Bu hafta, birkaç hafta gecikme ile sağlık sektörünün ve tedavi ekibinin önemli bir üyesi olan hemşirelerden ve hemşirelikten bahis açmak istiyorum. Aslında 12 Mayıs Hemşirelik Haftası’nda yazılması gereken bir yazıydı, ama gündeme gelen bazı olaylardan dolayı bugüne kaldı. Bilenler bilir, 12 Mayıs, modern hemşireliğin kurucusu sayılan Florence Nightingale’in doğum günüdür ve dünyada Hemşirelik Günü olarak kutlanır. Hemşirelik mesleği aslında farklı var oluş biçimi ile çok eski çağlardan bu yana mevcuttur. Tarihin her döneminde, coğrafi fark gözetmeksizin, erkek egemen topluluklar olarak yaşayan insanoğlu, hastalanan ve yaralanan fertlerini bir şekilde tedavi etmişler ve onların bakımlarını yapmışlardır. Bu işlemlerde çoğu zaman tedavi etmek erkek işi olarak kabul edilirken, bakım kadın işi olmuştur. Bunun ne derece doğru veya yanlış olduğu tartışması bir tarafa, insanlık bundan büyük yarar görmüştür. Şüphesiz uygulamalar farklı ülkelerde farklı olmuştur. Örneğin, 15. yüzyılda Fatih’in hekimlerinden Şerefettin Sabuncuoğlu tarafından yazılmış olan Cerrahiyyet’ül Haniyye adlı eserde Tabibe ve Ebe olarak iki farklı kadın sağlıkçıdan bahsedilirken, 19. yüzyılın sonlarına kadar Avrupa’da sadece ya rahibe ya da “kötü ahlaklı” kadınların icra ettiği bir meslek olarak hemşireliği görmekteyiz. İşte bu yüzden asil bir İngiliz aileden gelen Florence Nightingale’in yaptıkları devrim niteliğinde kabul edilmiş ve kendisi tarihe geçmiştir.
Florence Nightingale’in bizim açımızdan ayrıcalıklı olan yönü, kendisinin düşünce ve teorilerini ilk olarak hayata geçirme şansını Kırım Savaşı vesilesi ile geldiği İstanbul’daki Selimiye Kışlası’nda bulmasıdır. Nightingale’i ‘Nightingale’ yapan ve onun, önce ülkesinde sonra dünyada saygın hale gelmesini sağlayan olaylar manzumesi Anadolu topraklarında başlamıştı. Ancak, bugün bu topraklardaki hemşirelerin durumu nedir? Medimagazin’de de yer aldığı gibi, yılın hemşiresi seçilen meslektaşımız “Hemşirelik artık kimliğini kazanmalı” derken, Sağlık Bakanımız “Hemşirelik üniversite eğitimiyle icra edilmeli” düşüncesini dillendiriyor. Kısacası, hemşirelik bugün ülkemizde olması gerek durum ve saygınlıkta değil. Zira, Türk Hemşireler Derneği’nden yapılan açıklamada, yürürlükteki yasanın hemşireleri adeta “emir kulu” haline getirdiği öne sürülmekte.
Bunun nedenlerinin ve çözüm yollarının ne olduğu konusunda kendimce bir tezim var. Ancak öncelikle bu nedenler ve çözümlerin hemşirelerin kendileri tarafından ‘açık yüreklilik’ ve cesaretle tartışılması gerektiğine inanıyorum. On altı yıllık bir hekim olmasına karşın, yaklaşık son 6-7 yıldır hemşirelik mesleğini ve hemşireleri ‘yeniden keşfeden’ birisi olarak bu tartışmaların camiada yapıla geldiğini biliyorum. Bu yazının çerçevesini çok aşacağından bu tartışma sürecinde görebildiğim eksik ve yanlışları burada dile getirmek yerine, son 6-7 yıllık gözlemlerim sonucu vardığım yargılardan bazılarını paylaşmak istiyorum.
1) Hemşirelik, sağlık hizmetleri içinde en merkezde yer alan ve tedavi sürecindeki başarının tümüyle kendisine bağlı olduğu bir meslektir. Bu, cerrahi tedavi ve sonrasını içine aldığı gibi, ayaktan veya yatarak yapılan tıbbi tedaviyi de kapsamaktadır. Dolayısıyla, başta hekimler olmak üzere bütün bir sağlık kurumunun başarı veya başarısızlığı hemşirenin o kurumda doğru ve yeterli kullanılmasına bağlıdır.
2) Hemşireliğin bir ‘kadın’ mesleği olarak algılanması o mesleğin önünde önemli
bir dezavantaj olarak durmaktadır. Zamanında, “nurse” kelimesinin karşılığı olan “hasta bakıcı” veya “bakıcı” ismi yerine, bir (Hristiyan) dini terimi olan “sister” karşılığı olarak “hemşire” ismini almış olmaları bu sorunun kaynağını teşkil etmektedir. O yüzden ‘bacılarımız’, mesleklerinin selameti adına bu konuda bir uzlaşmaya varmaları gerekmektedir.
3) Hemşirelik, Sayın Bakan’ında ifade ettiği gibi, üniversite eğitimi gerektirir. Ve bugün hemşirelerin aldıkları 4 yıllık üniversite eğitimi onları üst düzey bir donanıma sahip hale getirmektedir ve bu durumları ile onlar sağlık ekibinin en temel üyeleridirler. Burada bir gözlemimi aktarmak isterim. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıflarında okutulan ve sorumlusu olduğum tıp etiği derslerindeki “Sağlık hizmetlerinde ekip anlayışı ve hemşirenin sağlık ekibindeki rolü” başlıklı dersi 6 yıldır bir hemşirenin vermesini sağlamaktayım. Bu tutumum ilk yıllarda başta meslektaşlarım olmak üzere (“Bir tıp fakültesinde hemşireye ders verdirmenin ne kadar doğru olduğu” bağlamında), öğrencilerden tepki aldı. Örneğin, öğrenciler sağlık ekibinin liderinin bazı durumlarda bir hemşire olabileceği fikrini kabul edemediler. Ayrıca “hemşirelik süreci”, “bakım planı”, “hemşire anamnezi” vs. kavramları anlamakta zorluk çektikleri gibi, modern sağlık hizmetlerinde hemşirenin rolünden de hiç hoşlanmadılar. Bazıları açıkça, bazıları da gizliden, bunun “hekimin otoritesini sarsıcı” olduğu, bu yüzden kabul edilemez olduğunu ifade ettiler. Bunların tümü muhtemelen, hekimler tarafından biçilmiş, eskiden bu yana gelen ve mevcut hemşirelerin önemli bir kısmının da benimsediği hemşire rolünün zihinlerdeki yansıması nedeniyleydi.
4) Batı Avrupa ülkelerinde siyasiler seçim vaatleri arasında, bizdeki “benim işçim, benim memurum, vs.” sıradanlığından farklı olarak, 3 meslek grubu için yapılacak iyileştirmeler özellikle nazara verilir; Hemşireler, Polisler ve Öğretmenler (bizde en çok ihmal edilenler, değil mi?). Bu sadece bu meslekten olanların, çalışanların en kalabalık kısmını teşkil etmesinden değil, bu meslek gruplarının mesleki ve maddi tatminlerinin her şeyden önemli olmasındandır. Bu yüzden, akıllı ve adil hükümetler hekimlerinden ziyade hemşirelerinin sosyal ve ekonomik statüsünü iyileştirmeye bakar. Hırsızla-uğursuzla uğraşan, pek çok olayda canını ve sağlığını riske eden polisler, en değerli varlıklarımız çocuklarımızı ve gelecek nesilleri emanet ettiğimiz öğretmenler gibi, sağlık ve yaşamımızın söz konusu olduğu noktada bizimle 24 saat birlikte olan hemşirelerin de hem sağlık camiasının hem de toplumun en saygın ve tatmin edilmiş bireyleri olması gerekmekte.
Bu konu daha sayfalarca ele alınabilecek kadar kapsamlı olduğu için şimdilik bu kadar ile yetiniyoruz. Belki ileride tekrar bu konuya döneriz. Bütün hemşirelere ve hemşirelere kliniklerinde hak ettiği statü ve rolü veren akıllı hekimlere selam ve saygılarımla…