İran’ın İsrail’e saldırısı ve akabinde İsrail’in bu saldırıya karşı bir saldırıyla cevap vereceğini açıklaması Orta Doğu’da genişlemiş bir savaş ihtimalini arttırmıştır. Uluslararası sistemlerde, bir başka deyişle birbirleriyle etkileşimde bulunan devletlerde, denge istikrar getirir. İstikrarsızlık kimin kiminle bir diğerine zarar vereceğinin bilinmemesi, belirsizliği anlamlarına gelir. Bu nedenle Türkiye-İsrail-İran üçlü ilişkilerinde yapısal denge kuramının uygulaması hayatî önem arz etmektedir. Bu makale Türkiye-İsrail-İran ve daha geniş sistemlerde de dengenin yani istikrarın hangi koşullarda sağlanacağını araştırmaktadır.
Yapısal denge kuramı her uluslararası sistemde olduğu gibi Türkiye-İsrail-İran üçgeninde de dengenin hangi koşullarda sağlanabileceğini belirler. Yapısal denge kuramının temelleri Alman bilim adamı Fritz Heider[1] tarafından 1946 yılında atılmış ve daha sonra kuram Cartwright ve Harary[2] tarafından geliştirilmiştir. Kuramın temel önermeleri şunlardır:
- Dostumun dostu dostumdur.
- Dostumun düşmanı, ya da düşmanımın dostu, düşmanımdır.
- Düşmanımın düşmanı dostumdur.
Türkiye-İran-İsrail Sistemi
Her üçlü ilişkide üç ikili ilişki vardır. Türkiye-İsrail-İran üçgenindeki ikili ilişkiler Türkiye-İsrail, İran-İsrail, ve Türkiye-İran ilişkileridir. Dostluk ilişkisini (+), düşmanlık ilişkisini (−) ile gösterelim. Üçlü sistemde yapısal denge için bu değerlerin çarpımının (+) sonucunu vermesi gerekmektedir. Bu nedenle üçlü sistemlerde ilişkilerde aşağıdaki durumlarda yapısal denge vardır:
- (+) . (+) . (+) = (+). Bu sonuç dostumun dostu dostumdur ilkesine karşılık gelmektedir.
- (+) . (−) . (−) = (+). Bu sonuca dostumun düşmanı düşmanımdır, ya da düşmanımın dostu düşmanımdır ilkesi karşılık gelmektedir.
Aşağıdaki durumlarda ise denge bulunmamaktadır:
- (+) . (+) . (−) = (−). Bu durumda dostumun dostu düşmanımdır anlamı çıkar ve kuramın temel önermeleriyle çelişir.
- (−) . (−). (−) = (−). Bu durumda ise düşmanımın düşmanı düşmanımdır sonucu çıkar ve kuramın temel önermeleriyle çelişir.
Türkiye-İran-İsrail üçgeninde, İran-İsrail ilişkileri düşmanlık ilişkileridir. Türkiye’nin her iki devletle dost olması bu sistemde dengenin bulunmadığı anlamına gelir. Eğer İran Türkiye’nin dostu ve Türkiye İsrail’in dostuysa, İran için dostu olan Türkiye’nin düşmanı olan İsrail’le dost olması sistemde denge olmasını engeller. Denge, İsrail-İran ilişkilerinin sabit düşmanlık niteliğinde olması nedeniyle sadece Türkiye’nin İran’ın dostu ve İran’ın Türkiye’nin dostu olması, bu nedenle İran ve Türkiye’nin birlikte İsrail’e karşı olmasıyla, ya da tam tersi olarak Türkiye’nin İsrail’in dostu ve İran’ın Türkiye’nin düşmanı olmasıyla, Türkiye ve İsrail’in İran’a karşı ortak bir blok oluşturmasıyla ortaya çıkar. Sonuç olarak Türkiye-İran-İsrail üçgeninde belirsizlik Türkiye’nin hem İsrail hem de İran ile dostluğunun sonucudur.
Bu durum avantajlı görünse de Türk dış politikasının eninde sonunda bir taraf seçme baskısı altında olacağı sonucunu verir. Türkiye bu iki düşman arasında tarafını seçmelidir. Aynı şekilde İran’ın Türkiye ile olan ilişkilerini bozması, Türkiye’nin İsrail’in dostluk ilişkisi, İran-İsrail düşmanlık ilişkileri koşulları altında kendisini Türkiye ve İsrail’in ortak düşmanı olarak bulmasına yol açar. İsrail de İran Türkiye ile olan ilişkilerinde İran’la aynı durumdadır: İsrail’in Türkiye ile olan ilişkilerini düşmanlığa dönüştürmesi kendisini Türkiye ve İran’ın ortak düşmanı olarak bulmasına yol açar. Özetle İran ve Israil’in Türkiye ile olan ilişkilerinde Türkiye ile dostluk ilişkilerini devam ettirme anlamında benzerlik göstermekte fakat Türk dış politikası bu iki devletten birini dost olarak seçme baskısı altındadır. Ancak Türkiye’nin hangi ülkeyle dostluk ilişkisini düşmanlığa çevireceği ve bu nedenle dengenin nasıl ortaya çıkacağı öngörülemez.
Türkiye-İran-İsrail-ABD Sistemi
Dörtlü bir sistemde dört üçlü sistem bulunur: Türkiye-İran-İsrail, Türkiye-İsrail-ABD, Türkiye-İran-ABD, ve İran-İsrail-ABD üçgenleri. Kurama göre bu dörtlü sistem de denge ancak her üçlü sistemde bir denge bulunmasıyla sağlanabilir. Herhangi bir üçgenin dengede olmaması dörtlü sistemin bütününde dengesizlik yaratır.
İran-İsrail-ABD sistemi dengededir: bu üçlü sistemde İsrail ve ABD’nin ortak düşmanı İran’dır; “dostumun düşmanı düşmanımdır” koşulu sağlanmaktadır. Diğer üç sistem için dostluk-düşmanlık ilişkileri İran-İsrail-ABD sistemi kadar belirgin değildir. Bu nedenle, dörtlü sistemde denge için farklı senaryolar geliştirilebilir. Birinci senaryo Türkiye’nin İsrail ve ABD yanında İran’s karşı bir blok oluşturmasıdır, yani varsayım Türkiye-İran-İsrail sisteminde Türkiye ve İsrail dostluk içinde ama İran’a karşı hasmane olmalarıdır, aynı şekilde Türkiye-İran-ABD sisteminde Türkiye ve ABD İran’a karşıdırlar. Türkiye-İsrail-ABD sisteminde ise her üç devlet birbirlerinin dostudurlar. Son olarak ABD-İsrail-İran üçgeninde ABD ve İsrail’in ortak düşmanı İran’dır.
Bu varsayımlar altında Türkiye’nin pozisyonu dörtlü sistemde de, üçlü sistemde olduğu gibi, pivotal bir rol oynamaktadır. Türkiye’nin İran’la dostluğu bu sistemde denge olmasını engellemektedir. Türkiye İran’la hasmane ilişkilerde olsa da, ABD ile olan ilişkilerinin de hasmane olması durumu düşmanımın düşmanı düşmanımdır şeklinde üçüncü temel önermeyle çelişir. Benzer şekilde Türkiye’nin ABD ile dostluk içeresindeyken İsrail’le düşmanlık içinde olması, ABD-İsrail dostluğu altında dörtlü sistemde dengeyi engeller. Sonuç olarak, dörtlü sistemde de Türk dış politikası İran’a karşı sabit ABD-İsrail ittifakı koşulu altında kritik bir rol oynamaktadır. Türk dış politikası bu nedenle Türkiye’nin NATO üyesi olması nedeniyle ABD ile olan kuramsal dostluğu, İsrail ile olan dostluğu ve İran ile olan dostluğu altında bir taraf seçme baskısı altındadır.
Türkiye-İran-İsrail-ABD-Rusya Sistemi
Rusya’nın dörtlü sisteme eklenmesi beşli bir sistem oluşturur. Bu sistemde on tane üçlü ilişki bulunmaktadır. Her üçlü ilişkinin dengede olması için sistemi oluşturan devletlerin iki gruba ayrılması, her bir grup içindeki devletlerin birbirlerinin dostları olmaları ama diğer grupta yer alan her devletle hasım olmaları gerekir.[3]
Birinci grubun ABD-İsrail olduğunu görüyoruz. İki devlet birbirlerinin müttefikleri. Geriye kalan Türkiye, Rusya ve İran’ın da aynı şekilde birbirleriyle dost ama ABD ve İsrail’e düşman olmaları gerekir. Türkiye’nin NATO üyesi olması nedeniyle ABD ile hasmane ilişkiler içinde olması zor görünüyor. Türk-İsrail ilişkileri denge için sorun yaratmıyor, çünkü Türkiye İsrail’in müttefiki değil.
Sonuç
Görüldüğü üzere Türkiye bir kere daha anahtar ülke durumunda denge için. Türkiye’nin gelecekte dış politikalarında alabileceği dostluk ve hasım ilişkileri Orta Doğu ve tüm dünya için kritik önem taşıyor. İsrail’in İran saldırısına misilleme olarak İran’a yapacağı saldırı sonunda bu sistemde kartların yeniden dağılması sadece Türkiye’nin safını belirlemesiyle mümkün olacaktır. Türkiye global istikrarın merkezidir.
[1] Fritz Heider, “Attitudes and Cognitive Organization,” Journal of Psychology, Vol.21, No.1, 1946, pp.107-112; Fritz Heider, The Psychology of Interpersonal Relations, New Jersey, London, Lawrence Erlbaum, 1958.
[2] Donald Cartwright and Frank Harary, “Structural Balance: A Generalization of Heider’s theory,” Psychological Theory, Vol.63, 1956, pp.277-293. Frank Harary, “A Structural Analysis of the Situation in the Middle East in 1956,” Journal of Conflict Resolution, Vol.5, No.2, 1961, pp.167-178. Serdar Ş. Güner and Dilan E. Koç, “Leverages and Constraints for Turkish Foreign Policy in Syrian War: A Structural Balance Approach,” Uluslararası İlişkiler, Vol.15, No.59, 2018, pp.89-103.
[3] Bu teorem Frank Harary tarafından ispatlanmıştır: Frank Harary. “On the Notion of Balance in a Signed Graph”, Michigan Mathematical Journal,Vol.2, No.2, 1953, pp.143-146.