Felsefe terimi olarak “Tutku” bir insanın duyma ve düşünmesine egemen olan güçlü bir eğilimdir. Şiddetli ve sürekli bu duygu, güçlü istek ve eğilim olarak da tanımlanan tutku, insan davranışlarını yöneten güçlü bir duygudur. Yöneldiği amaç ve obje dışında hiçbir şeyi göremeyecek kadar güçlü olan bu duygu, bağımlılık ve körleşmeye de neden olur. “Öyle bir durumda ki gözü hiçbir şeyi görmüyor.” ifadesi bu şiddetli etkilenmeyi vurgulamak için kullanılır.
Anılanlara açıklık getirebilmek için, bağımlılığın haz ve tutku kavramları ile olan ilişkisine de bakmak gerekir. Haz, hoşa giden bir eylemin ya da objenin insan üzerinde uyandırdığı hoş bir duygudur. Bu duygu, Antik Yunandan başlayarak günümüze kadar uzanan çizgide, insanın biyolojik, psikolojik ve ahlaki yaşamına anlam katmak için kullanılan bir kavramdır. Tutku ise şiddetli ve süreğen bir duygu olmakla birlikte, güçlü bir istek ve eğilim olarak tanımlanmaktadır. Bu özellikleriyle tutku, insan davranışlarının yöneten güçlü bir duygudur. Tutkuların güdümüne girmiş insanın bu durumda özgür bir iradeyle davranması beklenemez. Bu durumda haz alma devam ettiği sürece insan, ayni istenilmeyen davranışlarını tutkuyla sürdürecektir.
Tutku; insanın çoğaltma ve biriktirme tutkusu doğrultusunda ele alındığında, birden 1980’li yıllarda yaşanan bankerlik krizi akla” gelir. Yüksek faizli gelir elde etmek hırsı ile paralarını bankerlere yatıran ve faizleri kullanmayıp sürekli para biriktiren sayısı 300 bini geçtiği söylenilen bankerzedelerin davranışları tartışılan konuyla tamı tamına benzeşmese de İnsanların “Çoğaltma ve Biriktirme Tutkusu” na örnek verilebilecek ve ders alınabilecek bir özellik taşımaktadır. Kaldı ki bu bankerzedeler bankerlik sisteminin çöküşü ile paralarını kaybetmiş, olayla ilgili intiharlar, öldürme ve yaralama olayları süratle artmış ve ülke genelinde unutulmaz bir trajedi yaşanmıştır. Ayrıca dinimiz de çoğaltmayı ve biriktirmeyi kesinlikle hoş görmemektedir.
Her ne kadar para , pul, tablo, saat ve sanat eserleri koleksiyonculuğu da biriktirme esasına dayalı ise de bu uğraşlar daha çok bilgiye dayalı bilinçli, özenli ve sistemli eylemlerdir. Kişi bunlara sahip olmaktan, bunları başkalarıyla paylaşmaktan haz alır ancak kâr amacı gütmez.
.
926