Sağlıklı toplumun hazırlanması için bireylerin ilkeli olması ilk koşuldur.
İlkeli toplumdan sağlıklı topluma geçilebilir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde bile yüz binlerle ifade edilebilecek tıbbi hatalar yapılabilmektedir. Özgün üretim sürecine girememiş, bağımlı ya da yarı bağımlı toplumların “Amerika” ya benzeme hayalinin “Dayanılmaz hafifliği” bir yana bırakılırsa, ülkelerin ilkesizliği sonu gelmeyen hataları tekrarlatacaktır. Etik ilkeleri evrensel olarak algılayıp uygulamadığımızda, hataları düzeltme bir yana, her gün yeni yasalar çıkararak toplumu korumaya çalışmak zorunda kalabilmekteyiz.
Sonuçlara göre düşünmeye alışmış bir toplumun, sebeplere göre düşünme sürecine girmesi sağlanmadan “Öncelikle zarar verme !” gibi tıp dünyasında egemen bir ilkenin dışlanması sosyal yapılanmalarda da komplikasyonlarını sergileyecektir.
Önce zarar vermeme ilkesi ile yararlılık ilkesinin ayrı ayrı ilkeler olarak ele alınması ve düşüncede somutlaştırılması kaçınılmazdır.
Hekimlik mesleği açısından örneklendirirsek, bir kanserli hastayı ele aldığımızda, önce zarar vermeme ilkesini nasıl uygulamalıyız?
Öncelikle çağımızda geçerli ve her hastaya ayrı ayrı gerekli olan kuralları bilerek uygularsak, davranışımız ilkeye uygun olur. Böylece hastaya yaklaşımda bizi doğru davranmaya yönelten önce zarar vermeme ilkesi “kural” olarak hekimin hayatında yer alır. Artık hekim gereksiz tedavilerden kaçınacağı gibi geçersiz tedavileri de gündeminden çıkaracaktır. Geçerli olan cerrahi uygulamayı veya geçerli olan ilaç tedavisini zamanında uygulamayı benimseyecek, geçersiz olandan vazgeçecektir. Yeterli olanı uygulayacaktır.
Özetle hastaya geçersiz ve yetersiz herhangi bir uygulamada bulunmayan hekimin, önce zarar vermeme ilkesine uyarak davranış gösterdiği anlaşılabilir bir durumdur. Yaralılık ilkesi, ancak böyle bir sonuç söz konusu ise, geçerli olabilecek bir süreç için başlangıç olabilir. Başka bir deyişle hekim önce zarar vermeme ilkesini yaşamıyorsa, yararlılık ilkesini yaşaması tıp etiği açısından bütünselliği bozması nedeniyle geçersiz olacaktır. “Ülke” kavramını somutlaştırırsak, yaşamı okuyuşumuzda çıkış noktamızı belirleyen ve bize yön veren esaslar, sebepler, kaynaklar olarak dillendirilebilir.
Günümüzde sosyal yaşamımızda gittikçe önemini arttıran “Önce zarar vermeme” ve sonra da “Yararlı” olma ilkeleri “ilkeli olmak isteyen yöneticiler” için kaçınılmaz görünmektedir.