Tüm mesleklerde olduğu gibi, hemşirelik mesleğinde de mesleki konularda bilgi sahibi olmak en önemli konumdadır. Hemşirelik doğrudan insana verilen bir meslek olduğundan, bilgi kapsamında insanı her yönden tanımayı sağlayan öğelere ağırlık verilir. Bu konuda hemşireleri yetiştirenlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Hemşireleri eğitenler, öğrencilere sadece bilişsel ve psikomotor alanlarda davranış kazandırmakla yetinmeyip aynı zamanda duyuşsal alanda davranış kazandırmaya ağırlık vermelidir.
Bilgi hangi konuda olursa olsun, insanın kendine güvenini artıran önemli bir güç kaynağıdır. Bilgi sahibi olmak ve bilgiyi yerinde kullanmak, yanlışlık ve eksikliklerde düşünceleri doğru ve etkili bir biçimde ortaya koymak bugün hemşirelerin en çok üzerinde durmaları gereken bir konumdadır. Çünkü eksik bilgi ve bilgiyi yanlış iletme, hemşirelerin yakındıkları “saygı görmeme” ve “kendilerine görev kapsamına girmeyen işlerin yüklenmesi” gibi durumları beraberinde getirmektedir. Daha açık bir söylemle açıklamak gerekirse, eksik bilgi, fikirlerin yanlış üslup ve biçimde ortaya konulması, hemşirelerin emir alan konuma gelmelerinde etkili rol oynamaktadır. Bunlara karşı etkili girişimlerde bulunma yerine ilgisiz kalma ve sadece yakınma hemşireleri emir alan konumuna getirmektedir.
Söylenilenlerin iletişim becerisi ile çok yakından ilişkisi vardır. Bu yüzden iletişim becerisinin geliştirilmesi de mesleki sorumluluklar arasında önemli bir yere sahiptir. İletişim becerisi sadece sorunların ortaya konulması değil, aynı zamanda hemşirelerin eğitimci ve yönetici rolleri için de gereklidir.
İletişim becerisinin geliştirilmesinde ne iletildiği kadar, iletilenlerin alıcı tarafından nasıl algılandığı hususunun kontrolü üzerinde de durmak gerekir. Aksi halde karşı tarafta iletilmek istenilenden çok farklı bir düşünce doğabileceğinden mesajlar tam ve doğruluk özelliğini yitirecek, kısacası iletişim başarısız kalacaktır.
Hemşirelikte bilgi, sorunların farkındalığını artıran bir işlev de görür. Ancak sorunların “hemşirelerin sorunları” gibi yansıtılması yakınma gibi algılanmakta ve sorunlar çözümsüz kalmaktadır. Oysa sorunlar dile getirilirken ”Bugün hemşirelerin en önemli sorununun topluma olması gereken kalitede hemşirelik bakımı veremediği” biçiminde dile getirilmesi hemşireliğe mesleki bir boyut kazandıracaktır. Bu düşünce benimsendiğinde ve bu doğrultuda hareket edildiğinde, hemşirelerin, eğitim sırasında edindikleri varsayılan davranışları sergilemeye odaklanacakları, saygı görmeme, kendilerine başka işler yüklenmesi, ekonomik yetersizlik gibi sorunlarını çözümleyecekleri düşünülmektedir.
Yukarıda söylenilenler, kaliteli hemşirelik bakımının ne olduğu bilgisine sahip olunması zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Tıp ve hemşirelik alanında sürekli gelişen bilgi ve teknoloji kalite standartlarının da değişmesini zorunlu kılmaktadır. Daha önce de değinildiği gibi hemşireler de konu edilen değişiklikleri yakından izlemelidir. Aynı zamanda bakım standartları ve bunları değerlendirme kriterlerini tekrar gözden geçirerek gerekli değişiklikleri yapmalıdırlar. Ancak bunlar masa başında, kâğıt üzerinde yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalarda en önemli husus, bunların hayata geçirilmesidir. Uygulamaların daha farklı yapılmasını gerekli kılan bu değişiklikler çoğu kez, hiyerarşik yapının yenilenmesini, yeni prosedürlerin ve hizmet-içi eğitim programının geliştirilmesini, yeni donanım, ekipman, araç-gereç sağlamasını gerektirebilir.
Devam ediyor.