Tanzimat’tan kısa bir süre sonra İslâm dünyasında kanunlaştırma hareketleri başlamıştır. Bunların en önemlilerinden biri de 1917’de çıkarılan Aile Hukuk Kararnamesidir. İslâm dünyasında, aile hukuku sahasında, ilk yasal düzenlemedir. Aile hukuku kararnamesi, Osmanlı’da bir buçuk yıl, diğer İslâm ülkelerinde daha uzun süre yürürlükte kalmıştır. Aile hukuku kararnamesinin, aslında İslâm toplumlarına önemli mesajları olmuştur. Aile hukuku kararnamesinin, hukuki felsefesi iyi anlaşılırsa bugün de pek çok problemin çözümünde bizlere katkı sağlayacağı da kuşkusuzdur. (KANUN/KHK)
Öncelikle aile hukuku kararnamesi, bir mezhebe bağlı kalınmadan tüm mezheplerin görüşlerinden istifade edilerek hazırlanan bir kanundur. Aile hukuku kararnamesinde, hemen her mezhepten istifade edilmiştir. Bu şekilde davranılmasının gerekçesi, sosyal hukuk alanında ortaya çıkan problemlere çözüm aranmasıdır. Bu problemlerin çözümünde, hukuk dağıtımında tek mezhebin yetersiz kalmasıdır. Kadınların boşanma konusundan tutun da fıkhın pek çok konusundaki problemlerin diğer mezheplerden yararlanılarak çözüm üretilmiştir. Böylece Hanefi mezhebi dışındaki mezheplerden de istifade yolu açılmıştır. Bunun için de aile hukuku ile ilgili bütün bir yasa yapılma yoluna gidilmiş- tir. Farklı içtihatlardan istifade etme yönüyle de mecelleden ayrılmış, mezhep taassubuyla hareket edilmemiştir. Haddi zatında yeni meselelere, naslar ışığında yeni içtihatlar yapılarak yasal düzenleme yapılması da mümkündür. (MEZHEP/ İÇTİHAT)
Bilindiği gibi Endülüs’te katı Maliki mezhebinin zorunlu uygulanışı toplumda pek çok problemleri ortaya çıkarmıştır. Hatta bazılarına göre katı Maliki mezhebinin dayatılması bir devletin geleceğinin yok olma- sına sebep olmuştur. Toplumların ihtiyaçlarına tek bir mezhebin içtihadıyla çözüm getirilmesi, hukuki hayatta birtakım güçlükler doğurmuş, bu içtihatlar toplumu taşıyamaz bir konum arz etmiş, toplumda pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Keza katı bir Hanefi mezhebinin uygulanışı, sosyal hukuk alanında pek çok problemlere neden olmuştur. Mecelle ve klasik fıkhi içtihatların uygulanışı toplumun bazı ihtiyaçlarını karşılayamayıp problemler ortaya çıkarttığından, Mecellenin pek çok tadilatı da yapılmıştır. Tüm bu problemler görüldüğü için aile hukuku kararnamesiyle bir rahmet olan mezheplerin içtihatlarından, zamana uygun olanının yasalaştırılması yoluna gidilmiştir. Bu durum toplumun mezhep algısının çözümü açısından önemli bir merhale kabul edilebilir. Aile hukuk kararnamesiyle, hemen her mezhebin uygun görülen içtihatlarının kabul edilmesiyle, İslâm hukukuna yürürlük sağlanmıştır. (İÇTİHAT VE NAS İLİŞKİSİ)
Aile hukuku kararnamesini, genel kuruldan yasa olarak çıkarılması problem olmuştur. Kararnamenin yürürlüğe sokulması kolay olmamıştır. Çünkü birden fazla mezhep görüşünün yasalaştırılması, mezhep taassubu içinde olan milletvekilleri arasında da sorun yaratmıştır. Öyle ki aile hukuk kararnamesinin meclisten yasa olarak çıkması zor olduğundan, KHK yoluna başvurulmuştur. Bu sebepten aile hukuku karar- namesi, bakanlar kurulu kararı ile KHK olarak yürürlüğe sokulmuştur. KHK ile yürürlüğe giren aile hukuk kararnamesi halkın mezhep anlayışı ve mezhep taassubu gereği, pek çok haksız ithamlara maruz kalmıştır. Bu şekilde yürürlüğe girse de halkın mezhep algısı ve farklı mezheplerin görüş ve içtihatlarının bulunması, dini tahrip olarak görülmüş ve halk nazarında taban bulamamıştır. Dolayısıyla bir yasanın çıkarılmasında öncelikle halkın seviyesinin bilinmesi, halkın kabul edebileceği bir zeminin oluşması gerekmektedir ki çıkan yasanın yürürlüğü sağlanabilsin. Bunun için aile hukuku kararnamesi, içten ve dıştan pek çok baskılara maruz kalmış ve kısa bir süre sonra yürürlükte kaldırılmıştır. Aile hukuku kararnamesinin, felsefik ruhu her ne kadar millet için bir rahmet olsa da mezhep taassubu ve mezhep algısı bu uygulamayı başarısız kılmıştır. İnsanların mezheplere bakışı içtihatları zamanla dini değişmez bir nas görmesi ve diğer mezheplerin içtihadının alınmasının, dinden çıkmak olarak telakki edilmesi problemleriyle karşılaşmıştır. İnsanlar, farkında olmadan mezhepperes olma durumuyla da karşı karşıya kalabilirler. Elbette yasa haline getirilen içtihad nas gibi bağlayıcıdır. Ancak bu yasanın değişmeyeceği başka bir içtihadın yasa haline getirilmeyeceği anlamına gelmemelidir. Toplumun problemini çözmede yetersizse kalan içtihadi bir yasa, başka mezhebin veya yeni içtihatların yapılması ve yasalaşmasını gerekli kılar. Aksi takdirde değer olma özelliğini kaybeder. Bütün problem “mevridi nasta içtihada mesağ yoktur” kuralının yüzeysel okunmasından kaynaklandığı sanılmaktadır. (KANUN / YASA BAĞLAYICIDIR)
Aile hukuku kararnamesi, Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanların aile hukukunun düzenler. Bu kararnamede her dinin kendi yasal düzenlemesi yapılmıştır. Aile hukuku kararnamesi bir yasa niteliğini ala- maması, birden fazla mezhebin görüşlerini yansıtması açısından kültür problemiyle karşı karşıya kalınmış, KHK olarak yürürlüğe sokulmuş- tur. Bu yönüyle Mecelleyi aşmış olan aile hukuku kararnamesi, mezhep taassubu ile hareket etmemiş, zamanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve halkın yararına olabilecek hangi içtihat varsa o içtihat yasa haline dönüştürmüştür. Kanun hükmünde kararnameyle, mezhepler üstü bir yasal düzenlemeye gidilmiştir. Mezhepler adeta bir rahmet olarak görülmüş, mezhep taassubundan kurtarılmaya çalışılmıştır. Aile hukuku kararnamesi, adından da anlaşıldığı gibi bir aile hukuku düzenlemesidir. Kanun hükmünde kararnameyle, Yahudi ve Hristiyanların kendi aile hukukuyla ilgili inançları gözetilmiş, her inanç grubunun inandığı şekilde iç hukuklarını tanzim etmiş, bu bağlamda laik bir felsefe benimsemiştir. Aile hukuku kararnamesiyle, yasa tekniği ve inanç gruplarına karşı alınan tavır da dikkate değerdir. İnsana ve inancına hizmet mantığı bulunan aile hukuk kararnamesi, kör taklit ve taassubun zamanla kurbanı olmuştur. (TAASSUP VE TAKLİT)
Aile hukuku kararnamesinde nişanlanma, hukuki bir kurum olarak benimsenmiş, evlilikte tarafların evlilik yaşları tespit edilmiş, akıl hastalarına evlenme ehliyeti tanınmamış, evlilikte ilan zorunlu hale getirilmiş, tek evlilik konusunda Hanbeli görüşü esas alınmış, çok evlilik istisnalarla sınırlandırılmış, ikrah altında ve sarhoşun talakının geçersiz olduğu görüşü benimsenerek, Hanefi uygulamasından vaz geçilmiştir. Nikâh ve boşanmada, tescil, ilan konusunda devletin kontrolü genişletilmiş, kocanın Hanefilerde tek boşama sebebi olan iktidarsızlığı dışın- da, mevkuf ve gaiplik ve şiddetli geçimsizlik gibi kadına kazayı boşama talep hakkı vermiştir. Birden fazla kadınla evlenme sınırlandırılmış ve hâkimin iznine bağlanmıştır. Tüm bu düzenlemelerden görüleceği üzere aile hukuk kararnamesi mezheplerin rahmet olduğu ilkesinden hareket edilerek insanlığa kolaylık sağlaması hedeflenmiştir. Öyle ki Müçtehitler farklı toplumlarda farklı içtihatlar yapmışlardır. Çünkü her toplumun örf ve âdeti farklıdır. Bir mezhebe bağlılık hukuk birliği açısından güzeldir ancak mezhep içtihatlarının her biri de rahmettir. Bu içtihatların toplumlara uygun olanlarının kanunlaştırılması da bu rahmete girmektir. Bunun için hazırlanan aile hukuku kararnamesi, İslâm’ın ruhunu yansıtması açısından önemlidir. Hukuki problemlerin çözümünde aile hukuk kararnamesi bir merhale olmuştur. (PROBLEMLER VE ÇÖZÜMLERİ) Saygılarımla.