İnsanlar genellikle iyiyi örnek alma ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kendisi için hak ettiği iyi bir yaşam dileme ve bunu sağlamak için çabalama yerine, yokluk içinde yaşayan ülkelerdeki insanları örnek göstererek haline şükretmekte ve bulduğu ile yetinmektedir. Ancak günümüzde günden güne durumundan haklı nedenlerle hoşnut olmayanların sayısının giderek arttığı, artık yetkililerden uygun biçimde yardım istedikleri ve çözüm bekledikleri görülmektedir. Bu durumda sorunu çözmeden başka çaresi olmayan bu durumda insanlara daha kötüyü örnek göstermenin hiçbir yararı yoktur.
İnsanların yaşamını etkileyen sorunlar çözüm beklerken bazı kurum ve kuruluşlarda da hizmetlerin sunumunda önemli olumsuzluklar dikkati çekmektedir. Bu olumsuzluklar daha çok çalışanların davranışlarında kendisini göstermekte ve kurum ve kuruluşların var olma nedenleri olan hizmet almaya gelenlere vermekle yükümlü oldukları hizmetlerin nicelik ve niteliğini büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir. Bunlardan yakınıldığı zaman da yine kötü örnek gösterilerek “her yerde öyle “ denilmekte ve durum kabullenilmektedir. Oysa hizmetlerin iyileştirilmesinde hizmeti kullananların gördüğü eksik ve yanlışlıkları dile getirme ve bunların düzeltilmesinde katkıda bulunma hakkı ve sorumluluğu da vardır.
Bilindiği gibi kurumlar insanların gereksinimlerini karşılamak için kurulurlar. Kısaca değinilecek olursa bir kurum yapılandırılırken vermekle yükümlü olunan hizmet tüm ayrıntılarıyla tanımlandıktan sonra hizmeti sunacak elemanın davranışları tanımlanır. Bu tanım alınacak kişinin hangi okuldan mezun olması gerektiğini de belirler. Alınacak kişide liyakat ön planda ele alınacak kriterdir. Elemanın vereceği hizmete göre hangi kriterleri karşılaması gerektiği belirlenir.
Elemanı işe alırken bu hususlara ne denli özen gösterilirse gösterilsin işe başlayan elemanın hizmet içi eğitimi ve eğitim içerikli düzelmeye odaklı denetimi hiçbir zaman ihmal edilmez. Bugün yakından gözlemlenen bir huzur evi de dahil pek çok kurumda denetim internet aracılıyla gönderilen raporların, istatistiklerin ve fotoğrafların incelenmesiyle sınırlı kalmaktadır. Bu uygulama her ne kadar teknolojik olanaklardan yararlanma olarak görünse de alanda çalışanların izlenmesi ve gözlemlenmesinin yerini tutmamakta ve yönetim sürecinin önemli iki basamağı olan denetim ve değerlendirme işlevleri ihmal edilmektedir. En önemlisi de yanlış uygulamalar eğitimle düzeltilememektedir. Bu eksiklik bir yandan bu kurumların itibarını sarsarken en büyük zararı da hizmet almaya gelen insana vermektedir. Kısacası kurum kuruluş amacını gerçekleştirmemiş ve hizmeti talep edenlere kusurlu hizmet sunmuş olmaktadır. Bu arada yanlışları düzeltilmeyen çalışan ise her ne kadar denetim stresinden kurtulduğu bir duyguya kapılsa da aslında yanlış uygulamaları tekrarlama gibi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu fark edememektedir.
1.616