Son birkaç yıl içinde sağlıkta olan değişimleri dikkatle ve ibretle izliyorsunuz. Bunlardan iyi olanları var, olumlu bulunmayanlar var. SSK sağlık kurumlarının, Sağlık Bakanlığı bünyesi içine alınmasının ne kadar doğru bir yaklaşım olduğu ortada. Ancak bunun getirdiği sıkıntıları da unutmamak lazım.
Hastaların özel işletmelere çok kolay gidebilmelerine olanak veren uygulama, ilk bakışta çok şık olarak görünmesine rağmen, ortaya çıkardığı sorunların pek çoğu henüz çözümlenmiş değil.
Sağlıkta en çarpıcı gelişme, yerden biter gibi bir çırpıda pek çok özel tıp merkezi ve özel hastanenin açılmasıdır. Hatta giderek özel hastaneler zincirleri bile kurulmaya başlandı. Bu gidişin ülkemizin sağlık sistemine olumlu getirileri nasıl olacak, hep birlikte yaşayarak öğreneceğiz. Aslında özel hastane kurulmasına karşı olmamak gerekir. Ancak her açılan işletmenin rantabl olmasını beklemek de her sağduyulu vatandaşın en doğal hakkı.
“Sonuçta ileride neler olacak?” diye sorulduğunda, biraz geçmişe bakmamız gerekecek. Benzeri olaylar bankacılıkta yaşandı. 1950’li yıllardan itibaren çok sayıda resmi ve özel banka açıldı. Bankalar kurulduktan sonra, il ve ilçelerde birer ikişer şubeler açtılar. Öyle ki mahalle bakkalı gibi adım başı banka şubelerimiz oldu. 1980’li yıllarda bankerler açıldı. Bazı özel bankalar bankerliğe soyundu. Önce bankerler battı. Sonra bankerlik yapan özel bankalar. İki binli yıllara gelindiğinde dış sermaye baskısıyla iyice tıkanan bankaların bir kısmına TMSF el koydu. Bankalarımız birer ikişer, ya direkt olarak ya da TMSF ihaleleriyle yabancılara satıldı.
Bunun sağlıkla ne alakası var diyebilirsiniz. Çok alakası var arkadaşlar. Özel hastane zincirlerinin günün birinde başkalarına ve özellikle yabancı şirketlere satılmayacağını kim iddia edebilir. Çimento fabrikalarından başlayıp, TV kanallarından cep telefonuna, Telekom’dan bankalara pek çok şirket yabancılara satılmadı mı? Vakti zamanı geldiğinde, hastaneler ve diğer sağlık kuruluşları da satılacaktır. Belki yerli yatırımcılara, belki yabancılara. Bu işlerde kâr görürlerse alan da bulunur, satan da. Alırlar alırlar, hiç kuşkunuz olmasın. Hele hele, ülkede yıllık harcanan sağlık pastası 30 milyar dolarlar seviyelerine yükselmişse. Satın alanlar, satın aldıkları hastaneleri, kapatırlar mı, cihazlarını alıp başka yerlere götürürler mi, çalışanlarının pek çoğunun işine son mu verirler, orasını bilemeyiz. Adına küreselleşme denilen yapılanma buna müsait. Paranız varsa siz de gidip yabancı bir ülkede şirket, hatta hastane bile satın alabilirsiniz. Siz yeter ki paradan haber verin.
Hiçbir şeycik olmaz, sağlığımız önce özele, sonra yabancılara emanet ediliverir. Öykümüz de böylece sona erer.
Bir arkadaşım “Peki biz doktorlar ne olacağız?” diye soruyor. Ne mi olacaksınız? Cevap çok basit, şimdi olduğu gibi, “onurlu birer sağlık işçisi”. Bu gidişat hepimize hayırlı olsun.