Bir biyolog küçük kuşların birleşip büyük kuşları parçaladıklarını gözlemlemiş. Daha sonra davranış bilimciler aynı durumun işyerinde de olduğunu belirlemişler. Anlatmak ne de kolay, dile kolay! Mobbing mağdurları için hayat bir kabusa döner. İşyerinde başlayan gerilim, gittikçe yoğunlaşan şiddet birçok soruna neden olur.
Önce psikolojik şiddetin nasıl uygulandığına bakalım. Genellikle kurban veya kurbanlar bir yönüyle mobbingcilerden farklıdır. Bu fark bazen iş başarısı, bazen kişilik özelliklerindeki nitelikler, davranışsal farklılıklar hatta fiziksel özellikler bile kişiyi mobbing mağduru yapabilir. Bir zamanlar bir sohbette bana “mobbinge uğrayan kişinin bunu hak ettiği” yönünde temelsiz ve gayet cahilce bir yorum yapılmıştı. Oysa kurban veya kurbanlar masumdur! Sorun mobbingci veya mobbingcilerdedir. Genellikle yetersiz kişilik özelliğine sahip, başarısız, kompleksli kişilik özellikleri gösterirler. Ama şu kesindir ki bir yetersizlik söz konusudur. Mobbing mağduru bir şekilde mobbingcileri rahatsız etmiştir. Bu da çok farklı şekillerde olabilir. Ancak tacizcilere bir haklılık atfetmek mümkün değildir.
Mobbingciler kadar suçlu diğer grup ise seyircilerdir. Asıl sorun belki de onlardadır. Bana değmeyen yılan bin yaşasın diyerek sessiz kalırlar; sinerler, kişiliksizleşirler ve izlerler. Aslında onlar itiraz etse belki de mobbing sona erer, yapamazlar zira zavallıdırlar.
Mobbing sistematik olarak bir kişi veya grup tarafından bir başka kişi veya kişilere uygulanan altı aydan daha uzun süren yıldırma, bezdirme ve en sonunda da işten ayrılmasını hedef alan davranışlardır. Bir kez sesler yükseldi ise bu mobbing değil, çatışmadır. Özellikle uzun yıllar birlikte çalışan kişiler arasında fikir ayrılıkları ve çatışmaların olması doğal karşılanabilir. Ancak mobbing böyle bir durum değildir. Mağdur, işyerinde alınan bütün kararlardan dışlanır. Ne işyerindeki ne de iş dışındaki sosyal aktivitelerden haberi olur. Sürekli hakkında konuşulur, itibarının zedelenmesi için ne gerekliyse yapılır. Özellikle akademik ortamlarda mağdurun dışlandığı akademik kurullar yapılır. Mobbingciler kararları alıp gelirler akademik kurula. Kendilerine boyun eğecek kişiler liyakatlerine bakılmaksızın bölüme alınır. Önemli olan parmak kaldırma potansiyelleridir. Bu insanlardan akademik üretim veya nitelikli iş beklenmez; yeter ki biat etsinler. Asistan sınavlarından, diğer bütün süreçlerden dışlanan profesörler biliyorum.
Dekanlık görevim sırasında mobbingle mücadele etmem gerektiğinin farkındayım ve bir mücadele komisyonu kurmuştum. Ancak görev sürem bitince lav edildi.
“İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” hakkında 19 Mart 2011 tarih ve 27879 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Başbakanlık Genelgesi çok önemlidir. Her yönetimin mobbingle mücadele etmek görevidir. Acaba kaç yönetim bu durumun farkındadır? Bir yönetici ile konuşmam sırasında mobbing yöneticiden yani kişinin üstünden gelir demişti. Oysa mobbing alttan ve yandan da pekala gelebilir. Bir yöneticinin büyük bir işyeri sorunu olan mobbing hakkında bu denli yanlış ve eksik bilgi sahibi olması da ayrıca üzücüdür.
Mobbing mağdurları ne yapmalıdır? Öncelikle sinirlerinize hakim olunuz! Sizi bazen sekreterle bazen personelle bazen de en alttaki kişilerle organize bir şekilde taciz edip kışkırtırlar. Kumpaslara hazır olunuz. Başınıza gelen her şeyi bir deftere tarih düşerek not ediniz. Karşılaştığınız durumları mutlaka resmileştirin. Yani çekinmeden dilekçe hakkınızı kullanın. Sorumluluk sahibi yöneticiler olaya el koyacak en azından farkında olacaktır. Ama kulağının üstüne de yatabilir. Depresyona girme olasılığınız oldukça yüksek. Asla saklamayınız ve raporlaştırın. Mahkeme sürecinde bunlar çok lazım olacaktır. Mobbingle ilgili Yargıtay’da sonuçlanmış davalar var. Mobbing mağdurları lehine sonuçlanmış davalar var.
Anayasanın 17.maddesinin 1.fıkrasında “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” denilmektedir. Aynı maddenin 3.fıkrasında ise “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.” denilmektedir. Mobbing kişinin manevi varlığına ve onuruna yönelik çok şiddetli bir saldırıdır. Bazı hukukçulara göre işkence suçu olmalıdır. Kişisel görüşüm de bir işkence türü olduğu yönündedir. Üstelik bu kişisel değil, toplumsal bir sorundur. Ciddi işgücü kaybı ortaya çıkacak bunun da ulusal ekonomiye büyük zararları olacaktır. Mobbing davranışlarının fark edilmesi ve psikolojik tedavi almalarının sağlanması gereklidir. Nadiren de mobbingciler davranışlarının yıldırma sonuçlu olduğunu bilmiyor olabilirler.
Sonuç olarak mobbing ciddi bir suçtur ve cezalandırılmalıdır. Nasıl ki bu taciz süreklilik arz eden, uzun süreli sistematik bir saldırıysa; yargıya başvurma süreci de aynı uzun süreci gerektirecektir. Bu konuda yazılacak çok şey var, ancak bana ayrılan yeri çoktan aştım. Bu konuda farkındalık yaratmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Unutmayın ki üniversiteler ve hastaneler mobbingin en çok uygulandığı yerlerdir. Tacizcilerin yok olduğu mutlu çalışma ortamları dilerim.
NE GÜN DOĞSUN NE MEHTAP
Mefâ’îlün / mefâ’îlün / feûlün /
• — — —/ • — — — / • — — /
Gönül hicranla bîtap sen gidince !
Hayâtım sanki azap sen gidince !
Benim rûhum yanar hasretle bil ki,
Ne gün doğsun ne mehtap sen gidince !
Dâi Dilek