İnferiyorite, değer eksikliği duygusu, bir başka tabir ile aşağılık kompleksi, bireysel psikolojinin en önemli hareket noktası olarak kabul edilmektedir. Birtakım psikolojik dengesizliklere, bireysel iç çatışmalara, bunalımlara, anksiyeteye, güvensizliklere ve birçok akıl, şuur, irade, iz’an ve ruh hastalıklarına, genellikle bu değer eksikliği duygusu, yani aşağılık kompleksi neden olmaktadır.
Bu kompleksin ortaya çıkmasında ekonomik, sosyal, çevresel, eğitsel ve ailevi koşullardan tutun da makam, mevki, statü koşullarıyla birlikte kısa boyluluk, kellik gibi anatomik ve fizyolojik değişkenliklere varıncaya kadar birçok faktörün rol oynadığı bilinmektedir.
Şahıs, bu kompleksinin altında kendisinin ezilmiş, itilmiş, başarısız, değersiz ve yetersiz olduğuna inanabilir. Yılgınlık ve ürkeklik etkin bir seviyeye ulaşınca, içine kapanmış, topluma faydası olmayan, kendi köşesine çekilmiş bir birey olarak karşımıza çıkabilir.
Bu insanlar bazen bu eksikliklerini kompanse etmek, komplekslerini yenmek ve gidermek için, insanlığa, topluma, ülkesine, meslek gruplarına, meslektaşlarına, çevresine zararlı olabilecek telafi yöntemleri arayabilirler.
Özellikle, çok arzu etmelerine rağmen, akıl, zekâ, kabiliyet, gayret ve sebat eksiklikleri sebebiyle, elde edemedikleri titr, paye, unvan, kariyer ve meslek sahiplerine azami derecede kin ve düşmanlık duyguları beslerler. Ellerine fırsat geçtiğinde, yetkileri ve etkileri oranında, kendilerine düşman olarak gördükleri meslek grubunu, hatta kendi meslektaşları içerisinde bile, hep özlemini duymalarına rağmen, başaramadıkları, bir türlü elde edemedikleri branşlardaki uzmanlara zarar verebilmek için, her türlü yıkıcı faaliyeti yapmaktan çekinmeyebilirler. Bu durumu, kendileri için haz ve tatmin kaynağı olarak kullanabilirler.
Bu insanlar bazen, anatomik ve fizyolojik temellere oturmuş aşağılık komplekslerini, bir başka yeteneklerini geliştirerek gidermeye ve kendilerini toplum içerisinde yüceltmeye çalışabilirler. Bu çerçevede, toplumda dahi olarak nitelendirilen, Kekeme Demosten, Topal Lord Byron, Aksak Timur, Sağır Beethoven, Kısa Boylu Napolyon ve Epileptik Van Gogh gibi isimler örnek teşkil eder.
Hemen hemen her insanda az ya da çok belli bir dereceye kadar var olan, birçok mutsuzluğun ve doyumsuzluğun asıl nedeni sayılan bu aşağılık kompleksi, telafi mekanizmaları (compansation), yüceltme (sublimation) ve yer değiştirme, (deplacement) mekanizmaları ile giderilemiyorsa, şahsı, elindeki imkânlar oranında tehlikeli, uygunsuz, etik dışı ve sakıncalı davranışlara ve uygulamalara sürükleyebilir.
Amir pozisyonunda olduğundan dolayı, o makam ve mevkiyi hak etmiş olmasa gerek ki, emrindeki hekime hakaret eden, aşağılayan, hatta döven kişiler, muayenehane hekimliğinde başarılı olamayan, şu ya da bu sebeple, istediği branşta ihtisas yapamayan, arzu ettiği titri elde edemeyen, maddi-manevi boyutta tevekkül, kanaat ve erdem zenginliğine ulaşamayanların, ellerinde mevcut olan yetki ve imkânlarını bir silah olarak kendi meslektaşlarına çevirenler de, bu grup içerisinde telakki edilmelidirler.
Ve bir rubai…
FIRSAT VERME
ALLAHIM!
Sevda ufuklarına, kem göz bakan olmasın.
Uğruna yaşlar aksın,
dökülen kan olmasın.
Bu mukaddes kıyamda, çile olsun, ter olsun,
Fırsat verme Allahım! namert hakan olmasın!