Covid-19’un dünyaya yayılışına kadar iklim değişikliği ile ilgili konular ön plandaydı. Covid-19’un hızla yayılmasının önemli bir sonucu olarak bir çok iş kolunun zorunlu tatil olması aslında iklim değişikliğini hızlandıran hava kirliliğinde çarpıcı bir azalma oluşturmuştu. Salgının başından bu yana dünyada çalışma yaşındaki insanların bir bölü beşi işsiz kalmış ve salgın sürecinde bir yıl içinde iki milyon insan ölmüştü.
Salgın ve kapanma önlemleri toplam hava kirliliğinin ancak %17’sini azaltabilmişti. Bu sonuçlardan yola çıkarak, dünya meteoroloji örgütü başkanı Prof. Taalas, “Covid-19 salgını iklim değişikliği için bir çözüm değil” demiştir.
Peki ne yapmalı?
Önümüzdeki on yıl için endüstriyel, enerji ve ulaşım sistemlerimizin tam bir dönüşümü yoluyla hem salgınlar ile baş etmek hem de iklimi kurtarmak için emisyonları net sıfıra düşürmek [atmosferden eşdeğer bir miktarı emerek emisyonları dengelemek] mümkündür.
Günümüzde “küresel ile yerelin süregiden dinamik ilişkisi” salgının durdurulmasında, iklim sorunlarının farkına varılmasında biraz yol alsa da henüz ne salgının sonlanması konusunda, ne de iklimsel sıkıntıların çözülmesi sürecinde davranış değişikliği sergilenmesi aşamasında çok fazla yol alınamamıştır.
Amerika’da ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) başkanı (Dr. Rochelle Walensky), son derece bulaşıcı koronavirüs varyantlarının yayılmasının, ABD’de “potansiyel dördüncü vaka dalgayı” körüklemekle tehdit ettiğini 1 Mart 2021 tarihi itibari söylemiştir.
Konuşmasında Dr. R. Walensky “Lütfen beni açıkça duyun: Değişkenlerin yaygınlaştığı ile aşılarla kazandığımız zor zemini tamamen kaybedebiliriz,” demiştir. Söz konusu açıklamada; Covid-19’un dolaşımda olan birçok farklı versiyonu veya varyantının olduğu ifade edilmektedir.
Çağımızın yüz yüze olduğu salgının en önemli etkileri olarak dünyada görece fakir, orta gelirli ülkelerde küresel bir açlık ve eşitsizlik krizini baş göstermeye başlamıştır. Bunun bir diğer nedeni, COVID-19’un ekonomi, lojistik, enerji, gıda, tarım ve eğitime zarar vermesidir.
Çözüm: Bozulması zor ve korunması kolay olan gıdalar üretmek, fosil yakıtlardan uzaklaşmak, yeni enerji kaynakları bulmak, yağmur hasadı yapmak, yazılıma ağırlık vermek, israfı engellemek, gereksiz giysi, eşya vb. her şeyi dönüştürmek ve kontrollü yaşam sürdürmektir.
Örneğin; Singapur’da yüksek binaların tepelerine topraksız tarım alanları yapılması başarılı sonuç vermiştir. Sadece 715 kilometrekarelik bir kara kütlesine sıkışmış beş milyonluk bir nüfusa sahip olan küçük Singapur cumhuriyeti, ülkenin pek çok sakinini barındırmak için yüksek katlı konut kompleksleri inşa ederek yukarı doğru genişlemek zorunda kaldı.
Günümüzde, Singapur dikey modeli kentsel tarıma uyguluyor-birçok sakinini beslemek için çatı bahçeleri ve dikey çiftliklerle deneyler yapıyor. Singapur, çatıdaki sebze bahçelerini teşvik ederek geleneksel tarım için mevcut olan arazi kıtlığına yanıt vermeye çalıştı.
Gene aynı örnekten yola çıkarsak; Singapur, küresel olarak en düşük koronavirüs ölüm sayısına sahiptir (A Fouda ve diğerleri, 2020). an itibariyle yalnızca 29 kişinin öldüğünü bildirilmiştir.
Singapur tarafından benimsenen diğer stratejilere bir göz atmamız gerekiyor. 1. Sınır kontrolleri, 2. Sağlık tesisleri, 3. Temas takibi, 4. Topluluk uyumu 5. Singapur kendisine belirli bir derecede yalıtım sağlayan avantajlı bir coğrafyaya sahip bir ada devletidir.
Salgınlar ile baş etmek için en az virüs kadar uyanık olmak da gerekmektedir. Asla boş vermemek, akıl sağlığımızı korumak temkinli olmak, temizlik de ince detaylara dikkat etmek ise bir başka önlemdir.
Salgınlar ve iklim krizleri birbirlerini severler. Biri gitmeden diğeri çekip gitmez. Hangisi hangisinden etkilenir gider veya kalır daha kimse çözemedi bu bilmeceyi.
Elbet bir gün biter ama tüm dünyanın bunu istemesi ve önlemleri hızlıca benimsemesi ön koşulu ile…