“Hiçbir hekim hastaları arasında ayrım yapmaz” mı?“Hiçbir hekim hastaları arasında ayrım yapmaz” mı?
“Bu dahil bütün genellemeler yanlıştır”
Friedrich W. Nietzsche
Hekimlik göz önünde olan bir meslektir. Tabii insanların en değerli varlığı, sağlığı ve hayatı ile iştigal etmek kolay değil. Toplum hem size çok özel bir statü verir hem de bir ‘yanlışınızı’ gördüğünde size acımaz. O yüzdendir, hemen her gün gazete ve televizyonlarda en az birkaç sağlık haberi vardır. Haber nadiren bir hekimin ‘iyi’ davranışından bahseder. Çoğu zaman ya bir hekim yanlış bir uygulama yapmış ve bir hastayı mağdur etmiştir ya da bir sağlık kurumunun ihmali veya kasıtlı tutumu yüzünden bir hasta yaşamını kaybetmiştir. En son yaşanan Konya Testis Vakası (KTV) ve bir dizide yer alan, hastaneye kabul edilmediği için hayatını kaybeden hasta bunlara birer örnek olarak verilebilir. Her iki vaka da son 2 hafta ülke gündemini yeteri kadar meşgul ettiği için burada tekrar etmeyeceğim. Ancak, her ikisinde de hekimlerden ve meslek örgütlerinden benzer tepkiler gelmişti. “Hiçbir hekim hastaları arasında ayrım yapmaz.” Neden yapmazmış? Çünkü, hekimlik meslek etiği “hekim, görevlerini her durumda hastaları arasındaki siyasal görüş, sosyal durum, dini inanç, milliyet, etnik köken, ırk, cinsiyet, yaş, toplumsal ve ekonomik durum vb. farklılıkları gözetmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür” demektedir. Ayrıca her hekim mezun olurken ‘Hipokrat Yemini’ eder ve bu yemin hekim adayını bir anda ahlaken yüceltir ve ‘mükemmel insan’ mertebesine yükseltir!
Bunu söylemek tabii ki mümkün değil. Hekimlik Meslek Etiği İlkeleri diye de ifade edilen Deontoloji Nizamnamesi ve Hasta Hakları Yönetmeliği* (HHY) yalnızca “hiçbir hekim hastaları arasında ayrım yapmaz” demiyor. Bakın daha neler diyor;
* “Hekimler hastaların rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbî araştırmalara tabî tutmaz” (HHY* Madde 5/e) ve “tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapmaz.” (HHY Madde 11)
* “Hekimler tıbbî gereklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilmeyeceğine inanır ve kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dahi, kimsenin hayatına son verilebileceğini savunmaz.” (HHY Madde 13)
* “Hekimler hastanın; sağlık durumunu, kendisine uygulanacak tıbbî işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbî müdahale usulleri, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi istemek hakkına sahip olduğunu kabul eder.” (HHY Madde 15)
* “Bilgi, gerektiğinde tercüman kullanarak, hastanın anlayabileceği şekilde, tıbbî terimler mümkün olduğunca kullanılmadan, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden ve hastanın ruhî durumuna uygun ve nazik bir ifade ile verilir.” (HHY Madde 18)
* “Amacı insan yaşatmak olan ve özünde insan sevgisi olan bir meslek grubu”nun üyeleri olan hekimler, “gebeliğin sona erdirilmesi işleminin, 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanuna tabi olduğunu ve sterilizasyon ve gebeliğin sona erdirilmesi hallerinde, hastanın rızası ile evli ise eşinin de rızası gerekli” (HHY Madde 30) olduğunu bilir. Peki, hekimler bu kuralların tümüne uyar demek mümkün mü? Hayır! Bu bir genelleme olarak söylenemez. Bazı hekimler hastaları arasında ayırım da yapar, tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi de yapar. Kimi hekimler hastaların ve Bakanlığın izni ve haberi olmadan onlar üzerinde araştırma da yapar, onları istismar da eder. Hipokrat Yemini etmiş de olsa bazı hekimler ötanaziyi savunmak bir yana ellerine fırsat geçince uygular da. Hatta kimileri gayri ahlaki, gayri hukuki ve gayri insani şekilde 7-8 aylık fetusun yaşamını da sonlandırır. Çünkü hekimler de insandır ve onların da iyileri ve kötüleri vardır. İyi insanlar ahlak (veya etik) kurallarına ve vicdanına kulak verir. Kötülerin var olmasından dolayı da kanunlar vardır. Eğer kötü insanlar olmasaydı yasalara da gerek olmazdı. O zaman Hekimlik Meslek Etiği İlkeleri yeterli olurdu. Bazı hekimler bunları ve daha da fenalarını yapabilir, hatta yapmaktadır da.
Bu yüzden aksini iddia etmek yerine “Hiçbir hekim hastaları arasında ayrım yapmaz. Eğer yaparsa yetkili kurumlar ve meslek örgütleri yasal yetkilerini kullanıp onları gerektiği şekilde cezalandırır” demek en doğru yaklaşım olacaktır. Bunun için de “hakime ve hekime bir şey olmaz” anlayışını değiştirmekle işe başlamak gerekir. Kısacası, çözüm 15 asır evvel yapılan tespiti hayata geçirmekte; “Adalet mülkün temelidir.” Yoksa hamaset ve genelleme ile hiçbir yere varılmıyor…
* Hasta Hakları Yönetmeliği (Resmî Gazete Yayım Tarihi: 01.08.1998 Sayı: 23420 )