“Hemşirelikte Mesleki Sorumluluklar” yazı dizisinde yayımlanmış bu yazının, bundan sonra çeşitli konumlarda çalışan hemşirelerin sorumlulukları ile ilgili yazılacaklara temel oluşturacağı düşünüldüğünden, bu kez sorumluluklar ve meslek seçimi ilişkisine dikkat çeken bir başlıkla ve ufak değişikliklerle tekrarında yarar görülmüştür.
Deyimler ve gözlemler, hemşireliği meslek olarak seçmiş olan öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun meslek hakkında yanlış ve eksik bilgiye sahip olduklarını göstermektedir. Aslında hemşirelikle ilgili sorunların temelini oluşturan bu durum, aynı zamanda sorunların beklenen bir sonucudur. Çünkü öğrenciler de toplumun bir parçası olarak karşılaştıkları hemşire modellerinden, hemşirelik ve hemşirelerle ilgili duyduklarından etkilenmektedir. Ancak, tüm bunlara karşın zorunlu nedenlerle hemşireliği meslek olarak seçmiş olanların eğitim sırasında okulda uyumsuzluk ve derslerde başarısızlık göstermeleri çok doğaldır. Durumun gerçek nedeni bilinçli bir yaklaşımla araştırılarak bulunmadığında ve ortadan kaldırılmadığında öğrencinin çok mutsuz olabileceği ortadadır. Bunların sonucu olarak öğrencinin devamsızlık yapması, derslere karşı ilgisiz davranması çok doğaldır. Hatta bu tip öğrencilerin derslerde uykuya sığındıkları dahi görülmüştür. Böylece meslek bilinci oluşturulamayan, mesleki disiplin ve davranışlar kazandırılamayan mezunların gerçek sorunları görme ve onları çözüme kavuşturma gibi bir girişimleri olmamaktadır.
Yalnız öğrencilerin değil, hemşireliğin, daha da önemlisi toplumun sorunu hâline dönüşebilecek olan bu durumun hemşireleri eğitenler tarafından ciddiyetle ele alınması beklenir. Ancak öğrencinin derse ilgisizliği, başarısızlığı ve mutsuzluğu öğretmenler için de önemli bir eğitim-öğretim güçlüğü yaratabilmektedir. Bu güçlük doğal olarak öğretmenin öğretimde başarısını olumsuz etkilediğinden onun da mutsuzluğuna neden olabilecektir. Durumun sadece bir grup öğrenci ile sınırlı kalmayacağı ve diğer öğrencileri de etki altına alabileceği, onlarda da derslere karşı ilgisizlik yaratacağı göz ardı edilmemelidir. Tüm bunlardan anlaşılacağı gibi sorun görmezden gelinebilecek bir sorun değildir. Bu nedenle öğrenci “tembel, ilgisiz” gibi sıfatlarla etiketlenme yerine bilinçli bir yaklaşımla ele alınmalıdır.
Okullarda bilindiği gibi birinci sınıfta verilen “Hemşireliğe Giriş” adlı bir ders vardır. Bu ders, meslekle ilgili doğruların öğrencilere aktarılabileceği önemli bir derstir ve daha sonraki yıllarda verilecek olan derslerin temelini oluşturur. Ancak, dersin bu işlevini görebilmesi için amaç ve öğrenim hedeflerinin iyi saptanması ve dersin tamamında bunlardan taviz verilmemesi gereklidir. Derste, hemşireliğin sorunlarına odaklanma yerine, mesleğin doğruları ile tanıtılmasına odaklanılması çok önemlidir. Öğrencilerin derslere aktif katılımı sağlanarak onların hemşirelikle ilgili bilgilerini tüm açıklığı ile paylaşacakları bir ortam hazırlanmalı, daha sonra doğru bilgilerin verilmesine geçilmelidir. Yine, deneyimler bu dersin bu yöntemle işlendiği durumlarda öğrencilerin meslekle ilgili düşüncelerinin önemli ölçüde değiştiğini göstermektedir. Öğrenciler, mezuniyete yakın bir zamanda kendileri ile yapılan durum değerlendirmesinde, mesleki inanç ve düşüncelerini okula girdikleri yıldakilerle karşılaştırdıklarında, ikisi arasındaki farklılıkları dile getirmektedirler.
Ancak, tüm bu yaklaşımlara ve bunlardan alınan olumlu sonuçlara karşın bazı öğrencilerin mesleğe karşı tutum ve yaklaşımlarında hiçbir düzelme sağlanamadığı da bir gerçektir. Bu durumda, bundan önceki yazıda kısaca değinildiği gibi öğrencinin hemşireliği benimsemediği kesinlik kazanırsa onun başka bir mesleğe yönlendirilmesi düşünülebilir. Ancak yönlendirme belirli kurallar doğrultusunda ve özenle yapılmadığında öğrencide okuldan atılıyor, meslek edinme hakkı elinden alınıyor duygusu uyandırılabilir ve öğrenci baş edilmesi güç psikolojik sorunlarla karşılaşabilir. Bu yüzden konu, öğrencinin sorununu çözüme kavuşturma yaklaşımı ile ele alınmalı ve öğrenciye bu hissettirilmelidir. En önemlisi, öğrencinin kendisi için hayati öneme sahip bu kararlara etkin biçimde katılması sağlanmalıdır. Ayrıca, öğrencinin büyüme, gelişme ve eğitiminin her aşamasında çocuğu ile birlikte mücadele vermiş olan aile de bu sürecin dışında bırakılmamalıdır. Böyle bir kararın öğrencinin daha fazla yıpranmaması ve zaman kaybetmemesi için zorunlu olduğu konusunda hem öğrencinin hem de ailesinin tam anlamı ile ikna olmaları sağlanmalıdır.
Sözü edilenler her ne kadar eğitimci hemşirelerin hemşirelikle ilgili mesleki sorumlulukları kapsamına giriyor olsa da, konu ile ilgili olarak üniversitelerin rehberlik ve danışmanlık ünitelerindeki psikoloji eğitimi almış elemanlarından yardım alınmalıdır.