İnsanlık tarihine bakıldığında toplumların yönetim şekilleri her ne kadar çeşitli kriterlere göre farklı adlarla belirlense de her yönetim şeklinde yöneticilerle yönetilenlerin ayrışması, erki elinde bulunduranlara belirgin bir üstünlük kazandırmıştır. Bu erkin kötüye kullanımı ise insanlık belleğinin unutmaya çalıştığı kötü örneklere neden olmuştur.
Gerek ululsal hukukumuzda, gerekse uluslararası hukukta suç teşkil eden işkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı kötü muamele şeklinde adlandırılan eylem ve davranışların hiçbir şekilde mazereti yoktur.
İnsanlık onurunu hiçe sayan işkencenin önlenmesi ve yapıldığı iddia edilen işkence olgularında uluslararası hukuk devletlere negatif ve pozitif yükümlülükler yüklemektedir. Bu yükümlülüklerin başında, devletin bu iddialar karşısında etkin bir soruşturma yapmakla yükümlü olması yer alır. Etkin soruşturma, yargı mensuplarının görevidir. Ülkemizde bu görev Cumhuriyet savcılarınındır. Cumhuriyet savcıları etkin soruşturma kapsamında tıbbi delilleri elde etmek için hekimlerin bilgi ve deneyimlerine ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle işkence iddiasında hekimlere önemli bir görev verilmiştir. Bu görev, işkence mağdurunun fiziksel ve ruhsal tıbbi muayenesinin yapılarak gerekli yardımcı tanı yöntemleri ile bulguların tespit edilmesi, tespit edilen bu bulguların iddia edilen işkence öyküsü ile uyumluluğunun saptanmasıdır.
İşte bu süreç, İstanbul Protokolü olarak adlandırılan uluslararası hukuki belgenin özünü oluşturur. İstanbul Protokolü ile ilgili farkındalığı artırmak üzere ülkemizde bir eğitim faaliyeti başlatılmıştır. Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının yanı sıra Türk Tabipleri Birliği ve Adli Tıp Kurumunun da bulunduğu bu eğitim faaliyeti hukukçularla adli tıp uzmanlarını bir araya getirmiştir. Bu alanda dünyadaki en geniş kapsamlı eğitim faaliyeti olduğu belirtilen bu çalışma, devletimizin işkencenin önlenmesi konusunda gösterdiği en üst düzeydeki duyarlılığın da bir göstergesidir.
Dünyanın en güzel mekânı olan İstanbul’un adını taşıyan İstanbul Protokolü’nün yanı sıra konu ile ilintili diğer bir protokol de “Minnesota Protokolü”dür. Bu protokol ise işkence ve benzeri insanlık dışı ölüm olgularında yapılacak otopsilerde uyulması ve izlenmesi gereken usul ve esasları açıklamaktadır.
Bu iki Protokolün gerek hukukçular ve gerekse hekimler tarafından çok iyi şekilde bilinip uygulanması insanlık onuruna saygının bir gereğidir.