Hemşire yetiştiren okul yöneticileriyle, sağlık kurumlarında hemşirelik hizmetlerini yönetenler arasında olması gereken ilişki, etkileşim ve iş birliğinin olmayışı hemşirelik eğitimine olumsuz yansımaktadır. Çünkü öğrenci kendisine okulda çizilen hemşire profili örneğini staj için gittiği sağlık kurumlarında görememekte, doğal olarak duyduğundan çok gördüğünden etkilenmektedir. Bunun sonucunda, mezun olduktan sonra kendisi de aynı biçimde davranış göstermektedir. Bugün hemşirelerin kendilerine görev kapsamına girmeyen işlerin hekimler tarafından dayatılmasının nedeni de yine buna dayanmaktadır. Çünkü aynı durumdan hekimler de etkilenmektedir. Hemşirelik hizmetleri yöneticilerinin de seyirci kaldığı bu görüntü, hemşirelik eğitiminde üniversite eğitiminin gerekliliği savını çürütmektedir.
Bunlar bugün, hemşirelik eğitiminin ulaştığı noktada gerçek dışı gibi görünse de, “Hemşireliğe Neler Oluyor?” yazı dizisine hemşirelerden gelen tepkilerden bunların doğru olduğu anlaşılmaktadır. Hemşirelerin bu yanlışın ayırdına varmaları ve bunu dile getirmeleri sevindirici olmakla birlikte, bunu düzeltmesi gereken yöneticilerin seyirci kalmaları düşündürücüdür. Çünkü hemşirelerin kendilerine verilen hemşirelikle ilgisi olmayan görevleri yerine getiriyor olmaları kendilerinin varlık nedeni olan asıl görevlerini yapmalarını engellemektedir. Bu durumda hemşire kendi görevini ihmal etmiş durumuna düşmekte ve varlık nedeni hemşirelik hizmetlerini yönetmek olan yönetici buna göz yummaktadır. Bunların her biri, görevini yapmamak ve bir başkasının görevini engellemek kapsamında ele alındığında suçtur.
Sorunların çözümünde sorundan rahatsızlık duymak önemli bir yere sahiptir. Daha sonraki adımlarda, gerçek sorun saptanarak ve nedenleri bulunarak çözüm yolları bulunmaya çalışılır. Sorunu tespit ettikten sonra bunun çözümünü başkalarından beklemek profesyonellikle bağdaştırılamaz. Bu yüzden sorunun nedenlerini bulmak ve buna göre çözüm yolları üreterek uygulamaya geçirmek hemşirelerin yükümlülüğündedir. Ancak bugün gözlemlenen, sorun diye ortaya atılanların kulaktan kulağa yayılması ve çözümü için hiçbir çaba gösterilmemesidir. Aslında hemşirelerde yaygın olan bu davranış da yine eğitim ile ilgili bir sorundur.
Bilindiği gibi öğrenme, öğrencinin eğitim etkinliklerine etkin katılımı ile gerçekleşir. Bu yüzden öğretmen davranışları, eğitim-öğretim ortamı ve araç-gereçlerinin öğrenci katılımını sağlayacak doğrultuda düzenlenmesi beklenir. Aynı zamanda öğrencinin konular üzerinde düşündürülmesi, kendisine söylenilenleri gerektiğinde sorgulaması ve bu konudaki düşüncelerini özgürce dillendirmesi için cesaretlendirilmesi de önemsenmesi ve üzerinde durulması gereken hususlardır. Bunlara önem verilmediği durumlarda öğrencilerin mezun olduktan sonra kendilerine söylenilenleri doğruymuş gibi kabul etmeleri ya da doğru olmadığını gördükleri halde buna tepkisiz kalmaları kaçınılmaz olmaktadır.
Hemşireliğe neler olduğunu sorgulamak amacıyla yola çıkılan bu yazı dizisinde amaç, hemşireleri ve eğitimcileri eleştirmek değil, şimdiye kadar sorun diye bizlere dayatılanların gerçek sorun olup olmadıkları ve gerçek sorunların nedenleri konusunda düşündürmektir. En önemlisi de, artık bunlara çözümü bizlerin bulmamız ve düzeltmemiz gerektiğini kendimize hatırlatmaktır.