Bu sorunun cevabı, bir canlı organizma söz konusu ise “evet” olacaktır. Fakat bu “evet”, AB tarafından Türkiye’ye önerilmesi düşünülen “imtiyazlı ortaklık” gibi bazı şartları olan bir “evet” olacaktır. Zira daha önce gündeme gelen “gay geni” ya da “inanç geni” tartışmalarında olduğu üzere, özellikle insan davranışları, kalıtsal yatkınlığı olan fakat çevresel etkenlerle birlikte, birden fazla genin etkileşimi sonucu ortaya çıkan olgulardır. İnsanın tüm davranışlarını yalnızca genlere bağlamak ya da tersini savunmak en azından bugünkü bilgilerimizle örtüşmemektedir.
Bu yazının yazılmasına neden olan ve muhtemelen epeyce tartışılacak bir güncel haber daha çıktı:
Kadında orgazm genlere bağlıdır! Bilimsel haber dergisi New Scientist (08.06.05) ve BBC, Biology Letters (DOI: 1098/rsbl.2005.0308) dergisinde çıkan yayını “flaş haber” olarak 08 Haziran 2005 günü okuyucularına duyurdular. Aynı haber Türk medyasında da yankı buldu.
Londra St. Thomas Hastanesi tarafından yapılan araştırma kısaca şöyle özetlenebilir:
1) Bu çalışmanın, orgazm üzerine kadın genlerinin etkisi konusunda yapılan ilk çalışma olduğu vurgulanmaktadır.
2) Araştırmaya 6000’den fazla kız kadın dahil edilmiş, fakat bunların 4037 tanesi sorulan sorulara tam cevap vermiş; cevap verenlerin yaşları 19-83 arasında değişmektedir.
3) Cevap verenlerden 683 ikiz çifti tek yumurta ikizi, 714 ikiz çifti de çift yumurta ikizidir.
4) Araştırmaya katılan tüm kadınların ayrıca DNA incelenmesine başlanmıştır.
Böylece “aday gen” ya da genlerin bulunması hedeflenmektedir.
Araştırmanın ayrıntısına girmek istemiyorum, fakat net sonuç şudur: Kadında orgazm %34-45 arasında değişen oranda genetik etkenlere bağlıdır.
Araştırmayı yürüten ekibin başkanı Spector tarafından da belirtildiği üzere; “kadın orgazmı belki de yüzlerce genin etkileşimi sonucu oluşmaktadır. Eğer bu konu önemli bir sağlık problemi olarak ele alınmazsa, katkılı genlerin ortaya çıkarılması da mümkün olmayacaktır.”
Hemen hemen her yazımda vurgulamaya çalıştığım gibi; artık Türkiye şu “gen avcılığı” işine daha fazla zaman kaybetmeden (gerçi “atı alan Üsküdar’ı geçti” ama) girmek zorundadır.
Yeni bir konuda yeniden buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.