Yıl 1983, yeni mezun bir hekim olarak idealist çalışmaktayım. İyi yetişmiş ve yeni mezun arkadaşlarıma göre oldukça tecrübeli olmanın verdiği güven ve gururla her hastaya koşuyorum. Ordu ili Akkuş ilçesi merkez sağlık ocağı tabibiyim. Saat kaç olursa olsun, sorun ne olursa olsun her hastaya yardımcı olmaya çalışıyorum. Cerrahi küçük müdahaleler ilçede ilk kez yapılıyor. Küçük dediysem de bugün için çok önemli müdahalelerdi onlar. Örneğin, parmağına kalas düşmüş enlemesine kemik kırığı olan bir hastada enjektör iğnesi ile kirschner teli takmam, trafik kazası geçirenlere onlarca sutur atmam, manda boynuzu ile perine bölgesine travma olan hastaya uyguladığım müdahaleler gibi.
Bunlar kısa sürede ilçede duyuluyor tabi ki. Nüfus zaten 4 bin o zamanlar. Pazara çıkıyorum, doktor geldi diye çocuklar peşime takılıyor. Esnaf en iyi malları veriyor. Hastalar ellerinden geldiğince teşekkürlerini yoğurt, patates, canlı tavuk getirerek paylaşıyorlar. İlçede davet edilmediğim düğün bile olmuyor. Ormanda gezerken hiç tanımasam bile heybelerinden elma çıkarıp ikram ediyor fakir insanlar. Çok güzel yıllardı, hem mesleki açıdan hem de gösterilen itibar açısından.
Sonra ne mi oldu? 37 yıl geçti, insanlar poliklinik kapısında “sen gireceksin”, “ben gireceğim” kavgasına başladı. Bir saat randevusuna geç kaldığı ve diğer hastaların ultrasonografilerine bakacağım için kabul edemediğim hasta kapıyı çarptı, kötü kötü söylenmeye başladı. Yara yeri enfeksiyonu gibi komplikasyonlar bile Cimer’e ulaştılar. Güven bitti, çünkü toplumda güvenilir insanlar gittikçe azaldı. Saygı bitti, çünkü toplumda saygı duyulacak insan çok azaldı. Hekimine sahip çıkmayan Sağlık Bakanlığı ve idareciler sayesinde hasta-doktor ilişkileri arasına uçurum girdi. İnsanlar aynı, hekimler aynı, yapılan hizmet aynı. Ne oldu da bu duruma geldik derseniz, tek nedeni toplumdaki eğitimsizlik, yozlaşma ve okumuş insana değer vermeme bizleri bu hale getirdi derim.
Kalın sağlıcakla.
7 yorum
Her şey oy toplama uğruna halkı yücelten popülist söylemlerle devletin resmi kurumlarının halk nazarında saygınlığını yitirmesine neden oldu. Politikacılar belki işin bu noktaya geleceğini tahmin edemediler, belki de bu durum işlerine geldi. Baksanıza haberlere, motokurye devletin polisine kafa tutuyor, haydi bakalım diye meydan okuyor. Öğrenci öğretmenine bıçak çekiyor. Hasta yakını düsünmeden doktora saldırıyor.Aklı başında olan HERKESİN NEDEN BU DURUMLARA GELDİK DİYE DÜŞÜNMESİ GEREKİR.
MALASEF GERCEKLER
Sayın hocam, bir aşırılıktan diğerine savruluyoruz. O zamanlar sizin mesleğinizi yapan kaç kişi vardı siz o dönemin yıldızıydınız ve insanlar bu mesleği el üstünde tutuyordu. Şimdi diğer uçtayız insanlar işimizi halledin hemen gidelim diyorlar çünkü artık sizden çok var bu şartlarda öyle hissetmeniz mümkün değil, tabii ki güzel eski günleri özlemekte haklısınız ama hayatın ortalamasına bakın ve devam edin eğerki değiştirmek için ortaya çıkıp mücadele edecek gücünüz yoksa…Hayat akar yolunu bulur insanlarda hakettiğini yaşar. Doktorlar bir araya gelemedikleri müddetçe kaybetmeye mahkumlar. Başarı kazanılan parayla ölçülemez sadece yanılsanır. Sonrası sadece pişmanlık ve terk-i meslek.
O günler bir başkası.saygı vardı.güven vardı.daha doğrusu insanlık vardı.birlikte çalışmıştık… saygılar sevgiler…
TESEKKURLER
Eğitim ve sağlık sistemimiz oy uğruna, rant uğruna kurban edildi ve artık ıslah edilemez, iflah olmaz bir topluluğa dönüştük.
Böyle güzel bir coğrafyanın ve böyle güzel bir milletin geldiği nokta kahır verici.
MALASEF GERCEK BU VE BUNDAN TEK KURTULUS YOLU ,GERCEK EGİTİMİN ÖN PLANA TEKRAR CIKMASI İLE SAGLANABİLİR