Uzunca bir süredir devam eden “Hemşireliğe Neler Oluyor?”, “Hemşirelikte En Önemli Sorun” ve “Hemşirelikte Mesleki Sorumluluklar” yazı dizilerinde, satır aralarında hemşireler tarafından dillendirilen sorunlar üzerinde durulmuş ve mesleki sorumluluklar ele alınmış, ancak çözüm yollarına değinilmemişti.
Hemşireler tarafından sürekli öne sürülen sorunlar; aslında hemşirelerin topluma gerçek hemşirelik bakımı veremiyor olmaları ve bu nedenle de sağlık ekibi üyeleri ve toplumun “gerçek hemşireliği”tanımıyor olmalarından kaynaklanan asıl sorun semptomlardır. Diğer bir deyişle, bugün hemşireliğin bir tek sorunu vardır, o da, hemşirelerin geçmişine ve eğitimde ulaştığı noktaya karşın topluma gerçek hemşirelik bakımı veremiyor olmalarıdır. Doğal olarak bu yüzden hemşireliğin var oluş nedenine dayalı hedeflere ulaşılamamakta ve ülke sağlığında beklenilen gelişmeler gerçekleştirilememektedir.
Söylenilenler bunun suçunu hemşireliğe yüklüyormuş gibi algılanabilir. Ancak, kast edilen bu değildir. Çünkü daha önceki yazılarda da dile getirildiği gibi hemşirelik eğitimi sırasında kendisine doğru rol model sağlamadan yanlış ve eksik davranışlarla mezun edilmiş hemşirelerin gerçek hemşire davranışları göstermeleri ve o doğrultuda hemşirelik bakımı vermeleri beklenemez.
Hemşirelerin bugün sergiledikleri davranışlar, doğrudan doğruya hemşirelik eğitimi ile ilgili eksiklik ve yanlışlıklardan kaynaklanan sorunların yansımalarıdır. Bu gerçeği, günümüzde olduğu gibi görmezden gelme ya da mezunların başarısızlık nedenlerini, hemşireliğin kadın mesleği olmasına, öğrencilerin geldikleri lise ve ailelerine bağlamak eğitim olgusunu hiçe saymak demektir. Tutum ve davranış örüntülerini biçimlendiren ve öğrencilere yaklaşım stilini belirleyen bu tür düşünceler konu edilen sorunların başta gelen nedenlerindendir. Bu yüzden başta hemşirelik okullarını yönetenler olmak üzere hemşirelik mesleğini öğretenlerin varlık nedeninden kaynaklanan görev, yetki ve sorumluluklarının bilinci ile hemşireliği öğretmekle yükümlü oldukları öğrencilere gerçek hemşire davranışları kazandırmak için fiziksel, yönetsel ve eğitimsel yapıyı kurmaları ve gerekli koşul ve olanakları sağlamaları beklenir.
Yukarıda sözü edilen yapının planlanması ve planın uygulamaya konulmasında, diğer bir anlatımla hemşirelik eğitimi sürecine işlerlik kazandırılmasında hemşireliği çok iyi bilen, nitelikli ve donanımlı eğitim elemanlarının bulunması ve bu göreve atanması hemşirelik eğitiminde başta gelen koşullardandır. Okulların şimdiye kadar söylenilenler doğrultusunda gözlemlenmesi, bu konuda doğru bilgiye, diğer bir deyişle söylenilenlerin doğru ya da yanlış olduğu bilgisine ulaşılabilmesinde yardımcı olacak ve söylenilenlere anlam kazandıracaktır.
Daha önceki yazılarda da üzerinde durulduğu gibi hemşirelik mesleği ile ilgili sorunlar vardır. Biraz abartıldığı düşünülse de, bugün üniversite düzeyinde hemşireler olduğu halde hemşirelik yok denilebilecek boyuttadır. Toplum özellikle hemşirelerin duyuşsal alanla ilgili eksik davranışlarından ve kendilerine duygudaşlık yapılmamasından yakınırken, hemşireler toplum tarafından saygı görmediklerinden yakınmaktadır. Hemşireler, hekimler ve hastane yöneticileri tarafından kendilerine görev kapsamına girmeyen işler yüklendiğinden söz ederken, yöneticiler hemşirelerin iyi yetiştirilmediği savını ileri sürmektedir.
Hemşireler, yakındıkları konuların hemşirelerde başladığı ve hemşireler tarafından halledilmesi gerektiği bilinci ile konuyu ele alma yerine, sorunların çözümünü hep başkalarından beklemektedir. Oysa hemşirelik savunulduğu gibi eğer bir meslek ise hemşirelerin kendi eğitim, yönetim ve otokontrolünü kendilerinin sağlaması ve sorunlarına kendilerinin çözüm üretmesi beklenir. Bu uğraşta konumu, eğitimi ve düzeyi ne olursa olsun tüm hemşirelere görev düşmektedir. Bu yazıda önemi nedeni ile eğitimcilerden başlanmıştır. Yazının devamında diğer konumlardaki hemşirelere düşen görevler ele alınacaktır.