Bir süredir devam eden yazı dizisinde söylenilmek istenilenler bıkkınlık vermiş olabilir. Ancak, amacın gerçekleştirilemediği durumlarda bir konuyu sürekli ama farklı biçimlerde vurgulamak gerekebilir. Özellikle de hemşirelerin sorunlardan sürekli yakındığı durumlarda.
Her meslekte olduğu gibi hemşirelik mesleğinde de sorunlarla karşılaşılması çok doğaldır. Ancak, özellikle klinisyen hemşireler tarafından gelen yakınmalar, hemşirelerin sorunlarının diğer mesleklere göre daha fazla olduğunu düşündürmektedir. Daha önceden de belirtildiği gibi sorunların daha çok istihdam ve yönetim kusurları, sağlık çalışanlarının görev, yetki ve sorumluluk sınırlarının bilinmemesiyle bağlantılı olduğu görülmektedir. Her ne kadar sorunlar yöneticiler tarafından çözümlenmesi gereken özellikte olsa da bunların çözümünde konumu ne olursa olsun, her hemşirenin etkin ve etkili rol üstlenmesi ve bu doğrultuda davranış göstermesi beklenir. Çünkü “hemşirelik bir meslektir. Mesleği en iyi bilenler hemşiredir. Bu yüzden sorunların çözümü de hemşirelerden beklenmektedir.”
Aslında hemşireler sorunlarını çözebilecek donanıma sahiptirler. Hemşirelik, hemşirelik yönetimi ve hemşirelik eğitimi ile ilgili alanlarda hemşireler tarafından düzenlenen bilimsel etkinlikler bu savın kanıtıdır. Bu nedenle, çeşitli alanlarda farklı yetki, deneyim ve bilgi birikimi olan hemşirelerin birlikte oluşturacakları güç birliği ile sorunların çözüme kavuşturulamaması düşünülemez. Bu inanç ve bilinçle hemşirelerin bir araya gelmesi, sorun ve nedenlerini kanıtlara dayandırarak belirlemesi, birlikte yaptıkları programla sorunların çözümünde kendilerine düşenleri sahiplenerek yerine getirmesi, daha sonra da tüm hemşireleri bu yönde harekete geçirmek için yönlendirmesi beklenir.
Sağlık Bakanlığında çalışan hemşirelerin, sağlık ve hemşirelik konularında karar veren ve bu kararları uygulayan otoritelere yakın konumda çalışmaları hemşirelik mesleği adına bir avantajdır. Bu avantajın iyi kullanılması, hemşire dağılımından kaynaklanan sorunların çözümünü, en önemlisi de sağlık kurumlarından hizmet bekleyenlerin sürekli olarak yakındıkları bakım ve tedavilerini olumsuz etkileyen durumların ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Ancak bu konuda başarılı olabilmek, öncelikle ülkenin sağlık ve hemşirelik bakım gereksinimlerini çok iyi bilmeyi ve “Hemşirelikte Yönetim” dersinde öğrenilen formülü kullanarak gereksinimi karşılayabilecek hemşire sayısını bulmayı gerektirir. Ulaşılan verilerin Bakanlık yetkililerine aktarılmasında “hemşirelikte nicelik nitelik arası ilişki”nin kanıtlara dayandırılması, uygun iletişim kanallarının kullanılması ve protokole uyulması, inandırıcı bir tavır ve üslup verilen bilgilerin kabul görmesini sağlar. Konuların etkili bir biçimde aktarılmasında, hemşirenin sergilediği profesyonel görüntü ve duruş; aynı zamanda hemşirelik eğitiminin ulaştığı düzey hakkında fikir verecektir.
Hemşire yetiştiren okul yöneticileri, ülke sağlık gereksinimlerine uygun nitelikte hemşire yetiştirme sorumluluğunu taşırlar. Bütün yöneticiler, her şeyden önce sürekli değişen sağlık bakım gereksinimi ve gelişen teknolojiyi izleyerek eğitim programlarını sürekli geliştirmek zorundadırlar. Bununla birlikte “mezunların çalıştıkları yerlerde yeterli olup olmadığı hususunun değerlendirmesi”, okulun üstlendiği hemşire eğitimi misyonundaki başarısının bir sağlamasıdır. Bu uğraş aynı zamanda eğitim programının ülke gereksinimlerine uygunluk açısından gözden geçirilerek güncelleştirilmesine katkı sağlar. Söylenilenler göz ardı edildiğinde okulun kuruluş amacı gerçekleştirilemeyecek ve amaca uygun yetiştirilmeyen mezunlar kendilerinden beklenen başarıyı gösteremeyeceklerdir. Doğal olarak, bu sonuç bugün olduğu gibi, sağlık ekibi üyeleri, Sağlık Bakanlığı ve toplumun hemşirelere bakış açısını etkileyecektir. Durumun beraberinde getirdiği mutsuzluk ve hoşnutsuzluk ise günümüzde tanık olunduğu gibi, hemşirelerin sürekli yakınmalarına neden olacaktır.
Müdürler, amaca uygun geliştirdikleri hedeflere ulaşmak için fiziksel, yönetsel ve eğitsel yapının öğrenci nicelik ve niceliğine uygun düzenlenmesi ve koruması ile yükümlüdürler. Bunun için Yükseköğretim Kurumu kararı ile öğrenci sayısının sürekli artırılması taleplerine karşı, kararlı, güvenli ve cesur bir tavırla, yine kanıta dayandırdığı bilimsel verileri kullanarak, inandırıcı bir üslup ve etkileyici bir duruşla kararın neden olabileceği sorunları aktarmalıdırlar.
Müdürler aynı zamanda hastane hemşirelik hizmetleri yöneticileriyle kurdukları profesyonel ilişki ve iletişim ile hemşirelik eğitiminde çok önemli bir yere sahip olan uygulama alanlarının düzenlenmesi ve korunmasında karşılıklı bilgi paylaşmalı ve geribildirim alınması için işbirliği yapmalıdırlar.
Müdürlerin uygulamalarda öğrencilerin sayısı ile orantılı öğretim elemanı bulundurması, öğrencilerin eğitimi yönünden son derecede önemlidir ve zorunluluktur. Bu zorunluluk hasta güvenliği için de aynı derecede önem taşır. Bu hususa özen gösterilmesi, çalışanların öğrencileri denetlemek için zaman harcama gereğini önleyecektir.
Yazının devamında öğretim elemanlarına düşen görev ve sorumluluklar üzerinde durulacaktır.