Bilindiği gibi ülkenin sağlığından sorumlu olan Sağlık Bakanlığı, belirlediği hemşirelik bakımı standartları düzeyinde bakım verebilmek için ülke gereksinimine uygun hemşirelerin profilini çizer, diğer bir anlatımla hemşirenin niteliğine karar verir ve yine gereksinimlerle bağlantılı olarak kaç hemşire olması gerektiğini belirler. Böyle bir çalışma, hemşire niteliğinin yanı sıra ülke çapında hemşire sayısının ve hemşire yetiştiren okul kontenjanlarının belirleyicisidir. Bu çalışma aynı zamanda aday hemşirelere kazandırılacak davranışlara, daha geniş bir anlatımla müfredat programlarına ışık tutar.
Sağlık Bakanlığı her ne kadar hemşire nitelik ve niceliğini belirleme ve bunların takipçisi olma yetkisine sahipse de bu alanlarda doğru ve isabetli kararların alınmasında çeşitli konumlarda çalışan hemşirelerin katkılarına büyük ölçüde gereksinim vardır. Günümüzde bunun göz ardı edilmesi, diğer bir anlatımla hemşirelerin kararlarda etkili olamaması; toplum, hemşireler, sağlık çalışanları tarafından hemşirelik hizmetleri ve hemşireler hakkında yakınmalara neden olabilmektedir. Bu yüzden hangi konumda çalışırsa çalışsın, hemşirelikle ilişkisi olan her hemşirenin ülke sağlığı ile ilgili konularda kararlara katılmak için kendisini geliştirmesi ve yetkilileri neden hemşirelerin bu konuda katkılarına gereksinim olduğuna ikna etmesi gerekir. Her ne kadar bu önerme karar mekanizmalarına yakın olan hemşireler için ortaya atılmış gibi görünse de her konumdaki hemşirenin kararları etkileme rolü olduğu da unutulmamalıdır. En uç noktada çalışan hemşirelerin hemşirelik hizmetleri ve kararlarını etkileyecek anlamlı verileri uygun iletişim kanallarını kullanarak karar mekanizmalarını etkileyebilmesinden söz edilmektedir. Kuşkusuz bunu başarabilmek için hemşirelerin, ülke sağlığı, hemşirelik konularında iyi eğitilmiş; profesyonel davranışların önemi ile ilgili farkındalık sahibi; eğitim ve mesleğinden kaynaklanan gücü ile ilgili farkındalık kazanmış ve duruş, davranış ve icraatıyla bunları kanıtlamış olması gerekmektedir. Yaşam boyu geliştirilmesi beklenen bu özelliklerin temeli eğitim sırasında atılmaktadır. Konuya ilişkin davranışların kazandırılmasında okul müdürü ve elemanlarının rolü büyüktür.
Bugün hemşirelik hakkındaki yakınmalara bakıldığında bunların çeşitlilik gösterdiği görülmektedir. Toplum, hemşirelerin kendilerine yaklaşım tarzından yakınırken, hemşireler ise toplumun kendilerine saygı göstermediğini dile getirmektedir. Aslında her iki grubun da söz konusu yakınmaları haklı çıkaracak nedenleri vardır. Yakınmaların, biraz da ülke genelinde nicel hemşire gereksiniminin bilimsel verilere dayalı olarak hiçbir zaman saptanmadığı ve bunun da hem hizmetin niteliğini hem de toplum-hemşire arasındaki ilişkileri olumsuz etkilediği düşünülürse, hemşirelerin kararlara katılmaları ve katkıda bulunmaları hususunun kaçınılmaz olduğu ortaya çıkar.
Yazı dizisinin amacı, hemşirelik mesleğinde kaybolan değerler, buna ilişkin sorunlar ve bunların nedenleri idi. Satır aralarında ise sorunlardan sürekli yakınıldığı ve bunların sorumlularının hep dışarıda ve başkalarında arandığı, en önemlisi de çözümün de başkalarından beklendiği üzerinde durulmuştu. Oysa mesleki kriterlerin başında gelen “otonomi”; meslek sahiplerinin sorunlarının farkında olmasını, bunların nedenlerini araştırarak bulmasını, etkin ve etkili çözümler üreterek sorunu çözüme kavuşturmasını gerektirir. Kaldı ki hemşirelik mesleğinden söz edildiğinde mesleği en iyi bilmesi gerekenlerin hemşireler olduğu düşünülürse, hemşirelerin kendi sorunlarının çözümünü başkalarından beklemeden kendilerinin çözüme kavuşturmaları, hatta buna yeltenenlere izin vermemeleri beklenir.
Yazının devamında, her konumdaki hemşirenin sorumlulukları üzerinde durulacaktır.