Mesmer veya Mesmerizm pek çoğumuza tanıdık gelir. Ama bu tanışıklık çok da sempati uyandırmayan türdendir. Biraz sahtecilik veya bilim karşıtlığı ifadeleri çağrıştıran bir kavram gibidir. Mesmer’in 18. yüzyıl Avrupa’sında meslekten uzaklaştırılması sanki modern bilmin bir başarısıdır. Mesmer ne yapmıştı? Nerden gündeme geldi ki Mesmer?
Pediatrik Anestezi dergisinin 2004 yılı 14 sayısında bir makale yayımlandı. Makalenin başlığı “Hipnoz: Yeni bir anestezi tekniği” şeklindeydi. Fransa’da yapılan çalışma eski bir konuyu yeniden gündeme taşıdı; en azından anestezistler açısından böyle oldu! Gerçekten hipnoz yeni bir teknik miydi? Hipnoz sözcüğü Yunan mitolojisindeki uyku tanrısı Hypnosis’ten gelmektedir. İlk kez 1840 yılında Dr. James Braid tarafından hipnoz sözcüğü kullanılmıştır. Freud, Pavlov, Janet, Newton gibi isimleri de hipnoz uygulayıcısı olarak sıralamak mümkün. Hipnoz nedir? “Söz, bakış, hayal gücü ya da bazı yardımcı nesneler kullanılarak telkin vb.tekniklerle oluşturulan; kişinin duygu, düşünce, algı ve bellek işlevlerinde değişikliklerin gerçekleştirilebildiği ‘özel bir bilinç durumu’dur”. Hipnoz, bir bilinçlilik durumudur ve seçici bir bilinç durumu oluşturmaktadır. Günümüzün tıp dünyasında hipnoz özellikle batı tıbbında oldukça yaygın uygulanmaya başlamıştır ve çok ilginç çalışmalar tıp literatürüne kazandırılmıştır. Hipnoza alınan sujelerde pozitron emisyon tomografi ile beyin alanlarında değişikliklerin oluştuğu ortaya konmuştur. EEG ile aktivite değişiklikleri belirlenmiştir. Geldiğimiz noktada artık bir yandaş tıp uygulaması değil, modern tıbbın araçlarından biridir. ABD’de 1950’li yıllarda hipnozun bilimsel bir yöntem olduğu kabul gördü ve etik düzenlemeler de yapılarak tıbbın uygulama alanlarına sunuldu. Avrupa’da da durum benzer şekildedir.
Yasalar ve bilimsel düzenlemelerle hipnoz insanlığın hizmetine sunulmuştur. Sunulmaması zaten düşünülemez; o kadar geniş alanda yararlanmak mümkün ki nasıl arkamızı döneriz? Neler olabilir bu alanlar? Beni çok heyecanlandıran anestezi premedikasyonunda, indüksiyonda, ameliyat sonrası ağrı tedavisinde, diğer ağrılarda da kullanılabilir olması ve sonuçların da, bildiğimiz farmakolojik yöntemlerden bile daha etkin olmasıydı. Bilim böyle diyor! Bunlarla sınırlı da değil uygulama alanı hipnozun. Türk tıp dünyasının epeyce uzağında kaldığı nitel çalışma tekniği uygulanarak yapılmış bir çok araştırma yayımlanmıştır.
Psikiyatri ve psikolojinin pek çok alanına girmiş durumdadır hipnoz. Harika bir ilaç gibidir. Ancak hatırlamak gerek ki her ilacın yan etkisi olabilir; bu yan etkiler de özellikle ehil olmayan ellerde kolayca ortaya çıkabilir. Sağlık Bakanlığı da böyle düşünmüş olmalı! Hipnoz eğitimini gerekli ve eğitimi de belgeli hale getirmek amacıyla bir tüzük taslağı hazırlamıştır. Bu taslak oldukça ilginç göründü bana; benim bir premedikasyon amacıyla hipnoz yapmam için psikiyatriste danışmam gerekliliği gündeme geldi. Oldukça şaşırtıcıydı! Midazolam uygularken de bir farmakoloğa mı danışmalıyım acaba? Eğitim ve belgelendirmenin mutlak koşul olduğuna gönülden inancımı koruyorum.
Yeditepe Üniversite’sinin de bu yolda aldığı yolu görmezden gelemiyor, verdikleri eğitimi gıptayla karşılıyorum.
Hipnozu kimler uygulamalı sorusuna bir yanıt bulmalıyız diye düşünüyorum! Materyali insan olan meslek grupları hipnoz uygulamasını bir eğitim sürecinden sonra yapmalıdır. Hekimler, diş hekimleri, psikologlar, psikolojik danışma ve rehberlikçiler bu eğitimi alabilir kanısındayım. Bir an önce yasal düzenlemelerin yapılması, hipnoz uygulamasını, işi insana yardım olmayan meslek mensubu kişilerin elinden alarak, eğitilmiş asıl sahiplerine teslim edecektir.