Hemşirelik mesleğinin insana doğrudan hizmet vermesiyle karakterize bir özelliği, bu mesleğin adaylarının özenle tek tek ele alınarak yetiştirilmesini zorunlu kılar. Bu konuda en büyük sorumluluk, adayları eğitme yükümlülüğünü taşıyan, uygulamalı dersleri veren hemşire eğitimcilere düşmektedir. Çünkü bu eğitimciler dersliklerde verilen kuramsala anlam kazandırmak, diğer bir deyişle, dersliklerde söylenilenleri klinik uygulamalara aynen yansıtmak gibi bir misyonu yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün göz ardı edilmesi günümüzde olduğu gibi yanlış hemşire imajının oluşmasına, hemşireliğin bir meslek değil de iş olarak algılanmasına yol açmaktadır. Sağlık Bakanlığının hâlâ lise düzeyinde hemşire yetiştirme konusunda diretmesi, Yüksek Öğretim Kurumunun hemşirelik ve ebelikte uzaktan eğitimi öngörmesi ve ebe ve hemşirelerin uzaktan eğitim talepleri hemşireliğin meslekten ziyade iş olarak görüldüğünü düşündürmektedir. Bu yüzden dersliklerde duyulanların görünür duruma getirildiği uygulama alanları aynı zamanda sağlık ekibi üyelerine ve hemşirelik bakımı verilenlere doğru hemşire imajı yansıtmada önemli bir yere sahip olduğundan eğitimci hemşirelerin söylenilenlerin bilincinde hareket etmeleri beklenir.
Uygulama alanlarının öğretilenlere uygun biçimde düzenlenmediği durumlarda, dersliklerde verilenlerin anlamını yitirdiği bilinen bir gerçektir. Bu durumda alanlarda var olan davranışlar ve uygulamaların benimsenmesi çok doğaldır. Bu yüzden eğitimci hemşirelerden öncelikle, uygulama alanlarının eğitime uygun biçimde düzenlenmesi, okul ve hastane arası koordinasyonu sağlaması beklenir.
Eğitimcilerin, servis sorumlu hemşireleri ve diğer çalışanlarla kuracağı mesleki iletişim ve ilişkiler de üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Öğrencilere örnek olacak bu ilişki, aynı zamanda eğitime büyük ölçüde katkı sağlayacak olan işbirliğine temel oluşturur.
Uygulama alanlarında en önemli kural, öğrencilerin yalnız bırakılmamasıdır. Ancak, öğrenci ile birliktelik hiçbir zaman onu gözetleme biçiminde olmamalı, öğrenciye destek amacıyla yaklaşımda bulunulduğu hissettirilmelidir. Hasta ile ilk kez karşılaşan öğrenciden öğrendiklerini kendi başına hastaya uygulaması beklenemez. Uygulamanın öğrenci ile birlikte yapılması, daha sonra öğrenci uygulamayı kendi başına yaparken gözlemlenmesi ve kendisine uygulama ile ilgili destekleyici geribildirim verilmesi öğrencinin kendisine güvenini artırır.
Her ne kadar eğitimci hemşireler doğrudan öğrenci hemşirelerden sorumlu olsalar da dolaylı olarak hasta güvenliğini koruma sorumluluğunu da taşırlar. Eğitimciler bu sorumluluğu aynı zamanda hasta güvenliğini korumakla yükümlü olan hastane yönetimine karşı da taşımak zorundadırlar.
Uygulamalarda üzerinde durulması gereken diğer bir konu da öğrencilerin hastane çalışanlarının işlerini aksatmaması ve onların zamanını almaması için özen gösterilmesidir.
Bilişsel davranışların psikomotor alanla bütünleştirildiği uygulama alanları duyuşsal davranışların da geliştirildiği yerlerdir. Eğitimcilerin konu edilen davranışların sergilenmesi ve geliştirilmesinde rolü büyüktür.
Eğitimci hemşireler, kliniklerde öğrencilere beceri kazandırmanın yanında, onların meslekten doyum sağlamalarına katkıda bulunabilirler. Hemşirelik mesleğinin doğrudan etkileşimle insana veriliyor olması girişimlerin geri bildiriminin hemen alınmasını sağlar. Mesleğin bu özelliği, iyi kullanıldığında mesleği seçenler yönünden bir avantajdır. Çünkü öğrenci girişimlerinin hasta üzerindeki etkileri ve hastanın görünüşüne yansıyan değişim, öğrencilere başarı duygusu, yaptıklarından doyuma ulaşma, mesleğin değerini kavrama, kendini önemseme gibi duyguları beraberinde getirerek öğrencinin mesleğe karşı ilgisini pekiştirir. Ancak bu konuda beklenilen sonuca ulaşılmasında, eğitimcilerin öğrencinin dikkatini girişimden önce ve sonra hasta üzerine odaklanmasını ve öğrencinin hastadaki değişimin farkına varmasını sağlaması gerekir.