Hekimlik gibi kutsal bir meslekle şarlatanlığın birbirine hiç yakışmadığı bir gerçektir. Ama görülüyor ki eskiden çok daha basit usullerle görülen şarlatanca uygulamalar, bugün daha modern ve adeta görünmeyen usta yollarla karşımıza çıkmaktadır. Hekimlikte şarlatanlık, vicdan ve bilimin emirleri dışında da olsa kısa zamanda ün ve varlığa ulaşmak için her aracı uygun bularak hekimlik pratiği yapmak, yani fazla kazanç hırsından dolayı meslek yolu ile hastaları aldatmaktır. Webster’de ise şarlatandan: “… hekimlik ehliyeti olduğunu yalan yere iddia eden kendini beğenmişin biri… Kendini öven iddiaları asılsız biri …” diye söz edilmektedir. Dün olduğu kadar bugün de hekimlikte şarlatanlık görülmektedir. Ancak uygulama alanları ve bu konuyu insanların anlama şekilleri biraz daha farklı olmaktadır. Hekimlik bazı çevrelerce adeta ticari bir meslek olarak görülmekte ve bu durum hekimlere de yansımaktadır. Ancak şarlatanlıktan uzak ve ilimde ileri gitmiş iyi bir hekim olmak için ticari anlayışı hekimliğe yansıtmamak gerekir.
Hekimlikte şarlatanlık hakkında Antik ve Orta Çağlarda tam bir bilgimiz yoktur. Çünkü o devirlerde bizim anladığımız anlamda şarlatan tipleri yoktu ve kanımızca bazı kitaplarda söz edildiği gibi, büyücü tipleri, şarlatan hekim tipleri olarak kabul edilemezlerdi. Avrupa’da Orta Çağın sonlarında ise şarlatan hekimler hakkında biraz bilgimiz vardır ve bunlarla savaşmak için bazı eserler de yazılmıştır. Salerno tıp okulundan Archimetheus, 1140’ta yazdığı Adventu Medici adındaki ahlaka ait bir eserinde: “Bir hastaya çağrıldığınız zaman kendinizi Allah’a, Thobias’a rehberlik eden melaikeye emanet ediniz. Yolda giderken sizi çağıran kimseden mümkün olduğu kadar bilgi alınız, o suretle ki eğer hastanın nabzından bir şey anlamayacak olursanız vak’a hakkındaki bilginizle onu hayrete düşürebilirsiniz, onun güvenini kazanırsınız. Vardığınızda hastanın itirafta bulunup bulunmadığını dostlarından sorunuz. Çünkü eğer bunun muayeneden sonra yapılmasını istersiniz onu korkutmuş olursunuz. Sonra oturunuz, bir şey içiniz, gerekli görürseniz o evin güzelliğini, ailenin cömertliğini övünüz. Klinik tanıyı söylemekte acele etmeyiniz. Diyerek hekimin şarlatanlıktan uzak bir ahlak anlayışı içinde olması gerektiğini belirtmiştir.
XII. yüzyılda ise Bolonya cerrahlarından Henri de Mondeville (1260-1320), rahiplerle uğraşmış ve bazen bunların doğaüstü tedavinin faydasız olduğunu bile bile para kazanmak için hekimlik yapmalarını kınamıştır. Böyle olmakla beraber bu cerrah da ahlak kurallarına uymamış ve bir hastanın manevi gücünü yükseltmek için düşmanlarının öldüğünü bildiren sahte mektuplar yazılabileceğini ileri sürmüştür.
XIV. yüzyıl Avrupası’nın en büyük cerrahı olan Guy de Chauliac (1300-1367) ise yazdığı Chirurgia Magna adlı eserinde, iyi bir cerrahın nazik, merhametli ve para hırsı olmayan bir kişi olması gerektiğini savunmuştur. Orta Çağ İngilteresi’ne gelince, XIV. yüzyılda şarlatanlar bu ülkede çok artmıştır. Bunların en ünlüsü Franciscan Friars idi ki Chaucer, Canterbury Tales adlı eserinde bu tanınmış şarlatandan sözetmektedir. Jusserand ise, XIV. yüzyıl şarlatanları ile ilgili bilgiler vermekte ve bunların mistik kaynaklı, garip tedaviler yaptıklarını bildirmektedir. Bu tip şarlatanlar hiç etkisi olmayan bazı amprik reçeteler de yazarlardı.
XVI. yüzyıl Avrupasında şarlatanlık, hekimler arasında yaygındı. Büyük Fransız cerrahı Ambroise Pare (1520-1590), bu konuda “Para için cerrah olan bir kimse hiçbirşey yapamaz. Belirtiler kötü gidişi gösterseler bile hastaya sürekli olarak umut vermek akıllıca bir iştir.” Diyerek şarlatanlıktan uzak durmanın gereğine işaret etmiştir. Yine bu yüzyılda İngiltere’de cerrah Thomas Gale (1507-1586), o devir cerrahları için birçok ahlak kuralı koydu ve şarlatanlıkla geniş çapta savaştı. Şarlatanlıkla savaşanlar arasında bir İskoç cerrahı olan Peter Lowwe (1550-1612) de vardır.
XVIII. yüzyıl Avrupasında şarlatanlar ve mutatabibler ile bazı mezhepler o zamana kadar ve ondan sonra görülmemiş derecede çoğalmıştır. İlme aykırı olan bu usullerin bazılarına hekimler de taraftardılar. Nitekim tıp öğrenimini Viyana’da yapan Anton Mesmer (1734-1815), Paris’te ün kazanmış bir hekimdi ve lenf bezi veremini ellerini hastalara değdirmekle tedavi etmekte idi. Böylece hastalar üzerinde bir çeşit hipnotizma yaptığını söyleyen bu ünlü hekimin birçok taklitçisi de türemişti.
XIX. yüzyılda göz hastalıkları alanında en ünlü şarlatan ise Chevalier Taylor idi ve kendine “İngiliz, Polonya, Danimarka ve İsveç Krallarının, Kutsal Roma İmparatorluğu Prenslerin ve Avrupa’da diğer hanedan prenslerinin “Göz Hekimbaşısı” adını takmıştı. Eli yatkın bir katarakt cerrahı olan Taylor, bir yerden diğerine giderken eşyalarını altı siyah atın çektiği iki arabada taşırdı. Bu arabalardan birinde pırıl pırıl altından araçlar ve göz hastalıklarını gösteren cam ve bakır levha üzerine çizilmiş 200 resimlik bir kolleksiyon vardı. Bugün hekimlikte şarlatanlığın devam etmesi genellikle aşağıdaki nedenlerden olmaktadır
1. Bugün yeryüzünün bazı ülkelerinde normal tıbbın eksik olması.
2. Normal tıbbın bazen olumlu sonuç vermemesi.
3. Bugünün maddi değerlere önem veren dünyasında kısa yollardan kazanç sağlamak isteyen hekim sayısının artması ve bunun için kullanılan bazı yolların artık şarlatanlık kapsamı içinde düşünülmemesi ve yeni bazı şarlatanlık kapsamında olabilecek bazı yeni yollara başvurulması.
Amerika’da da yirminci yüzyılda şarlatanlığın çok çeşitli şekillerine rastlanmaktadır. Örneğin 1943-1944 yıllarında New York’ta işçi sigortaları doktorları geniş çapta hasta paylaşmak, hatta birbirinden hasta çekmek yoluna gitmişlerdir. Ayrıca kentin yalnız üç bölgesindeki 3000 hekimin hasta turnikesi yolu ile birbirlerinden %15-20 oranında simsariye aldıkları saptanmıştır. Yine bu kentte bir laboratuvarın analiz ücretlerinin % 30’unu doktorlara verdiği saptanmıştır. Bundan başka New York’ta bazı hekimler oksijen ve oksijen çadırı satan firmalardan %20-50 oranında hisse istemişlerdir. Şarlatanlık ülkemizde 20. ve 21. yüzyıllarda da bazı hekimlerin izlediği bir yoldur, fakat her ülkede olduğu gibi bizde de kullanılan metotlar zamanla değişmektedir. Nitekim 1953’de İstanbul’da bile doktorların %35-40’ının simsar kullandığı bazı gazetelerde yazılmıştı, fakat bu rakamların abartılı olduğu da söylenebilir. Bu tip yollar bugün de denenmektedir.
Bugün neyin şarlatanlık olduğu, neyin olmadığı konusu tabip odalarınca tartışma konusu olmaktadır. Bu arada hekimlikle ilgili yasaların çok eski olması da durumu güçleştirmektedir. 1950’li yıllardan kalan ve bugün Anadolu’da bazı yerlerde görülen ve hekimlikte şarlatanlığın tipik örnekleri arasında olan enjeksiyon yapımındaki aşırılık, hasta turnikesi ve aracılarla çalışma eskiye göre daha azalmış şarlatanlık usulleri arasındadır. Bazı şarlatanlık usullerini aşağıda sıralayabiliriz:
Hasta turnikesi: Hastaların parasını çekmek için hekimlerin aralarında kişileri elden ele dolaştırmaları ve sonra alınan ücretlerin gizli olarak bölüşülmesidir. Bu konuda 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 28. Maddesinin b fıkrası: “Meslek mensupları arasında karşılıklı yasal olmayan menfaat sağlanmasını yasaklar.” demektedir.
Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 64. Maddesi: “Ücret veya menfaat karşılığı hekimlere iş getiren insan” diye simsarı niteler. Aracılar bir hekime hasta çekmek için her aracı kullanırlar. Her günün akşamında aracı kişi, hekimden getirdiği hasta sayısı kadar adam başına belirli bir ücret alır. Fakat bu durum da Türk Tabipleri Birliği Kanunu’na göre suçtur. Yine bazı doktorlar hastalarına yazdıkları reçeteleri, daha önce anlaştıkları eczanelere, aracı kişiler aracılığı ile yollar ve bu şekilde böyle bir ortak çalışmadan da hekim-eczane-aracı üçlüsü kâr sağlar. Tıp Meslek Etiği Tüzüğü Taslağı’nın 14. maddesi, hekimin maddi çıkar karşılığı diğer hekimlere hasta göndermesini ve aracı kişiden yararlanmasını yasaklar. Yasal Sınırları Aşan Hekim Rekabeti: Bazı hekimler tutunmuş bir arkadaşını atlatabilmek ve çevreden uzaklaştırabilmek için bir süre önemsiz miktarda vizite ücreti alırlar ya da muayenehanelerde ilaç satarak halkı kendilerine bağlamak isterler. Bu davranışlar da hekim rekabetine girmektedir. Nitekim ilgili yasalar hekimin vizite ücretini bölge bölge belirlemiştir.
Haberleşme ile tedavi: Bir hekimin telefon, mektup ya da internet yolu ile hasta tedavisine kalkması ve bu durumlarda ücret istemesi yanlıştır. Özellikle bugün internet yolu ile haberleşme, günlük yaşamın vazgeçilmez unsuru olmuştur. Ancak hasta tedavisini bu yolla yapmaya çalışmak, yasalara göre suçtur ve Hipokrat Yemini’ne de aykırıdır. Yine Tıp Meslek Etiği Tüzüğü Taslağı’nın 23. maddesi de hastanın bizzat muayene edilerek tedavisini kabul eder.