.
Önerme-4-a-5). Önceki maddede işaret edilen uygulama, kılavuzlar ve yaygınlaşan rutin uygulama gereklilikleriyle çatışmaktadır. Ancak, bilgi süreçlerinde aktif olarak yer alabilmek sadece olağan süreçler dışında işleyen bir zihin ile mümkündür.
Önerme-4-a-5-1). Alışılageldik uygulamalar ve rutin dışına çıkmak ile suç işlemek arasındaki tartışma ayrıca başka bir başlıkta yapılacaktır.
Önerme-4-b). Hekim, bilgisi kadar işlerinin etkinliği ve verimliliğiyle değerlendirilmelidir. Etkinliğin ve verimliliğin, yeni dönemde karşılığı eskisinden farklı parametreleri içerebilir. Hekim, kararlarının ve uygulamalarının sonuçlarına odaklanacak ve her bir hasta için sadece teşhis veya tedavi edici değil ama aynı zamanda öğrenci olacaktır. Bilgi edinme ve bilgi üretme süreçlerinin sürekliliğine ihtiyaç duyuyoruz.
Önerme-5. Hekimin bilgi edinmesi sürecinde işaret edilen yön, bireyin tarihsel olarak aktif bir eyleyici olmasını öngören geçmiş felsefi ekollerle ilişkilendirilebilir. Hekimin, dönüşen bilgi toplumunda var olabilmesi, bilgi edinme ve bilgi üretme süreçlerini nasıl yönettiğine bağlı olacaktır.