Meftuniyet derecesinde âşık olduğum ve bu aşkı doyasıya yaşadığım, bin kere dünyaya gelsem yine de tereddütsüz tercih edeceğim mesleğim, nikâhlı eşim nöroşirürji (beyin, omurilik ve sinir cerrahisi) haricinde, sevdalarımın ve sevgililerimin teşkil ettiği paramedikal alanda yazdığım, on birinci kitabım olan ve Kasım 2016 tarihinde GİRDAP KİTAP tarafından yayımlanan “BEYİN FIRTINASI” isimli eserimi; münhasıran, dokuzuncu sayfasındaki “Dünya durdukça, İnsanlığın ebediyyen kendisine minnettar kalacağı, Nöroşirurji Mesleğimin Güneşi, Rehberim, Mürşidim, Ustam ve Hocam Muhterem Prof. Dr. Mahmut Gazi Yaşargil’e…” ibaresi ile çocuklarımın gırtlağından geçen her lokmada hakkı olan ustam ve hocam YAŞARGİL’e ithaf etmiştim.
Daha önce yazdığım “Ah Bu Doktorlar!” isimli kitabımı kendisine verdiğimde çok memnun olduğunu, titiz, ciddi ve biraz da sert mizacı sebebi ile çok nadiren gözlerinden okunan sevincine şahit olmam ve o müstesna anı tekrar yaşayabilmek arzu ve heyecanıyla, 1 Aralık 2016 Perşembe günü hastanedeki ofisine giderek, “Beyin Fırtınası”nı da bizzat, kendi masasında “Yaptıklarımın ve yazdıklarımın teminatı, ışığı ile yazdığım kitabını, Ustam ve Hocam Muhterem Prof. Dr. M. Gazi Yaşargil’e arz ederim.” notu ile imzalayıp takdim ettim.
Hocamı çok iyi tanıdığımdan, sorularına hazırlıklıydım. Kitabın isminin nereden geldiğini sorunca, yaklaşık yirmi sene evvel, iki yıl müddetle periyodik olarak yayınlanan, yapımcılığını ve sunuculuğunu bizatihi kendimin yaptığı, “Brain Storming, Beyin Fırtınası” isimli televizyon programından aldığını ifade ettiğimde, muzip ve biraz da “velfecri” okuyan gözlerini bana dikerek, beni çok yakın takip ettiğini ve nefesinin ensemde olduğunu, “Nöroşirurji, Edebiyat, Musıkî, Şiir, Hat ve Teoloji” sahalarında çok aktif ve başarılı bulduğunu, bütün bunlara nasıl vakit ayırabildiğimi ve becerebildiğimi ve bu nedenlerle de beni kıskandığını(!) söyledi. Layık olmadığım bu iltifatlar karşısında, mahcubiyetimi ifade edince, “Keşke, ben de senin gibi ârûz vezni ile rubâî yazabilseydim!” serzenişinde(!) bulundu. Bunun üzerine, otuz sene evvel Zürih’te şiir yazdığım için Hocanın beni fırçalamasının tesirinden sıyrılarak cesaretimi toplayıp, yanımda her ihtimale göre getirdiğim, ârûz ile yazdığım “Ya Hayy!, Rubâîler” isimli kitabımı imzalayarak Hocama takdim edince, bana “Bak, haklıymışım!” dedi.
Gerek dünya ve gerekse Türkiye eksenli problemler üzerinde konuştuk. Nöroşirürjinin geçmişi, bugünü ve geleceği hususunda görüşlerini beyan etti, benim fikirlerimi sordu, anlattım.
Bana, yetiştirdiği öğrencileri arasında, hep yanında duran, sadakatinden şüphe etmediği, saygı ve sevgisinde asla kusur etmeyen, kendisini devamlı arayıp soran, ziyaret eden, dünyadaki iftihar ettiği en vefalı birkaç beyin cerrahından biri olduğumu söyledi. Mahcup oldum, gururlandım, duygulandım, donakaldım, dilim tutuldu…
Yerinden kalktı, kütüphanesinden, “M. GAZİ YAŞARGİL, Bir Beyin Cerrahının Meslek Yaşamı, Düşünceleri ve Anıları” isimli kitabını aldı ve “Sen hep iki dolmakalem kullanırsın, biri mavi, diğeri siyah mürekkepli. Mavi mürekkepli olanı ver bakalım!” dedi. İstediği kalemi cebimden çıkartıp verdim. O kalemle kitabına, “Şâir Beyin Cerrahımız İsmail Hakkı Aydın’a en iyi dileklerimle. Gazi Yaşargil, 01.12.2016” notunu düşerek imzaladı. Sekreterini çağırdı, birlikte fotoğraf çektirdik, benim için çok değerli, anlamlı ve unutulmaz olan bu müstesna anı ölümsüzleştirdik.
Sohbetimiz devam ederken, ameliyattan çıkıp gelen Prof. Dr. Uğur Türe de müsaade alarak bize katıldı, güncel konular hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Türkiye’de yapılacak olan “2017 Dünya Beyin Cerrahisi Kongresi” hakkında düşüncelerimizi paylaştık.
Müsaade isteyince, en kısa zamanda ziyaretime gelmek istediğini söyledi, kapıya kadar gelerek beni uğurladı. Doksanıncı yaşını çoktan aşan Gazi Hocamı hiç bu kadar mutlu görmemiştim…
Sen çok yaşa Hocam!
Herkese Mutlu Seneler…
Yaşargil Hocamın seçtiği bir rubâi ile bitirelim.
(Bîmecâl, İsmail Hakkı AYDIN, Ya Hayy!, Ötüken Yayınları, 2014, İstanbul)
BÎMECÂL
(Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün)
Gül hazin, leylâk perîşan, gamda mehtab bîmecâl.
Sayfalar yorgun, kalemler yasta, bîtâb, bîmecâl.
Yâr’da renk, bülbülde âhenk, bir hazan sevdâsıdır,
Güfteler hep bestelenmiş, tel ve mızrab bîmecâl.