Bundan tam 30 yıl önce Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde kadın hastalıkları ve doğum ihtisasına başlarken, uzmanlık eğitimi 4 yıldı. Ancak biz ihtisasa başladıktan bir süre sonra akademik kurulumuz bir karar alarak Ankara Tıp’ta uzmanlık süresini 5 yıla çıkardı. İlerleyen yıllarda pek çok tıp fakültemiz ve sonunda da Sağlık Bakanlığı 5 yılı kadın-doğum eğitimi için onayladı. Hocalarım bu kararı alırken, dâhili ve cerrahi branşları, doğum hekimliği ve endokrinolojiyi bünyesinde bulunduran bu branştaki potansiyel gelişmeyi daha o yıllarda sezmişlerdi. Ancak bu yıl ani bir kararla, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık eğitim süresi kısaltılarak yeniden 4 yıla indirildi. Bu kararın sebebini bilmiyorum ve anlamakta güçlük çekiyorum. Çünkü gelişen tıp aslında giderek kadın-doğum eğitimini daha komplike hale getirdi. Bakın, son 30 yılda kadın-doğum uzmanlık alanına hangi yeni konular eklendi:
-Obstetrik ve jinekolojik ultrasonografi,
-Ürojinekoloji,
-Laparoskopik ve histeroskopik cerrahi,
-Robotik cerrahi,
-Perinatoloji, fetal anomali tanısı, fetal tedaviler (inutero),
-In vitro fertilizasyon (tüp bebek), IVF, TESE,
-Prenatal genetik tanı, embriyo biyopsileri,
-TESE (Azospermik erkeklerde testiküler sperm enjeksiyonları).
Bu alanların her biri neredeyse yeni bir uzmanlık sahası olmuşken, klasik kadın-doğum ihtisas eğitimini de bu alanlara ilave etmek durumundayız.
Bu konuda bir başka sorun da, akredite olduğumuz Avrupa Birliği "board"larıdır. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Sayın İtil, geçtiğimiz günlerde Medimagazin’de bu konuya dikkati çekmiş ve "AB ülkelerinde kadın doğum ihtisas süresi 5 yıl olduğu için, şu anda Avrupa Jinekoloji ve Obstetrik Board (EBCOG)’una akreditasyonları kabul edilmiş olan pek çok kliniğimizin, uzmanlık eğitiminin ülkemizde kısaltılmasıyla akreditasyonlarının iptalinin gündemde olduğunu" belirtmiştir.
Eğer ki bu kararın, yani ihtisas sürelerinin kısaltılmasının amacı uzmanlıkta geçen süreyi kısaltıp ülkenin her köşesine ihtiyaç duyulan hekimleri bir an önce yollamaksa, buna katılmamız da mümkün değildir. Çünkü bu kadar komplike hale gelmiş bir branşta Avrupa normlarının altında bir sürede yetiştireceğimiz hekimler, halkımıza yeterli sağlık hizmeti sunamayacaklardır.