Meslektaşlarımız, yıllardır devam eden alışkanlıklarını her ne hikmetse bir türlü değiştiremiyorlar. Bunlardan biri de, kadın-doğumcuların bir türlü vazgeçemedikleri, reçetelerindeki sentetik bir preparat olan “medroksi progesteron (MPA)” kullanımıdır.
Bazı arkadaşların neredeyse iki reçetesinden birinde MPA var.
Hastalar, eczacılar, eczane kalfaları, neredeyse fotokopi gibi olan birbirinin aynısı olan bu tarz reçeteleri çok iyi tanıyorlar.
Kalfalar ilaçları raflardan gözü kapalı indiriyorlar. Eczane ortamında, “Falanca kadın-doğumcu mu, onun reçetesinde mutlaka falanca ilaç vardır” şeklinde arkadaşlarıyla şakalaşıyor, hatta gazozuna iddiaya bile giriyorlar.
İlaç çıkalı neredeyse kırk yıl olmuş, sentetik bir preparat, ciddi androjenik ve metabolik yan etkileri var, hastaların çoğu, “Eteklerim dar geldi, karnım şişti, sinirli oldum, ona buna çatıyorum” diyerek tedaviyi yarıda kesiyor. Kutusunda on iki tablet olduğundan bir siklustaki dozu sadece altı günlük. Normal kullanımda ise, en az on-on iki günlük dozlarda öneriliyor. Firmanın, ilaç dozu, endikasyonlar, ilacın doz miktarı, süresi, yan etkileri konularında hiçbir çabası ve anlatımı dahi yok. Doktorlara yönelik herhangi tanıtım çalışması olduğunu ben hiç görmedim. Ama nedense, “Aspirin misali” ha babam de babam reçetelenmeye devam ediliyor. Aslında hastalarımız, hekimleri çok iyi ve yakından takip ediyorlar. ‘-Dr. Ayşe Hanım’a gittim aynı ilaç, Mehmet Bey’e gittim aynı ilaç, üstelik anneme de on yıl önce vermişler, nedir bu?’ diye soruyorlar.
Kadın-doğumcular hormonal tedaviler konusunda, neredeyse kanun gibi hep aynı kaynaklara, hatta neredeyse İngilizce olarak, tek bir kitaba bakıyorlar. Yok, Speroff şunu dedi bunu yazdı, diyerek, ne yazıldıysa kanun gibi uyguluyorlar. Aslında, kişiler, doktorlar, yazarlar ve yazdıkları kitaplar gibi, moleküller ve ilaçlar da yaşlanıyor.
Eskimeme ve yenilenmek gibi sorunlar, kitap gibi klasik referans kaynaklarının yeni çıkan baskılarında genç yazarlara daha çok yer verilerek çözülmeye çalışılıyor. Bu nedenle uluslararası tıp kitapları, her beş yılda bir kendilerini kısmen ya da tamamen revize ederek, yeni baskılarını çıkarıyorlar. İşin bu kısmında bakanımız pek yok gibi. Yenilenmelerde, emekli olmuş, hatta kaybettiğimiz yazarlar ve editörler, yerlerini gençlere bırakıyorlar.
Yeni tıbbi ve cerrahi teknikler, cihazlar, yeni tanı ve tedavi yöntemleri, yeni moleküller, yeni ilaçlar, mısır patlağı örneği bir volkan gibi, durmaksızın devamlı çıkıyorlar. Bir kısmı klasik yöntemler olarak oturmasa da, bir kısmı yerini buluyor. İşte bunları takip etmek gerek.
Anormal kanamalarda aslında pek çok seçeneğimiz var. Kombine oral kontraseptifler, hormonlu rahim içi araç ve de özellikle doğal progesteron var.
Sentetik preparatlarla kıyaslandığında, doğal progesteronun yan etkileri yok denecek kadar az. Etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış. Hem oral, hem vajinal yoldan kullanım avantajları var. Bunun dışında, preterm eylem profilaksisinde kullanımı FDA tarafından da onaylandı.
Kadın-doğumcuların, kullanımları giderek azalmakta olan tedaviler yerine daha modern ve güncel tedavi yöntemlerini tercih etmeleri, onları daha bilimsel, daha popüler, daha güncel ve daha taze yapacaktır.
Güncel tedavi yöntemlerini, kasabaya ya da şehrimize yeni gelen genç meslektaşımızın reçetelerine bakarak, ya da salt tanıtım elemanlarını dinlemek yerine, kendimiz zaman harcayıp, kaynağından tarayarak öğrenmeye çalışalım.
Yeni ilaçları, yeni yöntemleri, dahada yeni versiyonları çıkıp ta, tedavi edici özelliklerini yitirmeden kullanmaya çalışalım.
8
önceki yazı