İmmünoloji biliminin tüm dünyadaki yeri ve önemi her geçen gün artmakta, fakat ülkemizde bu bilimin yapılanma sorunları halen devam etmektedir. Geçen yazımda da belirttiğim üzere immünolojinin ana bilim dalı olarak yapılanması konusunda verilen karara itiraz edilmiş, fakat sevindirici olarak itirazın reddine karar verilerek ana bilim dalı oluşumunun önü açılmıştır. Bu gelişmeyi takiben ne yazık ki immünoloji biliminin sorunları bitmemiş ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’nun 18.10.2009 tarihinde aldığı karar ile 2010-2011 öğretim yılında bir ana bilim dalında yüksek lisans programlarına öğrenci alınabilmesi için en az üç kadrolu öğretim üyesi, doktora programının açılması için de ikisi profesör veya biri profesör, ikisi doçent olmak üzere en az beş öğretim üyesinin bulunması şartı getirilmiş ve Haziran 2011 tarihine kadar alanında kadrolu belirlenen sayıda öğretim üyesi asgari koşullarını yerine getiremeyen ana bilim dallarına öğrenci alınmaması karara bağlanmıştır. YÖK’ün lisans programları açarken alanında yetişmiş en az üç öğretim üyesi kriterinin çok doğru bir karar olmasına karşılık, bu karar ülkemizde immünoloji gibi şimdilik öğretim üyesi sayısı sınırlı olan alanlarda ya da yeni kurulan üniversitelerin anabilim dallarında lisansüstü programlarının açılmasını engelleyici nitelik taşımaktadır. Daha önce belirttiğim gibi temel immünoloji ana bilim dalı ülkemizde sadece toplam beş üniversitede bulunmaktadır ve diğer üniversitelerde de kurulum aşamasında olup öğretim üyesi sayısını arttırmaya çalışan bir alandır. Temel immünoloji alanında yüksek lisans ve doktora programlarının çoğu interdisipliner kategorisinde başka ana bilim dallarının da kadro ve öğretim üyesi desteği ile yapılanmıştır. Ancak YÖK’ün 18.10.2009 tarihinde aldığı karar lisansüstü eğitime Haziran 2011 tarihinden sonra öğrenci kabulü için ana bilim dalında kadrolu öğretim üyesi şartının aranması ile temel immünoloji ve benzer durumdaki ana bilim dalları belirsizlik içine girmektedir. Aynı tarihli oturumda "Üniversitelerin müşterek yüksek lisans ve doktora programları açmalarının teşvik edilmesi ve bu konuda karşılaşılan sorunların giderilmesi için gereken tedbirlerin alınmasına karar verilmiştir" şeklinde karar alan YÖK’ün diğer taraftan böyle bir sınırlama getirmesi ilginçtir.
Türkiye’de bilimin evrensel düzeylere gelmesini sağlayacak en önemli unsurlardan biri yüksek lisans ve doktora eğitiminin yaygınlaştırılması ve bilim üreten insanların arttırılmasıdır, tabii ki eğitim kaliteli olmalıdır, ancak bunu belirleyen kantite değil kalitedir. Öğretim üyesi sayısının kriter olarak getirilmesi yerine “lisansüstü eğitim programı açmak isteyen öğretim üyesinin yayınlarının, atıflarının, patentlerinin ve diğer bilimsel aktivitelerinin değerlendirildiği kriterlerin gündeme getirilmesi”, bilim üreten insanların önlerinin açılması ve bu alanda eğitimin desteklenmesi açısından çok daha uygun olacaktır.
İmmünoloji ana bilim dalı ve benzer durumdaki diğer bilim dallarının mağduriyetinin en kısa zamanda çözülmesi dileğiyle, sevgi ile kalın…