Dünyada ilk bilimsel tıbbın kurucusu olan Hipokrat, tıp etiği alanında birçok öğretiye imza atmıştır. MÖ V. yüzyılda yaşayan bu ünlü hekim, “Hipokrat Aforizmaları” ve “Tıp Yemini” ile tıp etiğine birçok ilke getirmiştir.
Hipokrat’a göre doktorun saygın bir görünüşü olmalı, buna uygun olarak sağlıklı ve iyi beslenmiş görünmelidir. Çünkü insanların çoğu, tertipli olmayan bir doktorun diğer insanlara iyi bakamayacağını düşünürler. Dahası, kendi kişisel temizliğine dikkat etmeli, uygun kıyafetler giymeli ve rahatsız etmeyen parfüm kullanmalıdır. Doktorun belli bir sosyalleşme seviyesi olmalıdır. Çünkü somurtkan bir mizaç ne sağlıklı insanlara ne de hasta insanlara nüfuz edebilir.
Hipokrat, medikal deontolojiye de eğilmiş ve bu konuda bazı eserler vermiştir. Bunlardan“Hipokrat Aforizmaları”, bugünün ve yarının hekimlerine yol gösterecek olan kuralları içermektedir.
Yine Hipokrat’ın, tıbbi deontoloji açısından atasözü hâline gelen birkaç deyimi ise şöyledir:
“Her şeyden önce hastaya zarar vermeyeceksin.” “Ağrıyı dindireceksin.” “Cerahati nerede görürsen boşaltacaksın, temizleyeceksin.” “Çocuk düşürmeyiniz.” “Hekimin görevi hastayı nadiren iyileştirmek, çok kere ağrısını gidermek, fakat her zaman için teselli etmektir.”
Görüldüğü gibi, yüksek ahlaki idealler Hipokrat’ın tüm eserlerinde vardır. Eserlerindeki etik kurallar derin akılcılık göstermektedir. Ancak, Hipokrat’ın tedavi edilemeyecek olan hastalara karşı gösterdiği akılcı duygusuzluk onun zamanının tedavi kurallarına dayanmakta olup, devrin ışığında değerlendirilmelidir.
Ünlü Hipokrat Yemini şöyledir:
“Hekim Apollon, Aesculapios, Hygeia ve Panacea adına, bütün Tanrılar ve Tanrıçaların şahitliğinde yemin ederim ki, aşağıdaki andımı kabiliyetim ve gücüm yettiğince yerine getireceğim. Bu sanatı bana öğreteni ebeveynim yerine koyacağım, hayatımı onunla paylaşacağım ve ihtiyacı olursa mallarımı onunla bölüşeceğim, çocuklarına kardeşlerim gibi bakacağım, istedikleri takdirde bu sanatı onlara ücretsiz ya da yazılı bir söz almaksızın öğreteceğim, bilgilerimi oğullarıma, ustalarımın oğullarına ve bu mesleğin kurallarını kabul edenlerden başka kimseye öğretmeyeceğim. Tedavi reçetelerimi kabiliyetim ve gücüm yettiğince hiçbir zaman birisine zarar vermek için değil, hastalarımın iyiliği için kullanacağım. Hiç kimseyi memnun etmek için ölümcül bir ilaç reçete etmeyeceğim gibi, ölümüne neden olabilecek bir tavsiyede dahi bulunmayacağım. Bir kadına düşük yaptıracak aletler vermeyeceğim. Hayatımın ve sanatımın saflığını koruyacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olduğu aşikâr olanlar için bile kullanmayacağım, bu işi ehillerine bırakacağım. Gittiğim her eve sadece hastanın iyiliği için gireceğim, kendimi hastalık yapıcı etkenlerden ve özellikle de ister hür ister köle olsun, kadın ve erkeklerle aşkın hazlarından uzak tutacağım, sanatımın icrası esnasında ya da günlük hayatımda bana gelen ve yayılmaması gereken bilgileri sır olarak tutacağım ve hiçbir zaman açmayacağım. Bu andımı tuttuğum sürece, hayatım ve sanatımın icrası bana mutluluk versin, tüm insanlar tarafından her zaman saygı göreyim, eğer yeminimden dönersem bunun zıddı bana az gelsin.”
Etik ilkeler tıbbi problemleri çözer, etik değerleri belirler, tıbbi olgulardaki ikilemleri sonuca bağlarlar. Bu şekilde fonksiyonel rolleri olan tıp etiği ilkeleri, etik görüşlerde doğru ve iyi olarak bazı sonuçları ortaya çıkarırlar. Yine bilinmelidir ki, tıp etiği ilkeleri iyi yönde değer ve kavramlar olarak insanların moral dünyasını ve güvenini güçlendirirler. Yani, insanların ruh yapılarını güçlendirirler. Bu ilkelerin her birinin bağımsız olarak önemleri büyüktür. Bütün bu özellikleri Hipokrat’ın düşüncelerinde de görmek mümkündür.