Dünya hikmet(ilim) dünyası. Mutlaka sebeplere müracaat etmek lazım. Tohum ekmeden, çift sürmeden ve gerekli diğer yapılması gerekenleri yapmadan ürün beklenmez. Her işte sünnetullaha uymak (Allah’ın ilimle, bilgi ile tayin ettiği kurallar) her insanın mutlaka uyması gereken farziyettir. Uyulmaz ise dinli/dinsiz karşılığı olmaz. Bunda hemfikiriz, hiç kimsenin itirazı olmaz. Ancak, kainatta yada dar anlamda dünyamızda başımıza gelen/gelecek olan musibetlerde tek sebep bu mudur? Evet, materyalist düşünce ve inanç sisteminin cevabı budur.! Bu durumda canlarım, mallarım gitti acısını ne dindirir! Hangi teselli bana yaşam aşkı verir? El cevap, kocaman bir hiç. İnsan ruhunda, cehennemi bir yangın! Ya kaybettikleri için beklenen adalet! Dünya da asla mümkün değil, yangınımına bir ateşte bu düşünce/inançtan gelir!
Oysa, “..Evet, sanki onlar diyorlar ki: “İnsana bu kadar kıymet ve ehemmiyet verilmesi nereden ve neye binaendir? Ve Allah’ın yanında mevkii nedir ki onun için kıyameti koparıyor?” Onlara cevaben Kur’ân-ı Kerim, bu âyetin (Bakara Sûresi; 272 / 307) işaretiyle diyor ki: “İnsanın pek yüksek bir kıymeti olmasaydı, semavat ve arz(dünya) onun istifadesine muti(itaatkar) ve musahhar olmazdı. Ve keza, insan ehemmiyetsiz olsaydı mahlûkat onun için halk edilmezdi. Eğer insan ehemmiyetsiz ve kıymetsiz olsaydı, o vakit insan, mahlûkat için halk olunacaktı. Ve keza, insanın Hâlıkı(Allah) yanında mevkii pek büyük olduğu içindir ki, âlem-i dünyayı kendisi için değil, beşer(insan) için, beşeri de ibadeti için halk etmiştir.” Hülâsa: İnsan mümtaz ve müstesnadır; hayvanlar gibi değildir. Onun için insan, hesap vermek için tekrar diriltilecektir, cevherine bir sadef olmuştur..” Bu inanç; hayata hayat olursa, başımıza ne geldi ise/gelecekse anlamlı olur. Hayata lezzet ve yeni umutlar katar. En evvel gönül, vicdan ve akıl insana layık bir kıymet alır.
“…Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin (Araf:155).”
Büyük bir afetin tedavisine uğraşırken, gözyaşları içinde her kurtulan cana, şükür yerine Allahu ekber diyenler için; “…Kurtarma çalışmaları sırasında ‘Allahu Ekber’ diye slogan atmak nasıl bir zihniyettir? Bir ibadet ifadesini, bir ayeti şeriatçı eylemlerde slogan haline getirenler, bu zihniyeti kurtarma işine de taşıdılar. Pes artık. Herkes kendi sloganını mı atsın? Böyle kamu yönetimi olur mu? Ve dahi, insanlar can kurtarma telaşında iken, “baraj patladı” yalanıyla can kurtaranlar panikleyerek can kurtarma işini bırakıp kaçanlar feryat edince! sonra bu yalancı soytarıyı kahraman gibi ekranlara çıkararak, ne olmuş sanki küçük bir yalan diyen, ahlak(sız) yoksunu beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
Tek yürek olmuş, 7/24 canını hiçe sayarak kurtarma işindeki ekibi, sırf adi bir oy devşirme yöntemi ile; bizim belediyemizin insanlarını kurtarmıyorlar diyecek kadar insanlıktan çıkmış siyasetçi beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim. Tek yürek olmuş, 7/24 canını hiçe sayarak kurtarma işindeki ekibe, sanki enkaz altındakileri kurtarmadan önce, sen hangi partilisin demiş gibi suçlayan beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
“Ya hepimizi tutuklayın ya da geceden beri tutukladığınız gençleri (deprem altında can çekişen canlarımızla dalga geçen!) ve gazetecileri serbest bırakın” diyerek, enkaz altındaki vatandaşları arayarak dalga geçtikleri için tutuklanan alçaklara “gençler” diyerek sahip çıkan’ beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
Milletin maşeri vicdanında mahkum edilmiş; köksüz, vatansız, hiç bir kutsalı olmayan ama binlerce yalanıyla, bu vatanın öz evlatlarının yüzünü ekşiden beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
Deprem yerine gelmeden önce, kameralar önünde “bir çocuklu aile bulun, bana teslim edin, ben de ona sahip çıkayım(oy devşirme adına, önceki adi kurguları gibi) kurgusunu gerçekleştiren, diğer göçük altındaki çocukları hiç umursamayan münafık siyasi beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
Hatay’a girişte, barikat kurarak içeri girmesini engelleyen ve mutlaka bunu bir talimatla yapan eşkiya bozuntusu beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim. Herkes can derdinde iken, kapalı kepenkleri bile kırarak talan eden mezar soyguncusu beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
LGBT gibi (bir kavmin helakına sebebiyet veren) sapık bir grubun desteğini kaybetmeme, onlara şirin gözükme adına, fahri üyeliğini kabul eden ve dahi onların isteklerini destekleme adına, aile yapısını helak edecek olan beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
Marksist bir örgütün yönetimine giren; muhafazakar -milliyetçi bilinen, marksist bir örgütün safından, müslümana taş atan’ beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
Kendine bilim adamı diyerek, kinini kusma adına, daha depremin ilk günlerinde, ahlaksızca, milleti sokağa dökme adına iğrenç yalanlarını tweet’leyen, sonradan özür bile dilemeyen; karanlık ve çağdaş yobaz beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim.
15 Temmuz darbe girişimi muvaffak olsaydı; Türkiye’yi Suriye ya da Irak’a döndürdükten sonra, paramparça edecek ve evvelen darbeye karşı çıkan ve ellerinde ölüm listesi bulunan milyonları asacak, sonradan da ülkemi kaçınılmaz bir iç savaşa sokup, bölecek kadar gözleri kararmış, milyonları katledeceklere kucak açacak kadar zalim ve ahlaksız olan, gönülleri enkaza dönmüş, akılları karanlık ve vicdanları enkazda çürümüş bu beyinsizler yüzünden bizi helak etme yarabbim. Amin Amin Amiiin…
1 yorum
Bir eğitimci olarak kaleminize sağlık muhterem hocam. Yazınızı talebelerime okuyacağım? Bu sefer bu ve benzeri yazılar İnşallah çoğalıyor.