Değerli okurlar! Bu yazı hepinizi çok yakından ilgilendiriyor. Dile getireceğim hususlar başkalarının değil, doğrudan sizin sorununuz.
Diyelim ki, aracınızla bir kazaya sebep olup yaralandınız ve bir üniversite hastanesinde tedavi gördünüz. Sizin tedavi giderlerinizi araç sahibi olduğunuz için- trafik sigortanız ödemiyor. SGK, trafik kazası provizyonu alınan hiçbir olguya ödeme yapmıyor. Hastane, trafik kazası yerine acil provizyonu almaya kalksa, SGK hastaneyi gerçeğe aykırı fatura düzenlemekle suçluyor. Hastane, ücreti sizden talep ediyor. Siz "Ben devlet memuruyum, sigortalıyım, prim ödüyorum, nasıl olur tedavi giderleri benden tahsil edilir?" diye şikâyetçi oluyorsunuz. Diyelim ki, politikacılara, yöneticilere başvuruyorsunuz.
Girişimleriniz sonucu, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Hastanelere "Acil olgulardan para talep etmeyin, Başbakanlık Genelgesi’ne göre işlem yapın" anlamında yazı yazıyor. Ancak, Başbakanlık Genelgesi "Acile başvuran olgulardan ücret almayın" demiyor. Sadece sigortalı/değil, parası var/yok demeden gereken acil tedaviyi yapın, giderleri daha sonra kişinin sigortasından; ödeyemeyecek durumda olanlarınkini ise Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından isteyin, diyor. Ancak söz konusu vakıf, SGK mensubu olanların, düzenli geliri ya da üzerine kayıtlı yeterince malı/mülkü olanların tedavi giderlerini ödemiyor. İşte size çözümsüz sorun. İki yıla yakındır soruyoruz, yazıyoruz, çözüm yok. Ortada koca klasör dolusu mevzuat ve resmi yazılar (2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu; Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği; Hazine Müsteşarlığınca yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile Hazine Müsteşarlığının konuyla ilgili farklı zamanlarda farklı sayılarla yayınladığı yazılar ve sektör duyuruları; konuyla ilgili Sayıştay Başkanlığının yazı ve Sayıştay denetçilerinin kararları; Sağlık Bakanlığının farklı birimlerinin (Müsteşarlık, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü, Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü; Hukuk Müşavirliği) farklı tarih ve sayı numaralarıyla yayınlanan çok sayıdaki yazıları), var, ama çözüm yok. Trafik kazazedelerinin tedavi masraflarından oluşan kamu alacağı nasıl tahsil edilecek? Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün "Hizmeti verin, parasını tahsil etmeyin" anlamına gelen yazıları, Sayıştay denetçilerince geçerli addedilecek mi?
Aracım yok, öyleyse bu konu beni ilgilendirmiyor, demeyin. Size uygun senaryo da var.
Varsayalım ki, yayalara kırmızı ışık yanarken çocuğunuz yola fırlamış olsun. Bir araç gelip çocuğunuza çarpsa, çocuğunuz bir üniversite hastanesine kaldırılsa, tedavi giderlerini kusurlu yaya olduğu için- trafik sigortası ödemiyor. SGK, zaten trafik kazası için hiçbir olguya ödeme yapmıyor. Velhasıl durum yine aynı, ya siz ödeyeceksiniz veya
Bir araçla yolculuk yapıyorsunuz, bir başka araçla çarpıştınız, yaralandınız, tedavi gördünüz. Kazada sizin 4/8 oranında sorumluluğunuz var. Tedavi giderlerinizin yarısını size çarpan aracın sigortası ödüyor (ödediği de pek vaki değil, ama teorik olarak ödemesi gerekiyor). Geri kalan yarısını sigortalı olsanız da SGK ödemiyor. Bundan sonrası yine aynı durum
Diyelim ki, eşinizin/kardeşinizin/annenizin yaralandığı trafik kazasından karşı aracın sürücüsü 8/8 oranında kusurlu bulunuyor. Hastanız hemen bir devlet hastanesine kaldırılıyor. Olaydan 36 saat sonra üniversite hastanesine sevk ediliyor. Yatırılıp ameliyat ediliyor, yoğun bakım tedavisi görüyor. Tedavi giderlerinizi trafik sigortası ödemiyor, çünkü dosyada hastanıza ve şoföre ait alkol muayenesi sonucu yok. İlk başvurduğu hastanede yapılmamış. Sonradan da yapılması mümkün değil. Şimdi, ortada kalan faturayı sizin ödemenizi isteyecekler. Yani durum yine öncekilerle aynı
Sadece sorun bunlardan mı ibaret? Hayır. Trafik sigortası teminat miktarını aşan tedavi giderleri ile yol, sis, yağış vb. gibi araç sürücüsünden bağımsız nedenlere bağlı trafik kazalarının tedavi giderleri de tamamen ortada kalıyor. Yine, bisiklet ve motorlu bisikletlerin neden olduğu kazalar ile traktörlerin karayolu dışında yol açtığı kazaların da trafik kazası olarak mı, yoksa acil olgu olarak mı provizyon alınacağı belli değil.
Bu belirsiz durumlar bir tarafa, mevzuata göre açıkça trafik sigortası tarafından ödenmesi gereken faturaların da neredeyse tamamına yakını pratikte tahsil edilemiyor. Çünkü, kazazedelerin hemen tamamının elinde, ödeme için trafik sigortasına gönderilmesi gereken olay yeri kaza tespit tutanağı bulunmuyor.
Taburcu sonrasında bu kişiler, söz konusu tutanağı hastaneye getirmiyor. Getirmesi için senet sepet yapsanız, Trafik Hizmetler Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü oturup müddei umumi gibi sizin "TCK’nın hangi maddesinden ötürü kaç yıl hapis yatacağınıza" dair yazılar filan yazıyor. Tedavi ettiğiniz olguların size teslim edilmeyen tutanaklarını elde etmeniz bir türlü mümkün olmuyor.
Ankara’daki bürokratlar, oturdukları yerden antetli kâğıtlara yazılar yazınca sorun çözülecek sanıyorlar. Ama gerçek öyle değil. Savcılıklardan, karakollardan bunları almamız, çoğu zaman mümkün değil. Alsanız da, bazı tutanaklarda kusur oranları net olarak belirtilmiyor. Sigorta şirketleri, bu durumda ödeme yapmıyor. Belge olsa bile, çoğu olay mahkemeye intikal ediyor, dava sonuçlanıncaya kadar yine ödeme yapılmıyor. Dava iki yılda sonuçlanmazsa süre aşımına giriyor.
Son birkaç not ile bitireyim.
"Trafik kazası ise asla ödeme yapmam" diyen bir sosyal güvenlik kurumu olur mu? Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kalan trafik kazasıyla ilgili tedavi masraflarını karşılamayan bir özel sağlık sigortası poliçesi belki olabilir, ama bir kamu sigortası olamaz. Hele, adında "sosyal güvenlik" ifadesi yer alıyorsa, hiç olmaz.
Yazımda örnekleri hep üniversite hastanelerinden verdim. Çünkü Sağlık Bakanlığı hastaneleri, zaten götürü usulü SGK’dan paralarını aldıkları için onların tuzu kuru.
Bir de Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü, bildiğim kadarıyla Sağlık Bakanlığı hastanelerinin trafik hizmetlerini yönetmek için kurulmuş bir işletme. Bu İşletmenin yazıları, üniversite hastanelerini ne kadar bağlar? Bu İşletme Müdürlüğünün mütalaalarının trafik sigortaları ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından hiç dikkate alınmadığını yaşadıklarımızdan biliyorum. Ama Sayıştay denetçileri, hastaneleri denetlerken dikkate alır da, hastane yöneticilerini kamu alacaklarının tahsil edilememesi hususunda mazur görür mü?
Velhasıl, durum kritik. Aşağı tükürseniz, söz konusu İşletme Müdürlüğü sizi TCK’dan hapse yollayacak. Yukarı tükürseniz, Sayıştay kamu alacağını tahsil etmeyerek kamuyu zarara soktuğunuzdan dolayı size zimmet çıkaracak. Bunun hukuk içinde bir çözümü var mı? Bilen varsa, lütfen insaniyet namına söylesin.