Öncelikle, başlık olarak yer verdiğim Arapça kökenli olan bu iki kelimeden “takdir” kelimesini “beğeni” anlamında, “tekdir” kelimesini de “gücenme” ya da “darılma” anlamında kullandığımı belirtmek istiyorum. Zira, Ziya Paşa’nın ünlü “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” sözünün akla getirilmesini istemem ve demek istediğimin bu anlamla herhangi bir ilgisi yoktur. Ben sadece kelimeler arasındaki uyum hoşuma gittiği için böyle bir tercihte bulundum.
Bu kısa hatırlatmadan sonra, şimdi yukarıdaki kelimeleri kullanmama sebep olan gelişmeleri aktarabilirim.
Birincisi; sadece yanında iki yıl çalıştığım ve daha sonra birkaç aylık sürelerle yeni yerinde ziyaret ettiğim Hocam Professor M.A. Ferguson-Smith tarafından küçük bir toplantı için Londra’ya, uçak ve otel giderlerim de kendileri tarafından karşılanmak üzere davet edilmem. Kendisi gibi emekli olmuş ve kısa süreli bir mesai arkadaşının unutulmayarak davet edilmesi insanı gerçekten gururlandırıp duygulandırıyor. Buna vefa mı dersiniz, insanlık mı dersiniz, ne derseniz deyin ama bu aslında bizde çok eskiden beri olan, fakat son zamanlarda unutulmuş gibi duran bir insanlık örneğidir.
İkincisi ise; ben tam Londra davetinin gururunu yaşayıp muhasebesini yaparken, çok sevgili kardeşim Prof. Dr. Gönül Oğur tarafından 22-24 Ekim 2015 tarihleri arasında Samsun’da yapılacak olan 2. Uluslararası Katılımlı Çocuk Genetik Sempozyumu için aynı koşullarda bir davet aldım; hem gururlandım hem de hüzünlendim. Oraya gittiğim zaman ise benim gibi kıdemli arkadaşlarımın hemen hepsinin orada olduğunu görünce sevincim bir kat daha arttı. Demekki yapınca oluyormuş, kıdemlilerin karşısında aşağılık duygusuna kapılmaya gerek yokmuş. Zira bu kıdemli denen insanlar onlara ancak yardımcı ve destek olurlar, zaten aksi düşünülemez. Özgüveni olan insanların yapabileceği de budur.
Canı yürekten kutladığım sevgili kardeşim Gönül’ün başarılarının devamı ile gururlandığımı ifade ederken, geçirmekte olduğu hafif bir rahatsızlığın da en kısa zamanda son bulmasını diliyorum. Ayrıca, Sempozyum Sekreteri Sayın Prof. Dr. Özgür Çoğulu’ya da herkese karşı gösterdiği sevecen ve yakın ilgi için teşekkür ederken, yeni üstlendiği görevinde de başarılar diliyorum.
Aslında benim tıbbi genetik ve çocuk genetiği konularındaki düşüncelerimde herhangi bir değişiklik yok. Yani, tıbbi genetik bir bütün olarak tıbbi genetiktir. Bunun çocuğu, erişkini olmaz. Şimdi belki, madem bu düşüncedeki biri olarak o sempozyumda işiniz neydi, diye sorulabilir. Benim bu toplantıya katılma nedenim, ana konumdaki Tıbbi Genetik Derneğinin yapmadığını ya da yapamadığını bu Çocuk Genetik Derneğinin yapmış olmasının vefa duygusu ve birleştiriciliğidir.
İşte, yukarıda sözünü ettiğim iki davet benim için takdirlerin en büyüğüdür. Umarım bunlar bazıları için örnek olur ve ders alabilirler!
Gelelim diğer terime; “tekdir”. Yukarıda da değindiğim gibi, ana konumdaki Tıbbi Genetik Derneğinin ötekileştirici ve kendi içerisine kapanarak çalışmalar yapması, en azından telafisi mümkün olmayan bazı kayıplara da neden olmaktadır. En belirgini, çocuk genetik üst ihtisasının çıkarılmasına seyirci kalınmasıdır. Diğer yandan pek çok uygulamanın artık başka bilim dalları tarafından rahatça yapılıp devletten de ücretlerinin alınıyor olmasına maalesef Dernek seyirci kalıp özel toplantılarda şikâyetin ötesinde birşey yapmamaktadır.
Neden her kademedeki insandan yararlanmayıp da sorunlara karşı güç birliği yapmazlar, neden korkarlar? Herkesin kafasını kumdan çıkarıp ellerini birazcık taşın altına koymalarını sağlayacak olanlar da o Derneğin yönetiminde olanlardır. Samsun’da da gördüğüm manzara, herkesin belirli ölçülerde belirttiğim bu konulara gönül koymuş olmasıdır. Herkes değişik konularda şikâyetçi ve maalesef herkes de haklı. Yani, bu bizim Derneğin işi biraz da “Bizim oğlan bina okur, döner döner gene okur.” özdeyişine benziyor.
Üzülüyorum, çünkü bu Derneğin kurucularından biriyim ve hem başkan hem başkan yardımcısı hem de yönetim kurulu üyesi olarak emek verdim ve hizmet ettim. Kimse savunmaya geçmeden doğru olan neyse onu yapmaya çalışsın. Benden bu kadar!
Yeni bir konuda yeniden buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.