Filozoflar hayatın her yönüyle ilgilenirler. Eşya (nesne) ve olayları sebep sonuç ilişkisiyle yorumlar bilimin gelişmesine ortam hazırlarlar.
Çok yönlü insanlardır.
Resmi ideoloji ile çatışırlar.
Halka yabancıdırlar; ancak halkın içinde ve halkla beraberdirler.
İstikbal için yaptıkları yorumlar binlerce yıl geçerliliğini sürdürür.
Dünyayı değiştiriyorum diye övünmezler; ancak fikirleri dünyayı geliştirir ve değiştirir.
Tarihin her aşamasında yeni (gibi) üretilen bir fikir daha önce bir filozofun mutfağında üretilmiştir.
Filozof yürüyen bir araç gibidir; hem sürekli ilerler hem de farları ile yolu aydınlatır; hem kendi önünü görür hem de çevresindekilerin yolu görmesine neden olur.
Filozofun fikri eskimez, tarihsel sürecin her aşamasını aytınlatır.
Yeter ki bu aydınlıkta hayatı okuyalım.
İşte 1126 yılında Kurtuba’da dünyaya gözlerini açan İbn Rüşd 900 yıldır aydınlatma işlevini sürdürüyor.
“Aklı işletmeyi” öneren, “akıl gücü”nü bayraklaştıran ve aklın “varolanlar arasındaki düzen ve tertibi düşünüp kavramanın ötesinde bir şey olmadığını” vurgulayan İbn Rüşd, “dünya yorumunun” ilkelerini şöyle sıralıyor:
*Herhangi bir konuda bilgi edinmek isteyen ve zihinsel bir faaliyete yönelen kişi, bunu yaparken yalnızca “gerçeğe ulaşma amacı”nı gütmelidir.
*Hiçbir engel ve mazeret gerçeğe ulaşma çabası içinde olan kimseyi yolundan alıkoymamalı, o daima görev ve sorumluluk bilinci ile gerçeğin peşinde koşmalıdır.
*İnsanlığın gerçeğe ulaşmak adına felsefe ve bilim alanında ortaya koymuş bulunduğu yöntem, tecrübe ve bilgi birikimi asla göz ardı edilmemelidir.
*Grçeği bulma yolunda yöntem, tecrübe ve görüşlerinden yararlanılabilecek kimselerin sahip oldukları inançlar ile mensup oldukları din, mezhep ve toplum, hiçbir şekilde gerçeğin önüne geçirilmemelidir.
*Karşılaşılan hiçbir fikir ve düşünce körü körüne kabul edilmemeli, tam tersine eleştirici ve seçici davranılmalıdır.
*Her şeye rağmen insan aklının kavrayıp çözüme kavuşturmada yetersiz kaldığı metafizik sorunlar konusunda son söz “vahy”e bırakılmalı; ancak uzmanlık şartına haiz olanların güçleri nispetinde yorum yapma hak ve sorumlulukları da teslim edilmelidir.
*Özellikle metafizik sorunlara ilişkin hiçbir yorum, kesin doğru olarak değil, başkalarına oranla daha tutarlı ve başarılı yorum şeklinde telakki edilmeli, daha tutarlı ve daha güvenilir başka yorumların ortaya konulmasının da her zaman için mümkün olduğu asla unutulmamalıdır.
*Herhangi bir araştırma yapılırken izlenebilecek en doğru ve yararlı yöntem, doğrudan doğruya “sorun”u ele alıp inceleyerek, çözüme yönelik “tez”in ortaya konulmasıdır.
*“Sorun”un çözümüne ilişkin olarak ileri sürülmüş olan herhangi bir görüşten yola çıkılarak yeni bir çözüm yahut yorum arayışına gidilmesi halinde, hareket noktası olarak alınan o görüş (antitez), -sanki kendisinin savunduğu görüşmüşçesine- bütün dayanak ve gerekçeleri ile birlikte, son derece tarafsız ve önyargısız bir yaklaşımla ortaya konulmalı; ilk bakışta gerçek dışı gibi görünen bu görüş karşısında, onu ileri sürenin bakış açısı ve gerekçeleri doğrultusunda bu durumu ortadan kaldıracak sağlam ve tutarlı öncüller bulmaya çalışılmalı, konu tekrar tekrar gözden geçirilmelidir.
Metafizik, mantık, tabiat ilimleri, zooloji, psikoloji, astronomi, tıp, politika ve ahlak konularıyla ilgilenen İbn Rüşd’ün bu görüşleri modern çağımızın Orta Doğu coğrafyası için bir “manifesto”, Avrupa ve Amerika coğrafyası için bir “hatırlama” olarak içselleştirilmelidir.”*
Saygı ve Sevgiler.
- İbn Rüşd Felsefesi
Hüseyin Sarıoğlu-2003