Hasta ile görüşmelerimizin önemli bir kısmını, onlara hastalıklarını açıklamakla geçirmekteyiz: Hastalıklarının adını söylemek, nedenlerini ve ileride nelere yol açacağını bildirmek, sorularına yanıt vermek, tedavi seçeneklerini bildirmek ve bu tedavilerin artı ve eksilerini söylemek gibi. Bu açıklamalar anamnez almak, muayene etmek ve yardımcı incelemelerine bakmaktan daha fazla zaman almaktadır.
Bu aşamalarda, özellikle tedavi seçenekleri konusunda hasta adına karar vermek, geçmişte çoğu hekimin uyguladığı bir yöntem olmuştur. "Sizin hastalığınızı en iyi şöyle bir ameliyat çözer, gelin şu ameliyatı yapalım, her şey düzelecektir" söylemi ne kadar çok kullanılmıştır. Halen de kullanan çok fazla meslektaşımız olduğunu sanıyorum.
Oysa günümüzün hekimliğinde bu şekilde bir söylem yapılmaması önerilmektedir. Hastaya önerdiğiniz tedavinin olumlu ve olumsuz tarafları, komplikasyon ve risklerini ve bunların oranlarını söylemek daha doğrudur. Hatta bunu daha ileri götürüp "kanıta dayalı tıp" kaynaklarını kullanmak, Sınıf 1, 2, 3 kanıtlardan söz etmek olasıdır.
Ancak buna karşı gelenlerin düşünceleri yanlış mıdır? Uygulanacak ameliyatın başarısı %70, komplikasyon oranı %10, büyük riskleri %2 dediğimizde bunu ne kadar anlatıyoruz. Özellikle eğitim düzeyi düşük hastalara bu oranlar ne ifade etmektedir? "Bu grup hastalar için biz eğitimli hekimler onlar adına karar verelim, nasıl olsa bu söylenenleri anlamayacak" düşüncesi doğru mudur?
Kanımca hekimlerin bu önemli sorumluluğu üzerlerine almaması, eğitim düzeyi düşük bile olsa önerdikleri tedavinin sonuçlarını açıklaması, durumu iyi değerlendirememeleri tehlikesine (?) veya anlayışsızlığına rağmen olası komplikasyon ve riskleri açıklayarak kararı hastaya bırakmaları doğru olacaktır. Hastalığın nedenlerini ve sonuçlarını, doğal sürecini dürüst bir şekilde açıklama yolunu seçmek gerekir. Bu görüşme sırasında da tıbbi kelimeler ve anlaşılmayacak terimler kullanmaktan vazgeçilmelidir. Hatta bunu yaparken günlük yaşamdan örnekler verilmelidir. Anlaşılmayı kolaylaştırmak için karşıt sorular sormak ve maketler üzerinde açıklamalar yapmak da kullanılabilir. Hasta ile görüşmenin bu en önemli kısmı için yeterli zaman ayrılmalıdır.
Günümüzde elektronik posta hekimliği, telekonsültasyon gibi yöntemler bu görüşmeleri sanal ortamlara taşımaya çalışmaktadır. Yer yer hekim konukların yer aldığı TV programlarında kolayca tedaviler önerilmektedir. Ancak kanımca bunlar, eski hekimlikte "hasta adına karar verme" yönteminden daha fazla sakıncalar içermektedir. Hastayı ve incelemelerini görmeden, tanısını söylemeden ve tedavinin sonuçlarını kendisine bildirmeden doğru karar verme süreci nasıl işleyebilir?
"Hasta adına karar verme" nin tek uygulama alanı acil durumlar ve hastanın bilincinin açık olmadığı durumlar olabilir.
Özetle, hekimler hasta adına karar vermemelidir. Tedavi seçeneklerini, tedavinin başarısını, tehlikelerini, varsa daha az başarılı alternatiflerini söylemeli, bunun için de yeterince anlaşılır olmalıdır. "Eğitim düzeyi düşük olduğu için -zaten anlamayacağı için- bu tedaviyi doğru buldum/uyguladım" düşüncesi insancıl değildir, günümüz hekimliğine uymaz.