Her alanda ağır kayıplara neden olan iletişim sorunları, bugün en çok göz ardı edilen sorunların başında gelmektedir. Kısa bir süre de olsa, bu önemli olguya odaklanıldığında ulaşılan sonuçlardan ne denilmek istenildiği anlaşılacaktır. Bu yazının amacı, iletişimde dikkat çeken dinleme kusurlarının, ilgisiz yanıtların ve bunlarla ilgili olarak ortaya çıkan anlaşmazlıkların düşündürdüklerini paylaşmaktır.
Bilindiği gibi en yalın tanımıyla “duygu, bilgi ve düşüncelerin paylaşılması” olarak tanımlanan iletişim, aslında tüm insan gereksinimlerinin karşılanmasında vazgeçilmez bir araçtır. Ayrıca eğitim, yönetim, üretim, sorun çözme, çatışmaların çözümlenmesi ve değişim süreçlerinin başarıyla sürdürülmesi iletişim aracılığıyla sağlanır. İnsanlar arası ilişki kurulması, etkileşim sağlanması ve güzel duyguların paylaşılması da yine iletişimle olur.
Bu çok önemli işlevleri nedeniyle iletişimin çok ciddiye alınması beklenir. Ancak iletişimin bu denli önemli işlevlerine karşın her yerde, her an ve her kesimi etkileyen iletişim sorunlarının pek farkına varılmadığı ya da varılsa da pek umursanmadığı gözlemlenmektedir. Oysa iletişim sorunlarından kaynaklanan, cinayete kadar varan aile içinde ve trafikte çatışmalara neden olan olaylar her gün yazılı ve sözlü basının gündemindedir. Toplumun her kesiminde ve çalışma alanlarında hükmünü sürdüren bu sorunlar amir- memur, hizmet veren-hizmet alan arası çatışmaları da beraberinde getirmektedir. Özellikle sağlık sektöründe iletişim kazalarından kaynaklanan ve geriye dönüşü olmayan ilaç ve uygulama hataları yaşanmaktadır. Hekim, hemşire ve sağlık personeline yönelik şiddet eylemlerinin de hasta yakınları ile görevliler arası iletişimsizlikten kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz. Böylece, anılanlar ışığında konu üzerine odaklanılırsa iletişimin amacından saptığı ve pek çok soruna neden olduğu söylenilebilir.
İyi dinlememe, iletişimde en çok dikkat çeken bir sorundur. Kişi dinlemediği mesajı anlayamaz. Bu durumda vereceği geri bildirim de yanlış olacaktır. İletişimde amaç, iletilen mesajın karşı tarafa doğru ve tam olarak gönderilmesi olduğu için, bunu sağlama sorumluluğu mesajı veren kişiye aittir. Bu yüzden, emri veren kişi, özellikle iş ile ilgili emirlerin verilmesinde, emrin karşı tarafa doğru ve tam verildiğinden emin olmak için emri alandan geri bildirim almak zorundadır. Bu nedenle, mesajı alanın söylenilenleri dinleyip dinlemediği, mimik, bakış ve yüz ifadesi gözlemlenerek mesajı ne kadar anladığı kontrol edilmelidir. Aslında, mesajı verenin de mesaj verirken aynı kurallara özen göstermesi, aktarılan bilgilerin doğru geçirilmesi yönünden çok önemlidir. Verici de aynı biçimde, göz teması ve kendi beden diline dikkat etmelidir.
Yine birincisi kadar önemli konu, mesajın iletileceği kimsenin içinde bulunduğu durum, anlama kapasitesi ve mesajı verenle alan kişinin ortak bir dil kullanıp kullanmadığıdır. Özellikle poliklinikte, anksiyete düzeyi yüksek bir kimsenin kendisine söylenilenleri dinliyor gibi görünse de bunların çoğunu yukarıda anılan etkenlerle bağlantılı olarak anlamaması olağandır.
Mesajın kalabalık, çok gürültülü, sıcak ve soğuk gibi etkenlerin egemen olduğu dikkat dağıtıcı bir ortamda verilmemesi, vericinin telaşsız ve sakin olması, konuya hakim olması ve mesajı anlaşılır bir dille aktarması iletişimde aynı derecede önemlidir. Aynı kurallara dikkat edilmesi, dersi veren öğretmenler ve yöneticiler için de geçerlidir. Özellikle tehdit edici, öfkeli ve ürkütücü bir yüz ifadesiyle mesaj, ders ya da emir vermek, mesajı veren ve alanlar arası adeta bir blok oluşturur ve bilgi alışverişini tamamen tıkayabilir.
Üniversitelerde, meslek yüksekokullarında öğrencilerin kişisel ve profesyonel yaşamlarındaki iletişimini geliştirebilecek strateji ve teknikleri öğretmek amacıyla çeşitli adlar altında iletişim ile ilgili dersler verilmektedir. Bazı yüksekokullarda ise iletişim bazı derslerde ünite olarak ele alınır. Öğretmen öğrencilere “iletişim şeması” bağlamında konuyla ilgili bilgi aktarır. Öğrenci aynı doğrultuda dersi çalışır ve değerlendirme de aynı bağlamda yapılır.
Derste hedeflenen davranışlar: Öğrenci kaynak rolünde mesajı doğru ve tam olarak formüle edebilecek, doğru kanalları seçerek mesajı alıcıya gönderebilecek, mesajın alıcıya tam ve doğru olarak gittiğini kontrol edebilecek, diğer bir deyişle mesajın istenilen kapsam ve nitelikte geçtiğinden emin olmak için geri bildirim alabilecek ve değerlendirme yapabilecektir. Öğrenci mesajı alan rolünde ise mesajı dikkatli dinleyebilecek, dinlediğini anlamlandırmak için yorumlayabilecek, anlamadıysa soru sorabilecek, kaynağa anladığına dair geri bildirim verebilecek. Ancak çalışma alanlarına bakıldığında gözlemlenen iletişim sorunları, öğrencilerin iletişimle ilgili bilgilerini davranışa dönüştüremediğini göstermektedir. Bu durumda, derslerde sadece iletişim öğeleri üzerinde durulması yerine, öğrencilerin aktif katıldığı rol oynama metoduyla sorunları yaşayarak öğrenmeleri sağlanmalıdır.
Aslında sorun, toplumun tüm katmanlarında görülen toplumsal bir sorun olduğu için konunun sadece akademik platformda ele alınmasıyla çözüme kavuşturulamaz. Bu yüzden, toplumda farkındalık yaratmak için televizyonun iletişim kanalı olarak kullanıldığı eğitim programlarıyla topluma mesaj verilmelidir. Tıpkı şiddet, çevre ve sigara gibi konularda olduğu gibi.