Hekimler, biyopsikososyal bir görevi yerine getirmektedirler. Hekimlik insana tıbbi yardım yapmak ötesinde hikmet içeren bir bilim dalıdır. İnsana dokunan, hayatına dokunan bir meslektir hekimlik. Batı’daki her gelişme ve değişme bizi de yakından ilgilendirmektedir. Son yıllarda hekimlere karşı açılan davalarda bir artış olduğu görülmektedir. Hukuk da toplumsal gereksinmeler doğrultusunda şekil alan ve gelişen bir alandır. Bilişim teknolojileri yokken, bilişim hukukuna ne gerek var!
Ben de hukuk eğitimi alan bir hekim olarak, meslektaşlarımı hukuk konusunda bilgilendirmem gerektiğine kanaat getirdim. Bu yazıda “Hekimin Yükümlülükleri” konusuna giriş yapacağım ve birkaç yazıda bu konuyu irdeleyecek ve bilgim dahilinde sizleri bilgilendirmeye çalışacağım.
Hekimin en temel yükümlülüğü şüphe yok ki “İnsan Yaşamını Koruma Yükümlülüğü’dür” yaşam hakkı anayasal bir haktır ve vaz geçilemez. TC Anayasası 2 Bölüm Kişi Hakları ve Temel Ödevler’den söz eder.
“Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
Madde 17’de yaşam hakkı güven altına alınmıştır. Tıbbi müdahale ve sağlık hizmetleri devletin temel yükümlülükleri içindedir. Devlet bu görevi yerine getirirken bunu elbette hekimler aracılığı ile yerine getirir. Bir tıbbi müdahale ancak hekim eliyle mümkün olabilir. Devletin en temel hak olan yaşam hakkını koruma yükümlülüğü hekimi de aynı alanda yükümlü kılmaktadır. Hekimin bu görevi yerine getirirken “Özen Yükümlülüğü “ vardır.
Hekim, aynen bir avukat gibi kişinin tıbbi bakımını bir vekaletle üstlenmektedir. Vekil olmaktadır. Hekimlere tuhaf gelse de hekimin Özen Yükümlülüğü ile ilgili vekaleti bir sözleşme sonucu olmaktadır. Hasta hekim ilişkisi bir vekalet sözleşmedir. Hekim hasta ilişkisi Türk Borçlar Kanunu madde 506’da aşağıdaki gibi ifade edilmektedir.
“ MADDE 506- Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki
verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.”
Bu maddeden yorumla, hekim yaptığı her işlemde hastanın menfaatini gözeterek sadakat ve özenle davranır. Şüphe yok ki hekim, mesleğin güncel rehberlerinin ve bilimsel düzeyinin ortaya koyduğu sınırlar içinde hastasına işlem yapmakla yükümlüdür. Hasta için en iyiyi sunmak hekimin görevidir. Bu maddenin üzerinde durmak gerekmektedir. Bizim tıbbi hata veya malpraktis olarak karşılaştığımız sorunlar hekimin yeterli özeni göstermemesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Herkesten aynı özeni aynı düzeyde beklemeli miyiz? Bir göğüs hastalıkları uzmanının bir akciğer grafisi değerlendirme becerisi ile bir pratisyen hekimin becerisi aynı değildir. Temel bazı bilgiler aynı olmakla birlikte bazı becerilerin uzmanlıkla artması gerekliliği de beklenir. Bir pratisyenden beklenen ortalama bir pratisyen hekim bilgisi ve özeni iken, bu örnekte göğüs hastalıkları uzmanından beklenen o alandaki bir ortalama uzman hekimin bilgi ve becerisidir. Hekim hastasına bir tedaviyi yaparken başarısı konusunda garanti vermek zorunda değildir.
Hekimin bilgisini güncel tutması da hekimin özen yükümlülüğü kapsamındadır. Hekimlerin özen yükümlülükleri birçok meslek grubuna göre çok daha fazladır. Bunun sebebi, devletin diploma ve ruhsat vermek için aradığı şartların bir tür garanti niteliği taşımasıdır. Bu da hekimleri topluma karşı özen borcu sorumluluğu altına sokmaktadır. Ayrıca devletin yaşam hakkını garanti altına alması da bir diğer önemli gerekçedir.
Hekim sadece tıbbi bilgi bakımından değil deontoloji ve hukuk kurallarını da uygulamakla yükümlüdür. Bu kuralların uygulanmaması da yine özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesi anlamını taşıyacaktır.
Hekimin en temel yükümlülüklerinden “İnsan Yaşamını Koruma Hekimin Özen Yükümlülüğü” konularına kısaca değimdim. Bu konuda sizleri elimden geldiği kadar aydınlatmaya çalışacağım. Saygılarımla…
CANAN YOLUNUN AŞKINA
Mef’ûlü / mefâ’îlü / mefâ’îlü / feûlün
— — . / . — — . / .— — . / . — —
Dertlenme gönül ! Âleme mihmânlığımız var !
Aşktır yolumuz, gâmlara giryanlığımız var !
Her lahza zaman geçmede, ölmek bile fâni,
Cânân yolunun aşkına hayranlığımız var !
Dâi Dilek