أعتقد أن المشاركة في الخطر وأعتقد أن المقاسمة في النِّعمة.
Bugün da birlikte yaşam tevhidinin ikinci kanadını oluşturan bölüşüm konusunu tekraren analiz etmek istiyorum. İslam’ın birlikte yaşamının inanç esaslarından ikincisi, birlikte yaşam projesi olan tehlikede ortak olmak, paylaşımda adil olmak esası, en önemli projelerden biridir. Bu ilke, tevhidin kurucu esaslarından biri kabul edilmelidir. Bu ilkenin yozlaşması, Müslümanların zilleti yaşamalarına sebep olmuştur. Komşusu aç gezerken tok gezenlerin sayısı artmıştır. Gazze’de ayağına diken batan, kanla abdest alan çocukların feryadı duyulamamıştır. Oysa İman, bu yozlaştırılmış inancı reddetmektedir.
Toplum mühendisleri tarafından bugün bilinçli veya bilinçsiz bir sosyal siyasetin izlendiği tahmin edilmektedir. Bu zilleti halen göremeyen, hasta toplumun tanısını koyamayan, tehlikede iştirak edemeyen, nimeti adil paylaştıramayan, vahyin kurucu projesine isyan eden, kapitalist sistem anlayışına son verilmelidir. Müslüman bugün adeta kapitalist bir araca binmiş, ahiret yolculuğuna çıkmıştır. Keza Müslüman bugün adeta nefis atına binmiş, bir kamçı çalan süvari gibi yol almaktadır.
أشهد أن المشاركة في الخطر وأشهد أن المقاسمة في النِّعمة.
Öte yandan emek gelirleri olan ücret, maaş, yevmiye, emek dışı gelirler ise kâr, faiz, kira gelirleri arasında bölüşümün adil yapılması gerekmektedir. Keza üretim süreci sonunda ortaya çıkan gelirlerin, üretim faktörlerinden emek, sermaye, toprak ve girişimci arasındaki bölüşümün de adil yapılması gerekmektedir. Desene sermaye piyasalarından, para piyasalarına kadar, adil bölüşümün yapılması, sosyal barışın kurulması için önemlidir.
Keza şayet bugün tevhidin kurucu unsuru olan tehlikede iştirak yani sosyal güvenlik sistemimizi iyi kuramazsak, tehlikeye uğrayanlar cehennemde yaşarlar. Allah’ın nimetini ise adil paylaştıramazsak, topyekûn toplumsal barışı sağlayamayız. Nutuk ve nara olarak da “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul / Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul / Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa / Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!” nakaratlarını naralar gibi hamasetle atıp dururuz.
Yetmedi kürsüye çıkar, vahyin kurucu unsuru olan tehlikede iştirak, nimette taksimatı adil yapamadığımız halde, kardeş olalım diye nutuklar da atarız. Bu tevhidin kurucu unsurunun birlikte yaşam projesinin şehadetinin aslını, pratikte inkâr ettiğimizden, kimseler de bize inanmayacaklardır.
Bu ilkeyi de Emevîler değiştirdiği için bugün İslam dünyası perişan halde yaşamaktadır. İşte Afganistan, Suriye, Irak, Lübnan, Libya ve son olarak da Filistin gibi pek çok ülke adeta haritadan silinmiştir. Böl, parçala ve yönet anlayışına hızlı bir şekilde geçilmektedir. Pek çok devlet için aynı proje uygulanmak istenmektedir. Tevhidin kurucu unsuru olan tehlikede iştirak edemeyen müminlerin, bu tevhidin bu inanç esasınızdaki birlik ve beraberlik tevhidimizi ihlal ve ihmal ettiğimizden zaman gelecek dövülecek dizimiz de kalmayacaktır bilesiniz. Biran önce bu tevhidi ilkenin sosyal hayatımıza hakim kılmamızın zorunlu olduğu kanaatindeyim.
Gelin müminler tefrikayı bırakalım. İslam dininin bu medeniyet güneşini Hz. Peygamberin örnekliğinde ve pratikte uyguladığı tevhidin kurucu unsurunu yeniden ilkeleriyle pratiğimize hâkim kılalım. Sadece yukarıda ifade ettiğim tehlikede tek vücut olma gibi tevhidin kurucu unsuru olan temel ilkenin pratiğe aktarılması bile birlikte yaşamın damarlarımıza kan, soluduğumuz oksijeni kadar bize heyecan katacaktır bilesiniz. Saygılarımla.