Mutlu olmak isteriz. Hayatımızın her zaman problemsiz, başarılarla dolu geçmesini, sürekli yükseklerde uçmayı hayal ederiz. Bizden daha fazla çalışan yoktur diye düşünürüz. En iyisini hak ettiğimizi sürekli kendi kendimize söyleriz. En iyiyi biz biliriz, en iyiyi biz yaparız, en güzeline biz lâyığız. Biz mükemmeliz, çocuklarımızda mükemmel, aslında bizim çocuklarımızın hepsi en yüksek puanı hak ediyor, süper yetenekli çocuklarımız var. Bütün dünya bizim etrafımızda dönüyor, güneşe el sallıyoruz, bizi ısıtıyor. Aya bir göz kırpıyoruz, hemen ortaya çıkıyor. Hele o yıldızlar, hepsi bizim, bir işaretimizle kayıyorlar. Velhasıl her şey bizim olmalı, her şeyin de en güzeli bizim olmalı…
Biz kendimiz için en güzelini isterken çevremizdekiler için ne diyoruz? O yeterince çalışmamış zaten daha iyisine layık değildi, onun kafası çalışmaz, akşama kadar geziyor, hiçbir gayreti yok, gayret etse ne yazar, zaten kapasitesi yok, o sürünmeyi hak etti. O aldığı parayı hak etmiyor, az çalışıyor ancak çok kazanıyor, aslında onun makamında ben olmalıydım, onun torpili kuvvetli olduğu için kazandı, yoksa asla kazanamazdı. Aynı hatayı ben yapsaydım, çoktan linç edilirdim, o hata yapınca bile yere göğe sığdırılamıyor.
Aslında hayat herkese bir kader yolu çizmiş. Önümüzde ağacın dalları gibi sıralanmış birçok yol var. Akıl ve irademizle hangi yoldan gideceğimizi biz seçiyoruz. Bazen seçtiğimiz yol çok dikenli olurken, bazen de dümdüz ve pürüzsüz olabiliyor. Seçtiğimiz yollarda karşımıza çıkan engelleri aşarken, kendimizi çok yorgun ve çaresiz hissediyorsak hedef değiştirmeliyiz. Her zaman en mükemmel olmak zorunda değiliz, her insan aynı dayanma gücüne sahip değildir, herkesin eşik değeri farklıdır. Kimi insan hayatın merdivenlerini daha çıkmaya başlamadan, merdivenleri görür görmez yorulur. Kimi insan ise merdivenlerin yarısına gelince kendini bitkin hisseder, kimi insan da merdivenleri öyle hızlı çıkar ki fark edemezsiniz bile. Hayatın merdivenlerini çıkarken merdivenlerden çıkmaya çalışan diğer insanları hiç görmeyiz veya görmemezlikten geliriz. Çünkü bizim hedefimiz bellidir ve ne pahasına olursa olsun o hedefe kilitleniriz. O hedefe ulaşmak etrafımızdakileri ve ailemizi ihmal ederiz. Yıllar sonra hedefimize ulaştığımızda birçok şeyi kaçırdığımızı fark ederiz… Çocuklarımızın çocukluğunu onlarla yaşamadığımızı fark ederiz. Annemizin babamızın hastalığında yanlarında olmadığımızı fark ederiz. Kilitlendiğimiz hedefe yürürken birçok kişiyi kırdığımızı, küstürdüğümüzü fark ederiz. Kendimize hiçbir sosyal faaliyet için vakit ayırmadığımızı, sağlığımıza dikkat etmediğimizi, sevdiklerimizi ihmal ettiğimizi fark ederiz.
İşte bu noktada problemler başlar. Kaybettiklerimizi geri almak isteriz, ama imkânsızdır artık. Çünkü hayat hep ileri doğru yol alır, hayatta geri dönüş yoktur hiçbir zaman. Kendi çizdiğiniz yollardan gidin, başkalarının sizin için çizdiği yollara sapmayın. Kendi sevdiğiniz işi yapın, kendi istediğiniz basamakta durun. İnanın başkalarının sizin için ne düşündüğünün ve ne söylediğinin hiçbir önemi yok. Unutmayın, makamlar geçicidir, bugün o makamda siz varsınızdır, yarın bir başkası. İnsanlara öyle bir muamele edin ki, makamınızı kaybettiğiniz zaman insanlar sizi tekrar aralarına alabilsin. Hem beden hem de ruh sağlığınızı korumak birincil hedefiniz olsun hayatta. Bu iki sağlığı koruyabildiğiniz sürece ulaşamayacağınız hedef yoktur. Kaderinizde varsa o hedefe zaten ulaşacaksınız, unutmayın!
13 yorum
Ayşe Nur Hanım, bu yazdıklarının doğru olduğunu 50 yaşında öğrendim. Ama çok geç kalmıştım, çocuklarım büyümüş, annem babam yaşlanmıştı.
Ayşenur Hanım, ne kadar da güzel anlatmışsınız içine düştüğümüz dipsiz kuyuyu. Sanki bana o kuyudan bir çıkış yolu açmışsınız. Gerçekten zaman geri gelmiyor ve yaşanmayanlar bir daha yaşanamıyor.
Hocam yüreğinize sağlık, hırsla sarıldığımız dünya bile beni bırakın kendinize bakın dediği şu dönemde ilaç gibi ruhumuza dokunmuşsunuz….
Doktorum kaleminize sağlık 🙂 Bildiğimiz ama fark etmek istemediğimiz bir çok şeyi anlatmışsınız. O zaman hayatımızda gönül kırmadan geçen bir geçmiş her anını sevgi ile kucakladigimiz ailemiz ve tevekkül ederek bekleyeceğimiz geleceğimiz için şükür ve dua edelim.
Hocam öyle güzel ve doğru yazmışsınız ki yüreğe dokunuyor.. 🙏🏻
Kaleminize sağlık Ayşenur Hocam
Hocam yaşadıklarımızın hepsini anlatmışsınız. Emeğinize sağlık. İnşallah biz kendimizi düzelterek başlarız bir yerlerden…İnşallah birilerimiz üzerine alınır.
Hocam mükemmel ifade etmişsiniz.Elinize emeginize sağlık.
Hocam elinize yūreginize saglik aslinda hele su pandemi doneminde herkesin dusundugu ama anlatamadigi seyleri cok guzel anlatmisiniz iyiki varsiniz
Ayşe Nur Hanım çok güzel bir yazı elinize, yüreğinize, kaleminize sağlık. Sevdiklerinizle paylaşabileceğiniz güzel ve sağlıklı günler dilerim
Bu farkındalığa sahip olanlara selam olsun… Ama ne kadar geç öğren olursa olsun yinede bugünün kıymetini bilip sevdiklerimizle birlikte ruh ve beden sağlığımız yerinde ise şükrederek yaşamak…. yoksa her saniye gibi her darlık, keder, sıkıntı, mutluluk, neşe vs geçiyor vesselam. Teşekkürler, emeğinize sağlık, Ayşenur hanım selamlar…
Harikasınız Ayşenur Hanım, hayata bakış açınızı çok güzel özetlemişsiniz..🤗
Mükemmel bir yazı. Eskiler, ‘gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse’ derler. Ne gibi yanlışlar yaptığımızı öğrendiğimizde ise, artık vakit çoktan geçmiş oluyor. Bizden öncekiler ve biz aynini yaptık. Hiç kuşkumuz yok. Bizden sonrakiler de ayni hataları yapacaklar. Beğensek de beğenmesek de, yaşam böyle bir şey. Hatırlatıığınız için teşekkürler.