Bilindiği gibi aileler zorunlu nedenler dışında kızlarının hemşire olmasını istememektedirler. Hemşirelerin çalışma koşulları da bu isteksizliği desteklemektedir. Hemşirelik böylece, üniversiteye giriş sınavlarında en alt sıralarda tercih edilmekte ve tercih sırası altlara düştükçe öğrenci sayısında artış görülmektedir. Bu yüzden, eğitimde, öncelikle isteksizliği doğuran nedenlerin açıkça ortaya konulması, daha sonra, öğrencilerin meslek hakkındaki bilgi, duygu ve düşüncelerinden yola çıkılarak hemşireliğin meslek boyutunun tanıtılması ve eğitimi bunun üzerine yapılandırılması gerekir.
Hemşirelikteki sorunlar, çoğu kez hiçbir araştırmaya dayandırılmadan sayısal yetersizliğe bağlanmakta ve hemşirelikte işgücünün hesaplanmasında; nüfus, yöresel sağlık durumları ve hemşirelerin sağlık kurumlarına dağılımı ve istihdamından kaynaklanan sorunlara bakılmamaktadır. Ayrıca, bazı sağlık kuruluşlarında hemşirelerin; sekreter ve laborant olarak çalıştırılması da ülke genelinde hemşire işgücünü azaltmaktadır. Hastaların bakımını aksatan bu tür yanlış görevlendirmeler aynı zamanda hemşirelerin kendilerine verilen her işi sorgulamadan kabullendiklerini düşündürmektedir. Oysa ki bir meslek mensubunun, görev; yetki ve sorumluluklarını bilmesi, görevini bunlara göre yapması, kendisine başka bir iş verilerek görevini yapması engellendiğinde, mesleki sorumluluk bilinciyle hakkını koruması beklenir.
Otonomi mesleki ölçütlerin başında gelir. Hemşireler, kendi kendilerini özerk olarak yönetmede gerekli bilinç, bilgi ve becerilere sahip olduklarında, kendilerine dayatılan diğer görevleri korkmadan reddedebilirler ve kendi görevlerini yapma hakkını savunabilirler. Çünkü “ bilgi”, en önemli “güç” kaynağıdır ve insana güven duygusu ve saygınlık kazandırır. Böylece hemşireler bir meslek mensubu alarak işlevlerini sürdürürler ve o ölçülerde karşılık görürler.
Sayısal yetersizlik gerekçesiyle hemşirelerin; yeterince dinlenmeden ve uyumadan çalıştırıldığı örneklerine de rastlanılmaktadır. Hemşirelerin sağlıklarının bozulmasına neden olan böylesi yaklaşımlar, aynı zamanda, onların, algılama, karar verme, harekete geçme gibi yetilerini olumsuz etkilemektedir. Böylece, işgücü eksilmekte, performans düşmekte, en önemlisi de hastalar yönünden risk oluşmaktadır.
Bazı sağlık kurumlarında hemşirelere meslekleri dışında görevler yüklenilirken, bazılarında ise, ebe, sağlık memuru ve acil tıp teknisyeni gibi, eğitimi, görev yetki ve sorumlulukları hemşirelerden farklı sağlık çalışanlarının hemşire gibi çalıştırıldığı bilinmektedir. Bu uygulamalar, sağlık çalışanlarının atanması ve görevlendirilmesinde bazı yanlışlıklar olduğunu, göstermektedir. Yine bunun da hemşirelerin nasıl yetiştirildiği konusundaki bilgi eksikliğinden ve hemşirenin yerinin kolayca doldurulabileceği görüşünden kaynaklandığı söylenilebilir
Sağlık kurumlarında hemşirelik hizmetlerinin yürütülmesi sorumluluğu baş hemşire ya da hemşirelik hizmetleri müdürü adı verilen hemşire yöneticilere aittir. Bu görevliler, hemşireler aracılığı ile hastalara kaliteli bakım verilmesi yükümlüğünü taşırlar. Bunun için de, hastane kapasitesine göre hemşire işgücünün hesaplanması ve sağlanması; hemşirelik hizmetlerinin planlanması; organize edilmesi; yönetilmesi; denetlenmesi ve değerlendirilmesi işlevlerini yerine getirirler. Bu yükümlülüklere hemşirelerin doğru görevlendirilmesini sağlamak, bu konudaki müdahaleleri önlemek de dâhildir. Eğer bu yöneticiler, hemşire yerine diğer elemanların çalıştırılmasına göz yumuyor ya da hemşirelerin hemşirelik dışı görevlerde çalıştırılmasına izin veriyorlarsa, bunun, nedenlerini de yine hemşireliğin algılanışında aramak gerekir.
Hemşirelik “insana odaklı” ve “uygulamalı” bir meslektir. Hemşirelik eğitiminde bu iki önemli özellik dikkate alınmadığında, hastalara kaliteli bakım verilebileceği düşünülemez. Bu yüzden hemşirelik eğitiminde bu özelliklere çok önem verilmelidir. Ancak, hemşirelikteki sorunlarını salt sayısal eksikliğe bağlayarak, hiçbir ön hazırlık yapılmadan, yeni okulların açılması, okul kontenjanlarının artırılması hemşirelik eğitimine sekte vurmaktadır. Çünkü uygulama alanlarının olmadığı yörelerde, fiziksel, yönetimsel ve eğitimsel yetersizliklere sahip okullarda, hazırlıksız öğretim elemanlarıyla ve nicelik ve nitelikten yoksun öğretim araç- gereçleriyle iyi eğitim verilebilmesi, mesleki formasyon kazandırılması olanak dışıdır. Kaldıki bu tür girişimler sorunları çözmek yerine sorunları artırmaktadır. Bu yüzden hemşireliği zedeleyen bu tür yanlış yaklaşımlara son verebilmesi için, üst kurumlara, durumla ilgili gerekli açıklamalarda bulunulması ve hemşirelik eğitiminin ve yönetiminin objektif olarak tekrar gözden geçirilerek gereken düzenlemelerin yapılması zorunludur.