Hani en sevdiğini kaybettiğinde
İçin yanar yanar yanar yanar ya
Ben de seni kaybettim ağlarım şimdi
– Şevketttt kalkkk, yanıyoruzzz, çocuklarrrrr!..
– Aman Allahım, öhö, öhöö, öhöööö, nefes alamıyorummm, telefonum neredeee, itfaiyeyi arıyorum
———
– Dikkat dikkat! Tüm birimlerin dikkatine, bu bir yangın alarmıdır. Orta mahalle, Menekşe sokak, Hisar apartmanında yangın meydana gelmiştir.
– Anlaşıldı merkez, ekibi hemen gönderiyoruz.
———
– Nerede kaldı bu itfaiye, Hanımmmm, çocukları çıkar, öhööö, ne-fes ala-mıyo-rumm…
– Kuzummm, Elifim, Eymenim, nefes alın bir tanelerim, korkmayın ben yanınızdayım, Şevkettttttt…
———
-Alo Merkez, yangın mahalline giremiyoruz, sokakta sağlı sollu park yapmış araçlar var. Tanker var, yok artık!..
-Tüm ekiplerin dikkatine!.. sokağa bir alt yoldan girmeye çalışalım; inşaat alanı da sokağa girmemize engel oluyor. Hay ben böyle plansız yapılaşmaya…
———
-Yangın neden çıkmış ki?
– Bilmiyorum, elektrik ocağından diyorlar, zaten hep sigorta atıyor dediydi rahmetli Şevket abi…
– Gitti gül gibi çocuklar, Allah sabır versin kalanlara, Halime ne yapacak şimdi?..
……………………………
Gelin bir şehir kuruluşunu hayal edelim:
Önce bu şehrin yolları yapılsın, yaklaşık bir 50 yıl süreyle de değiştirilmeye ihtiyacı olmayacak şekilde bir planı olsun; Ha bir de “birileri” gelip “benim dediğim olsun” olmasın…
Oldu…
Yaşam alanlarına ait ne kadar -leks varsa, dubleks, tripleks, forleks;
Durun devamı var; bitmek bilmez kompleks ruhuyla güya estetik ilaveten de konforlu-sosyal donatılı olacağım diye kendini yırtan, üstüne üstelik hay (hay hayyy) kualite teknolojili deyip “akıllı” sıfatını da yapıştırıp yükseltmiş de yükseltmiş egonerme pardon betonerme apartmanlar yollardan önce çoktan yazılıp çizilmişlerdi. İmzalarla halay çeken “ey rüzgarrr nereden esersen es, koy cebimeee” li masa başını iyi ezber yapmış kaşeler, beyaz sayfalarda kırmızı-mavi-siyah renkli varlıklarını arz-ı endam etmekteydiler.
Sahi plan neydi? Muhataplar plan tanımını biliyor muydu ki uygulamayı bilsin…
Plan: “Belli amaçlar doğrultusunda geçmiş verilerden ve tecrübelerden yararlanarak geleceğe dair alınacak kararlara temel oluşturmaktır” denilmiş; iyi hoş da, tanım içindekileri de bilen var mı?
Geçmiş veriler diyorsun, olmadı bir de tecrübe diyorsun, bitmiyor bir de geleceğe dair diyorsun…
Offff!.. Çok şey diyorsun…
———
– Şevket abi, benzin istasyonu için ruhsat almak isteyenlerin dosyasını masanıza bıraktım. Ayrıca o bölge ile ilgili geçmişe ait verilerin olduğu dosyaları da bıraktım, abi incelerseniz sevinirim, pek tekin değil gibi orası…Daha önce benzin istasyonu ruhsatı için hiç tecrübem olmadı abi, sizin var mı?
– Tamamdır Oktay, bakarım…
– Abi, yakınında okul var, iki tane de iki katlı ev var, biri bizim bacanağın…Gelecekte oraya büyük araç girişi zor olabilir, yollar da çok dar, geçende…
– Tamam dedik ya Oktay!..Uzatma!..İşimi de bana öğretme!..
————
Plan tanımlaması tek başına yetmezdi. Planlamanın aşamaları olmalıydı oysa ve aşamaları da bilmek gerekti…Şehircilik planlamasında önce hedefler belirlenmeliydi, “neyi nereye koyarsak ne olur, ne olmaz” diye sorularla başlanmalıydı. yer altından yukarıya doğru her katmana bir sorulmalıydı; Sorulmadı (mı?).
Ardından hedef tarlasındaki/tahtasındaki ürünler ve bu ürünlerin ekilmesi için gerekli vatansever ama illaki koltuksavar kaynaklar seçilmeliydi. Kaynaklar güvenli yolculuğun adresi “strateji” turizmin otobüsünde arkasından bir sürahi-ilahi dolusu su atılarak yolcu edilmeliydi. Hedefler kaynaklarla halel gelmemiş, ama hep helal gelmiş “sulama” sistemiyle toprakta can bulmuş haldeyken, başı boşluklarını dizginleyen hatta “yabani/arsız” otların temizlenmesini de işin içine katan kontrol mekanizmalarının şemsiyesi altında yürürken, ayakların altına “neyde in rant oğlu rant” değil “meyde in Türk oğlu Türk” yapımı kırmızı halı serilmeliydi.
Önce binalara, dükkanlara, avemelere izin verip, sonradan yolları plansız yapılan şehirler istemiyoruz. İçimiz yanmasın, içe yolculuk sağlayan yollar kapanmasın…
“İçim yanar-Ferdi Babaya saygılarımızla”
“Bu yazıdaki konuşma senaryoları hayal ürünüdür, asla da gerçek olmasın!..”
2 yorum
Kaleminize sağlık, harika bir yazı.
Teşekkür ederim hocam.