Artık sayısını bile unuttuk. Her gün birkaç meslektaşımıza saldırı haberlerini medyadan esefle ve üzülerek öğreniyoruz. Sözlü saldırıların neredeyse eshamesi bile okunmuyor. Onlar küçük ve rutin olaylar gibi. Ufak tefek, yumruk tokat vs girişimleri, sonuçta karakolda saldırana biraz nasihat, biraz uyarı yapılarak barıştırma şeklinde hallediliyor. Bizler, ancak yaralama veya öldürme kastıyla, kesici delici bir aletle, bıçakla ya da tabanca ile yapılanları okuyoruz. Çok değil, birkaç gün önce en yakınını, eşini çocuğunu, anneni babanı, ameliyat etsinler, kalp krizini, kanserini, şekerini daha nice hastalıklarını tedavilerini yapsınlar, diye emanet ettiğin doktorları darp edeceksin, yaralayacaksın hatta öldüreceksin. Bu nasıl iştir.
Anlamak mümkün değil. Eskiden bu işler böyle miydi? Asla değildi. Şifa veren eller öpülür, doktorların sağlığına ve ailesine dualar edilirdi. Ne oldu da böyle oldu. Doktorlar mı bildiklerini unuttular. Yoksa kasten mi hastalarını öldürüyorlar. Böyle olmadığına göre doktorlara neden giderek artan sıklıkta ve şiddette saldırılar oluyor?
Alın size haberler: 5 Şubat 2008 günü Hürriyet gazetesinde şöyle yazılıyor: “Giresun\’da hastası tarafından tabancayla vurulan Dr. Ali Menekşe (51), tedavi gördüğü Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde dün sabah hayatını kaybetti. Menekşe\’nin cenazesi Çankırı\’nın Çerkeş ilçesinde öğleyin kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Menekşe, 15 Ocak\’ta görev yaptığı Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesinin koridorunda, hastası Murat Yavuz (44) tarafından başından ve göğsünden tabancayla vurularak yaralanmıştı.”
Meslektaşımız Dr. Fatih Ozan Kahveci aynı konuda şöyle sesleniyor : “Siz hiç eşimi kanser ettiniz diye sigara firması patronunun silahla vurulduğunu ya da depremde yıkılan evlerden sonra olaya karışan herhangi bir müteahhidin ya da inşaat mühendisinin vurulduğunu, ya da frenleri patlayan bir aracın kaza yapması sonucu aracı üreten firma patronunun vurulduğunu ya da çocuklarımızın beynini saçma sapan programlarla yıkayan medya patronlarının vurulduğunu duydunuz mu? Duymazsınız çünkü hiçbir meslek grubunun halkın karşısında bu kadar kötü reklamı yapılmıyor. Doktorun ve hastasının durumunu bilmiyorum ama evet doktor bey belki hata da yapmış olabilir ki ben hata olduğuna inanmıyorum. Eğer hata varsa da bunun cezası bellidir o da ölüm değil benim bildiğim kadarıyla ülkemizde. Yaptırmış olduğunuz bir işin bozuk olması sonucu hanginiz gidip işi yapanı vurdu Allah aşkına.”
Mecburi hizmet, tam gün, derken bir tek boynumuza ip geçirmedikleri kaldı. Oy için, rantiye için meslektaşlarımızı günah keçisi ilan edenler, her gün meslektaşlarımız aleyhine demeç verenler, maalesef bilerek ya da bilmeyerek, bu saldırılıra çanak tutuyorlar. Dr. Kahveci’nin yazdığı gibi: Sağlık sektörünü ve özellikle doktorlarımızı bu kadar göz önüne çıkarıp günah keçisi yapan tüm kurum ve kuruluşları ibret ve esefle kınıyoruz.